Malum, Erdoğan Arap ülkelerini ziyaret ediyor elbetteki amaç, onu bunu satıp döviz bulmak. Erdoğan gitmeden önce yaptığı konuşmasında "Ziyaretin yatırımlar ve finans boyutu var. Her ikisinden de umudumuz çok çok var. Oralarda yatırım söz konusu, tabii ülkemizde yatırım söz konusu. Savunma sanayisinde, altyapı üstyapı yatırımlarında bu üç ülkeye Türkiye'nin ciddi bir inşallah yatırım imkânı olacak. Bunun yanında da bu ülkelerin Türkiye'den belli asetleri satın alma durumu da olacak. Ama bazı cambazların söylediği gibi BOTAŞ’ı satıyorlar, şu oluyor bu oluyor, böyle bir şey yok. Biz neyin satılıp neyin satılmayacağını çok iyi biliriz." Demişti.
Erdoğan her ne kadar biz neyin satılıp neyin satılmayacağını iyi biliriz dese de geçmişte yaşanan, Araplara yapılan Türk Telekom satışı gibi büyük kamu zararı yaratan ve büyük bir skandala dönüşen vakalar bu işi bilmediklerini açık ve net olarak ortaya koyuyor. Bu noktada iyi niyetli davranıyor ve bilmediklerini, aldatıldıklarını varsayıyorum yoksa böyle bir işi bile isteye tasarlayarak, taammüden yaptılarsa bu çok büyük bir suç ve hatta vatana ihanet olur.
Erdoğan “Türkiye'den belli asetleri satın alma durumu da olacak.” Dediğine göre elbette bir bildiği vardır, satılacak mallar kararlaştırılmış demektir.
Peki, neler satılabilir?
İlk akla gelen doğal olarak Varlık Fonu’na alınmış şirketler, gayrimenkul ve arsalar oluyor.
Aktif büyüklüğe göre Türkiye’nin üç büyük ölçekli kamu bankası Ziraat Bankası Halkbank, Vakıflar Bankası ile Borsa İstanbul, TVF portföyündedir. Kamu sigorta şirketlerinin birleşmesinden oluşan Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik ile Türkiye Katılım Sigorta ve Türkiye Katılım Hayat TVF portföyünde yer almaktadır. Bunların satışı söz konusu olabilir.
Türk Hava Yolları, PTT ve İzmir Alsancak Limanı da satışa konu olabilecek varlıklar arasındadır.
Enerji sektöründe ise Botaş, Türkiye Petrolleri, TVF Enerji ve TVF Rafineri ve Petrokimya satışa konu olabilecek diğer varlıklardır.
Nakit Karşılığı Şans Oyunları Lisansı ve At Yarışı Düzenleme ve Bahis Kabul Etme Lisansı da varlık fonundadır burada da bir satış olasılığı bulunmaktadır.
Turkcell, Türksat ve Türk Telekom’da satışa konu olabilecek varlıklar arasında bulunmaktadır.
Türk Tarım, Türk Şeker, Çaykur, Kayseri Şeker de satışa konabilecek varlıklar arasında bulunmaktadır.
Kardemir, Türkiye Maden ve Eti Maden de satış potansiyeli olan varlıklardır.
Ayrıca satışa konu olabilecek birçok gayrimenkul de bulunmaktadır, bunlar arasında İstanbul Finans Merkezi ve TVF portföyünde yer alan Türkiye genelindeki 46 adet gayrimenkul bulunmaktadır.
Bunların satışından elde edilebilecek döviz ile Türkiye’nin döviz ihtiyacını ne kadar karşılamak mümkün olur bilmiyorum ama varlık satarak düze çıkmak bana pek de mümkün gibi görünmüyor. Çünkü borç çok, varlık az üstelik Türkiye’nin büyük bir kriz içinde olduğunu bilen Arap sermayesi doğal olarak bu varlıkları kelepir fiyatına üç otuz paraya kapatmak isteyecektir.
Ayrıca Varlık Fonu’nun varlık alacak ve borç dengelerini de net olarak bilemiyoruz, dolayısıyla satış sonrası elde net ne kalır onu da tahmin etmek mümkün olmuyor.
Son söz olarak hazıra dağ dayanmaz bugün hükümetin yaptığı evdeki halı kilimi satarak mobilyacılığa soyunan adamı hatırlatmaktadır. Bilmeyenler için yazayım malum fıkra şöyledir:
Ahmet ile Mehmet uzun süredir görüşmeyen iki arkadaş bir gün yolda karşılaşmışlar, üç beş hoşbeş ettikten sonra:
Mehmet, “yahu Ahmet epeydir görüşmedik ne iş yapıyorsun, neler ile uğraşıyorsun?” diye sormuş.
Ahmet, “vallahi mobilya işine girdim, bu aralar bu işle uğraşıyorum” yanıtını vermiş.
Mehmet “ Maşallah, maşallah peki, işler nasıl gidiyor?” diye sorunca.
Ahmet, “Şimdilik iyi de evdeki halı mobilya bitince ne yapacağım onu düşünüyorum” diye yanıtlamış.
