Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Durmuş Ali Özyiğit

Durmuş Ali Özyiğit

ANALİZ

İşte Yeni Türkiye'nin türbanlı ekran süsleri!

Değerli okuyucularım bu yazımda yüzsüzlüğün, pişkinliğin tavan yaptığı ekran süsünü anlatıp, 28 Şubat'ta başörtülü olarak haklı mücadele veren kapalı bayanları yazacağım.

Benim ortaokula gittiğim dönemlere yansıyan 28 Şubat ve sonrasında başörtüsü tartışmalarını iyi hatırlıyorum. Orada Kemalistler veya dindarlar çarpışıyor gibi algı yönetimi yapıldı. Ben o konuyu hiç açmayacağım. Benim açmak istediğim mesele, başörtülü bayanların kendi haklarını elde etmek için mücadeleleri. Onların samimi ve saf mücadeleleri o kadar kutsaldı ki bazen yanlış da yapsalar istemeden de olsa bazı çevrelere hizmet de etseler evet kutsaldı.

Olaya şimdi yazacağım mantık dokusuyla bakıldığında, eminim sizler de haklısın onların mücadelesi ne kadar kutsalmış diyeceksiniz.

Kutsaldı evet, bir amaçları vardı. Başörtüleri ile hayatta olup, okumak meslek sahibi olmak istiyorlardı. Polisler tarafından kimi zaman yerlerde süründürüldüler. Ama şimdi havuz TV'lerindeki başörtülü kadınlar yüzünden maalesef 28 Şubat'ın kapalı kadınları yerlerde sürünmüyorlar ama adeta içleri parçalanıyordur.

Emin olun 28 Şubat'ta hak mücadelesi veren başörtülü o bayanlar şimdi havuzdaki kapalı kadınları görünce keşke yerlerde sürünmeye devam etsek de bu görüntüleri görmeyeydik diyorlardır.

Hemen konuma geçeyim zaten yazdığım yazının mantığını anlayacaksınız.

İsmini vermeyeyim bir havuz televizyonunda başörtülü bir kadın çıkmış. Kadın hem resmî hem de dinî nikâhlı kocasını terk edip başka bir adama kaçmış. Yaptığını öyle bir pervasızca anlatıyor ki pişkinliğin geldiği durum karşısında pes kardeşim dedim.

Havuz medyası bunu kast ajanslarından mı devşirdi yoksa olay gerçek mi inanın bilmiyorum. Ama telefonla canlı yayına bağlanan bu sözde başörtülü kadının babası öyle bir ağladı ki bu olayın gerçek olduğu kanaatine vardım.

Değerli okuyucularım 28 Şubat'taki başörtülü kadınları haklı ve kutsal mücadelesinden şimdi sözde kapalı kadınların ekran süsü olup, TV'lerde kocasından başka adama kaçtığını savunduğu günlere geldik. Bakın diğer safsataları yazmıyorum, bu satırların yazarının ve siz değerli okuyucularımızın fıtratına yakışmaz yüzümüz kızarır.

Yine bu havuz TV'sindeki evlendirme programında başörtülü kadınların koca bulmak için sergiledikleri davranışları, hep birlikte ekranlardan izledik.

Ha özel yaşam derseniz, bu apayrıdır. Kimsenin özel yaşamı bizi ilgilendirmez. Ayrıca ben de ahlak bekçisi değilim. Mesele o değil. Başörtülü kadınların da nasıl yaşayacağına veya özel hayatlarına kimse de karışamaz bu da apayrı meseledir. Ama mesele özel yaşam değil birilerinin dediği gibi genel bu, genel, genel!..

Genel çünkü ekranlara çıkıp bu garabeti meşrulaştırıyorlar. TV'ler, vatandaşın haber alma ve milletimizin değerlerine uygun olarak halkımızı eğlendirme yerleridir. Yoksa sabah akşam, her türlü garabetin sergilendiği, örf ve adetlere aykırılığın prim yaptığı mekanlar değildir.

Değerli okuyucularım özetle başörtülü kadınların 28 Şubat haklı mücadelelerinden, yeni Türkiye'de havuz TV'lerinde koca arayan ve kaçtığı yeni kocasını savunan başörtülü kadınlara geldik.

Yeni Türkiye tabiri birilerine aitti. Bunlar da Yeni Türkiye'nin marjinalleri! dersek yeridir...

Değerli okuyucularım bu Yeni Türkiye'yi görünce eski Türkiye'yi hayal edenler beri gelsin diyerek yazımı sonlandırayım.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları