"Balkanlardan sarkan soğuk hava dalgası" haberi, pek sevindirmez bizleri.

Ülkenin fakiri, fukarasını düşünerek, çoğumuz endişe ederiz soğuk hava dalgasının gelmesinden...

Sıcak evin penceresinden lâpa lâpa yağan kar seyretmesi güzeldir ama hemen aklıma, altı delik ayakkabılar, çorapsız çocuklar, köşe başında mendil, İstiklal Caddesinde karanfil satan yaşlı, hasta teyze, evsizler, kısaca yoksul insanlar gelir.

Sonra dişlerimi sıkar, aklıma bir zamanlar parmağındaki alyansından başka sermayesi olmayanların şimdi ise, "itibardan tasarruf olmaz" diyerek, saraylarda fakir fukaranın vergileriyle milyonlarca lirayı hesapsızca harcamaları gelir.

Aslında zenginleri ikiye ayırmak gerekir. Dünyaya zengin gelenler, sonradan zengin olanlar. Örneğin; sonradan zengin olmamışsa itibara ihtiyaç duymadığını görebiliyoruz. Kabaca, bunlar hava atmaya ihtiyaç duymaz. Parasının değerini bilir ve israftan kaçınır.

Ülkenin çok zenginlerinden biri, şirketlerinin genel müdürleriyle, bir cenazeye gider. Mezarlıkta cenaze defnedilir ve o ara yağmur yağmaya başlar. Genel müdürler arabasına binip gideceklerdir ama beyefendi, canı çektiğinden mezarlığın önündeki seyyar simitçiden simit ister, etrafındakilere de "simit ister misiniz" diye sorar, yağmur yağdığından herkes bir an önce gitmek için sabırsızdır, kimse simit istemez. Herkes yağmurun altında bekleşir. Çünkü beyefendi simitçiye yüz lira vermiştir simitçide de üstünü verecek bozuk para yoktur. Beyefendi üstü kalsın demez, simitçinin parayı gidip bozdurmasını ve üstünü vermesini bekler. Bu kadar insanı yağmurda bekletmesinin nedeni cimri olduğundan falan değildir, onlara bir ders vermek istemiştir. İsim vermeden anlattığım bu olay gerçektir. Birinci ağızdan anlatılan yaşanmış bir olaydır.

Ülkede bu kadar fakir fukara varken, bu kadar işsiz vatandaş varken, paramızın değeri düşmüş pula dönmüşken, dünya ülkeleri arasında gelişmişlik, insan hakları ve özgürlükler anlamında yayınlanan raporlarda son sıralarda yer alırken, hangi itibarın hangi tasarrufu olduğunu anlamak mümkün değil.

Yazsan, fakir fukara edebiyatı olur, yazmasan içinde ukde kalır...

Acı gerçekse; vatandaş işsizliğe, yoksulluğa mahkûm edilirken, israfın geldiği rakamların devasa büyüklükte olmasıdır.

2019 yılında Cumhurbaşkanlığı'nın yıllık harcaması bir önceki yıla göre 4 kat artışla 3.6 milyar TL olmasıdır gerçek olan...

Aylardan Aralık, Balkanlardan sarkarak gelecek soğuk hava dalgası yakındır.

Kahraman askerlerimizi ve fakir fukarayı etkilemeden gelip gitmesi, temennimiz...