Sık sık itibardan tasarruf olmaz sözünü dillendirip, itibar olsun diye milyarlarca lira harcayarak saraylar inşa ettirip, ultra lüks makam araçları ve uçakları alan Erdoğan''ın bu gösteriş merakının, Türkiye''nin itibarına hiçbir bir katkı yapmadığı alenen ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Böyle bir kanaate varmamın sebebi İngilizlerin Türkiye''yi Ruanda gibi beşinci sınıf bir ülke ile aynı kategoriye koyup, ortaya üç beş kuruş atarak Türkiye''yi yasa dışı kaçak göçmen deposu olarak kullanma projesidir…

Sizde duymuşsunuzdur, birkaç gün önce İngiltere''de zaten hâlihazırda Avrupa''nın kaçak göçmen deposu haline gelmiş olan Türkiye''ye yönelik yeni bir göçmen projesi gündeme geldi. İngiltere''de başbakanlık için yarışan ve şimdi Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Liz Truss''ın sığınmacıların Ruanda''ya gönderileceği programa Türkiye''yi de ekleyerek genişletmeyi planladığı ortaya çıktı.

Bu sözü sarf eden sıradan biri, ya da yetkisiz bir milletvekili olsa neyse de, yahu kadın resmen İngiltere''nin Dışişleri Bakanı ve olası İngiliz Başbakanı.

Bu hanımefendiye bu cüreti veren, böyle bir terbiyesizliği yapmaya, Türkiye''yi küçük görme hadsizliğinde bulunmaya teşvik eden ne?

Elbette ki Erdoğan''ın uyguladığı akıl dışı göçmen politikaları ona bu cüreti veriyor…

Eleştiriler karşısında kadın dönüp "yahu siz üç beş kuruş karşılığında zaten Avrupa Birliği için bir göçmen deposu olmadınız mı, ipini koparan sınırı geçip Türkiye''ye girmiyor mu, biraz daha azı biraz daha fazlası ne fark eder?" dese ne diyeceksiniz?

İşin açığı Erdoğan''ın "ipini koparan buyursun gelsin" stratejisi Türkiye için çok ama çok büyük bir beka sorunudur!

Erdoğan''ın bu saatten sonra göçmen politikalarını değiştirmesi de mümkün değildir. Bu yüzden elimizdeki tek çare Erdoğan''ın değiştirilmesidir.

Erdoğan iktidarı sona erdikten sonra derhal harekete geçilmeli ve öncelikle sokağa çıkma yasağının da uygulandığı bir genel nüfus sayımı derhal yapılmalıdır.

Bu sayım sırasında asker ve polis de görev almalı ve ülkede kaç kaçak göçmen, kaç sığınmacı var tek tek tespit edilmelidir. Bu şekilde sorunun gerçek boyutu ve vahamet seviyesi tespit edildikten sonra gerekli önlemler hızla ve etkin bir şekilde alınmalıdır.

Birçok yazımda kaçak göçmen ve kayıt dışı çalışan yabancıların Türkiye''nin ekonomisi ve asayişi için yarattığı tehlikeleri dile getirmiştim, bilinen tehlikeleri tekrarlamaktansa alınması gereken acil önlemleri dile getirmek daha doğru olacaktır.

Acil önlemler şunlar olmalıdır:

1-Yapılacak kanun değişikliği ile sınır ihlali ve ülkeye kaçak girişler ağır bir şekilde hapis ve para cezası ile cezalandırılmalıdır.

2-Türkiye''nin Irak, İran ve Suriye sınırına tekrar mayın döşenmelidir.

3-Kaçak göçmen ticareti yapanları çok ağır bir şekilde cezalandıracak yasal değişiklikler acilen yapılmalıdır.

4-Kaçak göçmenleri kayıt dışı çalıştıranlar ve kayıt dışı çalışan kaçakları çok ağır bir şekilde cezalandıracak yasal değişiklikler derhal yapılmalıdır.

5-Savaş sebebi ile Türkiye''ye kaçan Suriyeliler kentlerden toplanmalı ve mülteci kamplarına yerleştirilmelidir.

6-Suriyeli sığınmacı ve kaçakların geri dönüşü için Suriye hükümeti ile derhal çözüme yönelik görüşmeler başlatılmalıdır.

7-Suriyeliler ve benzerleri için uygulanan bedava sağlık ve eğitim hizmetleri derhal durdurulmalı, ücretli hizmete geçilmelidir.

8-Suriyelilere yönelik maddi desteklere son verilmelidir.

9-Suriyelilerin kayıt dışı iş yeri açmasına ve haksız rekabet yaratmasına göz yuman mevcut politikalar derhal değiştirilmeli, Türkiye''de iş yapmak isteyenler yürürlükteki yabancı yatırımcı mevzuatına göre iş yapabilmelidir.

10-Türkiye, derhal açık kapı politikalarına son vermeli, özellikle göç riski bulunan ülke vatandaşlarından mutlaka vize istenmelidir.

11-Türkleri Araplaştıramayan Erdoğan''ın, Türkiye''yi Araplaştırma stratejisini etkisiz hale getirecek önlemler alınmalıdır.

Demedi demeyin bu dediklerim acilen yapılmazsa, dağdan gelen bağdakini kovar misali yarın öbürkü gün biz kendi ülkemizde yaşayamayacak hale geleceğiz.