Ulûfe sözlükte "binek hayvanlarına verilen yem" mânasına gelen Arapça kökenli alef kelimesinin çoğuludur. Devri Osmanlı iktidarında sultanların kullarına lütfedip dağıttığı paralara da ulûfe denir.
Cumhuriyet devrinde, bir sultanın değil milletin iktidarında yaşadığımız halde, maalesef emekli maaşlarını padişahların kullarına lütfedip dağıttığı ulûfe ile karıştıran yöneticilerimiz var.
Oysa emekli maaşları Sosyal Güvenlik Kurumu ile çalışanlar arasında karşılıklı rızaya dayalı olarak imzalanan kanuni bir sözleşmenin gereği ödenen bir sigorta bedelidir.
Çalışan çalıştığı dönem boyunca kuruma düzenli olarak prim öder, kurum da bu primleri nemalandırır, çalışanın hastalık ya da kaza sonucunda çalışamayacak hale gelmesi ve yahut da sözleşmede belirtilen çalışma dönemini tamamlaması ile birlikte emeklilik hakkı kazanana imzalanmış olan sözleşme gereği düzenli bir geri ödeme yapar. Bu sözleşme doğal olarak çalışanın mirasçılarını da kapsamaktadır.
Çağdaş çalışma hukukunun ruhu gereği Sosyal Sigortalar Kurumları primleri çalışanlardan toplayarak çalışanların ya da bakmakla yükümlü olduklarının gelirsiz, aç biilaç ortada kalmasını engellemeyi amaçlamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde bakanlığının icraatlarını anlatan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, emeklilere maaş ödendiğini söyleyerek ne kadar da büyük bir icraat gerçekleştirmiş olduklarını vurguladı. Sözün özü kimin parasını kime ödediğine bakmadan lûtfedermiş, ulûfe dağıtırmış gibi ödediğimize şükredin ya ödemeseydik diyor.
Aynı konuşmasında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk bu yıl ağustosta 8,2 milyon işçi, 2,6 milyon Bağ-Kur ve 2,3 milyon memur emeklisi olmak üzere toplam 13,1 milyon emekliye 30,5 milyar lira aylık ödemesi yaptıklarını belirterek, "Son 2 yılda ise emeklilerimize toplam 674,5 milyar lira aylık ödemesi gerçekleştirdik." ifadelerini kullanmış bulunuyor.
13,1 milyon emekliye bir ayda 30,5 milyar dağıtırsanız adam başına ortalama 2 bin 328 lira düşer. Bu ortalamaya dahil olan emekli milletvekili, müsteşarı, paşası, albayı da var asgari ücretten emekli olanı da elbette bu ortalama utanç vericidir, emeklilerin nasıl da yokluğa yoksulluğa mahkûm edilmiş olduğunun çok açık ve net ifadesidir.
Ortalaması buysa gariban çoğunluğun eline geçen nedir varın siz hesap edin.
Temmuz 2020 itibari ile en düşük memur emeklilerinin aylıkları 2 bin 814 lira olarak ve en yüksek memur emekli aylığı ise 1/1'inden emekli bir müsteşar için 10 bin 139 lira olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
Temmuz ayında yapılan artışla en düşük emekli aylığı 2000 öncesi SSK emeklilerinde 2 bin 112 TL'den 2 bin 233 TL'ye, en düşük esnaf BAĞ-KUR aylığı bin 539 TL'den bin 627 TL'ye, en düşük tarım Bağ-Kur'lu aylığı da bin 451 TL'den bin 534 TL'ye yükselmiş oluyor. SSK'dan 2000 sonrasında emekli olanların aylıkları normalde bin 263 TL'den bin 335 TL'ye yükselecekti fakat, bu yıl en düşük emekli aylığının bin 500 TL'ye yükseltilmesi nedeniyle 2000 sonrası SSK emeklilerinin aylıkları nisan ayında bin 500 TL'ye çıkartıldığı için, temmuz ayında ayrıca bir zam yapılmadı.
Bu arada emekli milletvekili maaşının da 15 bin lira olduğunu hatırlatayım.
Bu rakamlara bakılınca özelikle SSK ve Bağ-Kur kapsamında çalışarak emekli olmuş vatandaşlarımızın ne kadar zor bir durumda olduğu açıkça görülmektedir.
Alman'ın, Japon'un, Fransız'ın, Amerika'nın emeklisi çalışma hayatını tamamladıktan sonra dünyayı turlar, ora senin bura benim keyf içinde dolanır durur, bizim emekliler evden çıkıp çarşının pazarın yolunu bulamaz, kahveye gidip dost meclisinde iki lafın belini kırarken çıtır simit yanında bir tavşan kanı çay dahi içemez.
Emekli maaşlarını çerez parasına dönüştürmüş bulunan iktidar bir de çıkıp ödüyoruz ya daha ne istiyorsunuz diye ne kadar da başarılı olduğundan dem vuruyor, biraz insaf, biraz vicdan yahu...
