Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kamuran ÖZGEN

Kamuran ÖZGEN

TURİZM EKONOMİSİ VE POLİTİKASI

İstanbul Borsası kapatılmalıdır

12 Eylül 1980 darbesi sonrası dönemde, 1985 yılında açılan "İstanbul Borsası" dünyanın çoğu ülkesinde ve ülkemizde uygulanmakta olan "ulus-devlet modeli yok edip" tüm üretim kalemlerinin neoliberalizmin savunucusu özel şirketlerin kontrolüne geçmesini sağlamak için yapılan ilk hamle idi.

Bugün gibi hatırlıyorum, insanların "ulus-devlet modelinden" şikayet eder hale gelmesi için, uluslararası sermayenin ülkemizdeki taşeronları sürekli temel gıda ürünlerinin üretimini yavaşlatarak veya piyasaya sürmeyerek "yapay bir ürün kıtlığı ve saatlerce beklemek zorunda olduğumuz kuyrukların" oluşmasını sağladılar. İnsanların parası vardı ama en basit temel gıda ihtiyaçları için (sıvıyağ, mazot, benzin, tüp gaz vb.) uzun saatler kuyruklarda bekliyorlardı ve insanlar arasında "ulus-devlet modeline karşı bir eleştiri dalgasının yayılmasına neden oldu."

Yıllarca sağ sol çatışmaları ile can güvenliğinin ortadan kalkması ve bunu fırsata çeviren uluslararası provokatörler, dönemin ordusunun başındaki "çocukları aracılığı ile darbeyi gerçekleştirdiler". Sağ ve sol görüşten on binlerce insan hapislere atılıp yüz binlercesi soruşturmalardan geçirilir iken, yıldızı uluslararası sermaye tarafından parlatılan ve darbe öncesinde de hükümete danışmanlık yapan Turgut Özal piyasaya sürüldü.

Ağababaları olan uluslararası sermayenin ülkemize ekonomik olarak müdahalesinin önünü sonuna kadar açmak için, öncelikli olarak ülkemizin hiç alışık olmadığı ama "paradan para kazanmanın cazibesine" kapılan Turgut Özal'ın neoliberal söylem ve propagandasını "çağ atlamak" olarak gören apolitik bir toplum hızlıca yaratıldı. Bu kesim, yıllardır ülkenin dişinden tırnağından artırarak kurduğu ne kadar üretim tesisleri varsa ele geçirmek için "akbabalar gibi" pusuda bekliyor, kendilerinin bilinçli olarak yarattıkları temel ihtiyaç ürünlerindeki kuyrukların sorumlusu olarak "ulus-devlet modelini" gösteriyorlardı.

Öncelikli olarak KİT'lerden başladılar, önce bin kişi çalışacak devlet işletmesine beş bin kişi yerleştirdiler, işe aldıkları bu fazladan dört bin kişinin oyunu aldılar belli bir süre sonra bu işletmelerin zarar ettiğini bahane ederek "özelleştirmenin şart olduğu" propagandasını yaptılar.

Toplum 1980 öncesi dönemde bulamadığı "yabancı sigaraya, gazlı içeceklere, taşıması yasak olan dövize" ülkeye "çağ atlatan Turgut Özal" ile kavuşmuş oldu. Değer yargıları o kadar hızlı bir şekilde yozlaşmaya başladı ki; siyasetin hırsızları ile toplumdaki hırsızlar el ele verip kısa sürede "papatyalar" olarak o dönemde adlandırılan ve tüm kazançlarını devletten aldıkları ihale ve üç kuruşa satın aldıkları devlete ait fabrikalar ile bir anda zengin oluverdiler.

Bu azgınlık sonraki süreçte daha da hoyratlaşarak ve devlete ait ve var ne yok ele geçirmek için ne türlü hile hurda gerekiyorsa hepsine başvurarak bugünlere geldik. Ülkeyi uçurumdan kurtarmanın tek yolu, acilen özellikle satılan devlete ait ne kadar fabrika varsa geri alınmalı, "İstanbul Borsası kapatılmalı" ve vatandaşların yabancı döviz bulundurmaları ve satın almaları yasaklanmalıdır. Küreselleşme propagandası ile "aşağılanan Türk Lirası'nın Korunması Kanunu" yeniden gözden geçirilmelidir.

 Ülkemizde üretilen malların ithalatı kesinlikle yasaklanmalı ve döviz ile ödeme yapılarak alınacak tüm gıda ürünlerine yüksek gümrük vergileri getirilmelidir. Elli yıldan daha uzun bir süredir dünyaya küreselleşmeyi ve neoliberalizmi dayatan ülkelerin bile, bu modelden vazgeçtiği günümüzde "kafayı kuma gömerek" ve aklî değil kalbî alınan kararlarla bu süreci yönetmek mümkün olmayacaktır.

İstanbul Borsası'na yapılan saatlik para giriş çıkışları ile ülke ekonomimiz uluslararası para spekülatörlerinin oyun alanına dönüştürüldü. Başlangıçta "borsa ile beraber yabancı yatırım gelecek, ülke paraya boğulacak" propagandasının gerçek olmadığı geldiğimiz noktada görülüyor, bu yanlıştan acilen dönülmeli ve bizi kurtaracak olan "ulus-devlet modeline" acilen dört elle sarılmalıyız. Bunu kendiniz için değil gelecek kuşaklar ve torunlarınız için yapınız, adınızı yüceltmek ve ardınızdan insanların içlerinden gelerek bir "Fatiha okuması" için yapınız. Hatayı görmek ve kabul etmek sonrasında ondan dönmek en büyük erdemlilik göstergesidir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları