Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

İş var da biz mi aramıyoruz?

İktidar işsize işsiz demediği için TÜİK tarafından açıklanan işsizlik oranları bu pandemi koşullarında bile düşüyor!

Son dört haftada işe başvurmadığı için işsiz sayılmayan işsizlere sorulduğu zaman ise "başvuracak bir iş var da biz mi başvurmuyoruz" yanıtını alıyorsunuz.

Konuştuğumuz işsizlerin çoğu ise sadece umudunu değil, bir iş aramak için gerekli olan dolmuş, otobüs parasını bile yitirmiş, cebinde simit parası dahi olmayan, evinden çıkma imkânını kaybetmiş insanlar.

Umutları kırık çünkü uzun zamandır başvurdukları hiçbir yerden olumlu bir yanıt alamamışlar. Umutları kırık çünkü sadece kendileri değil etraflarındaki bir çok tanıdıkları da işsiz ve çok uzun zamandır başvurdukları işlerden bir haber çıkmamış.

Bu koşullarda Türkiye'de açıklanan işsizlik sayı ve oranları nasıl düşüyor?

İşin sırrı kağıt üstünde yapılan Ali Cengiz oyunlarında. Bilinçli bir şekilde kavram kargaşası yaratılınca hokus pokus işsiz sayısı da, oranı da kağıt üzerinde düşüveriyor.

Oysa nüfus istatistikleri çok açık, tek yapmamız gereken biraz aritmetik, toplama, çıkarma.

Oturup basitçe hesaplarsak;

Türkiye'de çalışma çağındaki nüfus:

2018 yılında 60 milyon 679 bin kişi,

2019 yılında 61 milyon 507 bin kişi,

2020 yılında 62 milyon 626 bin kişi,

Türkiye'de istihdam edilen  nüfus:

2018 yılında 29 milyon 265 bin kişi,

2019 yılında 28 milyon 517 bin kişi,

2020 yılında 27 milyon 263 bin kişi,

Görüldüğü gibi çalışma çağındaki nüfusumuz artıyorken, istihdam edilen nüfusumuz azalmış bulunuyor, sonuçta istihdam oranı:

2018 yılında yüzde 48,20

2019 yılında yüzde 46,36

2020 yılında yüzde 43,53 oluyor.

Türk istihdam piyasasında iş gücüne katılım hem sayısal ve hem de oransal olarak düşüyor, bunun sonucunda doğal olarak istihdam oranı da düşüyor.

İş gücünün çalışma çağındaki nüfusa oranı olan iş gücüne katılma oranı da yıllar itibariyle düşüyor. 2018 yılında yüzde 54.02 olan bu oran 2020 yılında yüzde 50.28'e gerilemiş durumda. Son 2 yıl içinde iş gücüne katılım oranı yüzde 54.02'den yüzde 50.28'e düşmeseydi ve 2020 yılında kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus olan 62 milyon 626 bin kişinin yüzde 54.02'si yaklaşık 33 milyon 800 bin kişilik bir iş gücü olmuş olsaydı işsizlik sayıları ve işsizlik oranı ne olurdu?

Temmuz 2020 ayı itibariyle istihdam edilen kişi sayısı 27 milyon 200 bin kişi olduğuna göre 6 milyon 600 bin kişinin işsiz olarak tanımlanmış olması gerekirdi! İşsizlik oranı da bu hesaplamaya göre yüzde 19.4 olacaktı.

Dikkat edilirse burada işten çıkarma yasağı kapsamında ücretsiz izne çıkarılan ve açlık seviyesinde bir ücret ile yaşamaya mahkûm edilen kişiler yok, bir mesleği ve diploması olduğu halde kendisine uygun bir iş ve işe uygun bir ücret bulamayarak daha düşük bir seviyede ücrete razı olanlar da yok.

                TÜİK'e göre ise; işsiz sayısı 2020 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 369 bin kişi azalarak 4 milyon 227 bin kişi ve işsizlik oranı 0,5 puanlık azalış ile yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşmiş bulunuyor.

                Sizce doğru hesaplama gerçek sayı ve oran hangisidir?

Ekonomi haberlerinde işsiz sayıları ve işsizlik istatistikleri kuru kuruya verilirken insana pek bir anlam ifade etmiyor. Milyonlarca işsiz ve gelirsiz insanın yaşama tutunmak için çektiği acılar, aç biilaç girilen soğuk yataklar, çocuğunun cebine üç beş lira harçlık koymaktan aciz analar babalar, yanmayan lambalar, kaynamayan tencereler istatistikler ile ifade edilemiyor ne yazık ki.

Bir ülkede vatandaşların çalışmak istediği halde çalışabilecek bir iş bulamaması, iş bulsa bile borçsuz dertsiz geçinebilecek bir gelire sahip olamaması o ülkeyi yöneten iktidarların beceriksizliği ve kötü yönetimi yüzündendir.

Kağıt üstünde istediğiniz kadar makyajlayın, işsizlik öyle acı bir vakadır ki saklamak hiçbir şekilde mümkün olmaz.

Ekonomiyi yönetenler hesap oyunlarını ve algı yönetimini bırakıp çalışmak, üretmek isteyen insanları işe ve gelire kavuşturacak politikaları derhal uygulamaya koymalıdır yoksa bu gidişatın toplumumuzdaki yıkıcı etkisi geri dönüşü mümkün olmayan bir noktaya ulaşacak, sonra demedi demeyin...

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları