Evet kesin çok şey oldu... Dört gün önce İstanbul nihayet başkanına kavuştu. Şüphesiz ki tekrarlanan seçim; sadece bir yerel seçim değil, hiçbir gücün millî iradeyi ''ipotek'' altına alamayacağının mührüydü. Ve İmamoğlu siyasi hayatında önemli bir virajı başarıyla döndü.
Tabii bu başarıda Cumhur İttifakı'nın payı da büyük! Beka üzerinden inşa edilen kampanyanın mucidi kim bilemem ama uzayıp giden iftira ve sıfatlar listesine hepimiz şahidiz: ''Feto'cu-Terörist-Çöp-Çukur-İllet-Zillet''...
Devlet Bahçeli'nin Öcalan'ın mektubunu işaret eden, ''HDP'nin Zillet İttifakı'na verdiği rezil desteğe itirazın bir eseri (!) ve sonucudur'' hezeyanı milliyetçileri çıldırtmadı mi?
Seçim sath-ı mailine girildiği günlerdi...
İktidarın sesi bu defa ırkçı bir söylemle seslendi İmamoğlu'na: ''Pontus!''...
Takip eden günlerde mitomanik öykülere bir yenisi daha eklendi: ''Sisi''...
Ülke adeta ''Çoklu Organ Yetmezliği''nin pençesinde kıvranıyordu...
Ta ki; Haziran'ın 23. gününe kadar...
''Kutsal Pazar!''
Sandığa iki gün kala TRT ekranlarından arz-ı endam eden ''Osman Öcalan'' ve bizzat teşrif eden (!) ''Barzani!''...
Şehit aileleri kahroldu!
Süleyman Soylu'nun, ''İmamoğlu seçilirse Kandil'den Saraçhane'ye tünel kazacak!'' aforizması çok yaratıcıydı
Altın vuruş Sn. Erdoğan'dan geldi: ''Seçilse de İmamoğlu'na başkanlık yaptırmayız.''
Ve...
Kral Çıplak!
Halk Ekrem İmamoğlu'nun mağduriyetine daha fazla kayıtsız kalamadı. 31 Mart'tan bu yana yaşanan hukuksuzluğa DUR! Dedi.
Ekonomik kriz ve İmamoğlu'nun mağduriyeti yeni seçmen sosyolojisi yarattı!
23 Haziran'ı incelediğimizde; İmamoğlu'nun AKP-MHP bloğundan da yüzde 3.5 oranında oy aldığını görüyoruz. Tabloda HDP de var Saadet Partisi de DSP de... Bileşenler çeşitli. Beykoz, Bayrampaşa, Eyüp, Sancaktepe, Tuzla, Zeytinburnu, Beyoğlu gibi muhafazakâr seçmenin hakim olduğu ilçelerde İmamoğlu'nun yarışı önde bitirmesi önümüzdeki yüzyılda da konuşulur!
AKP artık Gordion Düğümü...
Nedenleri çok. Başka bir yazıda uzunca yazmak isterim. Diyoruz ya... 23 Haziran'da çok şey oldu... Cumhur İttifakı'nın başarısızlığı tescillendi. Bir yıl önce kurulan ''Hükümet Sistemi'' çöktü. Toplumun büyük bir kesimi 'Partili Cumhurbaşkanı'nı içselleştirememişken, Tayyip Bey'in MHP ile kurduğu ortaklıktan ''Emanet'' ideoloji ''Milliyetçilik'' de inandırıcılığını yitirdi. Erdoğan Pragmatizminin sınırlarını bugünden kestirmek zor olsa da Türkiye'nin yakın geleceğinde tek başına söz sahibi olamayacağı kesin!
En güzeli de ne biliyor musunuz?
Demokrasi inancımız tazelendi.
Umudumuz yeşerdi.
Teşekkürler Ekrem İmamoğlu...
Teşekkürler İstanbul!
Sevgimle...
