Öncelikle şunu söylemem gerekir EYT diye bir sorun yaratmak insanlık suçudur! Devlet tarafından hak kaybı yaratacak şekilde hukukun geriye yürütülmesi ve sözleşmedeki bir taahhütten tek taraflı olarak vaz geçilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.
Açıkça söylemek gerekirse sosyal güvenlik sistemi ile ilgili olarak ortaya çıkan EYT, ABO, intibak, 3600 ve benzeri sorunların tamamı bir IMF dayatmasıdır. Sık sık biz 'IMF'ye olan borcumuzu kapattık', 'IMF ile bir ilişkimiz kalmadı' diyenler neden hâlâ bir IMF dayatması olan bu politikaları uygulamaya devam etmekte bu kadar hevesli ve ısrarcı olduklarını çıkıp açıklamalıdırlar.
Bakın AKP tek parti iktidarında IMF'ye, 26 Nisan 2005 tarihinde gönderilen ve Devlet Bakanı ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı'nın imzalarını taşıyan Niyet Mektubu, Sosyal Güvenlik Politikası başlığı altında; "SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı açıklarına, GSMH'nin yüzde 4,5'i oranında tavan konulacak. Sosyal güvenlik reformu, prim tabanının değiştirilmesi ve emeklilik yaşının ayarlanması 10 yıllık sürede GSMH'nin yüzde 1'i düzeyinde tasarruf yapılacak. Sağlıktaki reformların getirebileceği olası maliyet için telafi edici mali tedbirler alınacak" şeklinde bir taahhüt verilmektedir ve AKP bu gün de bu taahhüdünün arkasında durmaktadır.
Öncelikle söylemek gerekir ki çağdaş dünyada "vatandaşlık temel geliri" gibi kavramlar konuşulurken bir IMF dayatması olan ve sosyal güvenlik sistemine kaynak aktarılmasına sınır getiren bu tip uygulamaların inatla devam ettirilmesi son derecede yanlıştır.
EYT sorunu en temelde bütçenin ve bütçe kaynaklarının doğru kullanılmaması sonucunda ortaya çıkan ve adaletsizlik yaratan bir sorundur. Bu sorun çok acilen çözülmelidir.
Birçok yazımda ve söyleşimde gündeme getirdim; emeklilikte yaş haddi konması en azından genç emeklilik ya da erken emeklilik kadar ciddi sorunlara yol açmaktadır.
İleri yaşlarda işsiz ve gelirsiz kalan, işe alınmak için yaşlı, emekli edilmek için genç bulunan bu insanların yaşadığı dram acilen ortadan kaldırılmalıdır.
Görünen odur ki kısa vadede emeklilik yaşının düşürülmesi mümkün değildir. Bu durumda hâlihazırda yaşanan soruna acil çözümler bulunması gerekmektedir. Çözüm için ilk adım bu insanların işsiz ve gelirsiz kalmasının önlenmesidir.
Bu noktada emeklilik için yaş haddini bekleyen kişilerin çalışmak istemeleri halinde hem özel sektörde ve hem de kamuda öncelikle işe alınmaları teşvik edilmelidir. En azından bu kişiler için kamuda işe alım yaş sınırı uygulanmamalıdır ve kamu, işe eleman alırken bu kişilere öncelik vermelidir.
'Madem çalışabilirsin daha çok gençsin' deniyor o zaman neden bu kişiler kamuda işe alınmıyor? Bu uygulama en azından işsiz kalıp, iş bulamayan ve emekli de olamayan kesimin gelirsiz kalmasını engelleyecektir.
Ayrıca işsiz kalan EYT'lilere verilecek işsizlik ödeneği arttırılmalı ve süresi uzatılmalıdır.
Özellikle kanunun geriye yürütülmesi sonucunda EYT mağduriyetine maruz kalan kesim için kayıtlı olarak çalışmaya devam etmeleri halinde ABO aylık bağlama oranı yüzünden ortaya çıkan gelir ve hak kayıpları önlenmelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; "bunlar erken emekli olup kendilerince ek bir işte daha çalışmak istiyorlar yok öyle uyanıklık" diyor. Bakın bu son derecede yanlış bir yaklaşımdır! İnsanlar çalışırken ve emekli olduklarında geçinebilecekleri doğru dürüst bir maaş alsalar neden emekli olduklarında çalışmak istesinler ya da çalışmak istiyorlarsa ve doğru dürüst bir ücret alıyorlarsa neden emekli olmak istesinler? Erdoğan'ın önce oturup düşünmesi ve bu soruya bir yanıt vermesi gerekmektedir.
Malum ülkemizde insanlar hem çalışırken ve hem de emekli olduklarında dünya standartlarına göre komik denilecek seviyede ücretlere mahkûm edilmektedirler. Burada kabahat ülke ekonomisini yönetenlerindir, kendi kabahatini görmeyip bu sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için çırpınan, çare arayan insanlara çemkirmek, ve onlara yüklenmek ise asla doğru değildir…
