Ülkemizde öyle bir düzen var ki; dünyada eşi benzeri yok.
Partili Cumhurbaşkanı tarafından atanmış bazı Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan bütçe görüşmeleri sırasında, Halkın oylarıyla seçilen bazı Millet Vekilleri'ni azarlayabiliyor, hafife alabiliyorlar.
Millet Vekilleri adı üstünde Türk Milleti'nin seçip Meclise gönderdiği temsilcileridir.
Bu nasıl bir düzendir, nasıl olur da, bu atanmış bürokratlar Millet adına görev yapan Vekiller'e böyle davranabiliyorlar? Vekil'e hakaret, Millet'e hakaret demek değil midir?
Ülkemizin yönetim biçimi, yani partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi iyice dibe vurmuş durumda.
Bu ucube yönetim sistemi; Milletin Vekilleri'ne, mafya babaları tehdit eder, atanmışları hakaret eder duruma getirmiştir.
Bu dibe vurmuşluk sadece Meclis görüşmelerindeki düşük seviye ile sınırlı değil.
Sınır Tanımayan Gazeteciler'in Dünya Basın Özgürlüğü 2020 Yılı Endeksi'nde ülkemiz, 180 ülke arasında 154. sırada yer alıyor. Çok şükür ki; Ruanda'yı geçmişiz.
155. sıradaki Ruanda hakkında biraz bilgi verirsek 'Basın Özgürlüğü' anlamında Dünya'nın neresinde olduğumuzu daha iyi anlayabiliriz.
Orta Afrika ülkesi olan RUANDA; 1885 yılında Alman istilasına uğrayarak, bu ülkenin sömürgesi olmuştu. Birinci Dünya Savaşı'nı Almanlar kaybedince 1922'den itibaren Belçika'nın sömürgesi oldu. Bağımsızlığını 1 Temmuz 1962'de kazanmış, 7 Nisan 1994'te soykırım katliamında 1 milyon Tutsi yaşamını yitirmişti.
Çok şükür ki, Ruanda ve Kuzey Kore gibi ülkeler sayesinde şimdilik son sırada değiliz.
Raporda; Türkiye'nin cezaevlerinde en çok gazeteci bulunduran ülkeler arasında olduğu ifade edilirken, iktidara payanda olma hevesindekilerin "yargı şimdiye kadar hiç böylesine bağımsız ve tarafsız olmamıştır" dediklerini görünce aklımıza kargalar geliyor.
Hatırlayalım; zamanında Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı bile "cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış, bunlara kargalar bile güler" demişti.
Kargalara haksızlık edip onları budala yerine koymuştu.
***
Rahmetli, Çetin Altan'a göre kargalar;
"Ne güvercinler gibi kent avlularının romantik avaresi, ne serçeler gibi sokakların sevimli bacaksızlarıdırlar. Bağ bahçe tarlaların gözü kara bıçkın haytalarıdır onlar.
Kırlangıçlar gibi büyük serüvenlerden hoşlanmaz, keklik, çulluk, bıldırcın gibi, insanların sofra lezzeti olmaya da asla adaylık koymazlar.
Simsiyah tüyleri, vücutlarına göre uzun ve dik gagaları, kuşkusu küstahlığına gizlenmiş uzun menzilli bakışlarıyla, işi hergeleliğe vurmuş manastır kaçkını hırsız rahiplere benzerler.
Yaşam pratiğinde karşı konmaz bir haraççılığı da meslek edinmişlerdir.
Tıpkı bizler gibi kiraza, mısıra, ayçiçeğine ve cansız ete bayılırlar".
***
Kargalara budala muamelesi yapmayalım.
