Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Elmalı Davası ve İstanbul Sözleşmesi

Son söyleyeceğimi baştan, peşin peşin söyleyeyim; İstanbul Sözleşmesi'ne itiraz edenin Elmalı davası ile ilgili sızlanmaya hakkı yoktur!..

Malum, bu gün itibari ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden tartışmalı bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çıkmış bulunmaktadır...

Aslında bu sözleşmeden çıkmanın herhangi bir akli ve hukuki gerekçesi olduğu söylenemez, sadece siyaseten bu ülkenin en gerici, en yobaz takımına teslim olan, onların ağzına bir parmak bal çalmak isteyen popülist bir politikacının, popülist bir tercihidir dfiyebiliriz ve emin olun ki iktidar değişir değişmez Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'ne gene taraf olacaktır.

Şimdi Elmalı davası ile İstanbul Sözleşmesi'nin ilişkisine bir açıklık getireyim:

İstanbul Sözleşmesi'nin resmi adı; Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'dir.

Sözleşme İstanbul'da imzalandığı için Türkiye'yi onurlandırmak amacı ile kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak anılır...

İstanbul Sözleşmesi, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirlemeyi amaçlayan Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan uluslararası bir insan hakları sözleşmesidir.

İstanbul Sözleşmesi ağırlıkla kadına yönelik şiddeti önleme amacı gütse de Madde 2'de belirtildiği üzere hane halkının tüm üyelerini kapsamaktadır. Buna göre Sözleşme sadece kadınlara yönelik değil çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlamaktadır.

Sözleşmenin beş temel ilkesi; kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir.

Taraf devletlerin sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu olan ve kısaca GREVIO olarak bilinen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzmanlar Grubu" tarafından izlenmekte ve denetlenmektedir.

İstanbul Sözleşmesi'nde toplumsal cinsiyet toplum tarafından kurgulanmış davranış ve eylem hâli olarak nitelenmektedir. Sözleşme metninde kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlâli olarak değerlendirilmektedir ve şiddet, cinsel istismar, taciz, tecavüz, zorla ve erken yaşta evlendirilme ile namus cinayetleri gibi durumların kadınları toplumda "öteki" durumuna getirdiği ifade edilmektedir. Sözleşmedeki şiddet tanımında psikolojik şiddet ve ekonomik şiddet ibareleri de ayrıca eklenmiştir.

Açıklayıcı metinde cinsiyet, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık ve engellilik durumu, medeni hâl, göçmen ve mültecilik gibi durumlarda ayrımcılık yapılmaması gerektiği vurgulanmaktadır.

Kamuoyunda büyük tartışma yaratan, iki küçük çocuğun ebeveynleri tarafından istismar edilmesi ve bu çocuklara şiddet uygulamasının yargılandığı Elmalı Davası işte tam da bu İstanbul Sözleşmesi'nin kapsamına girmektedir. Bu sözleşme uyarınca devlet harekete geçmeli ve gereğini yapmalıydı, lakin artık İstanbul Sözleşmesi artık yok...

İşine gelince sermayenin hakkını korumak için "tahkimde söke söke alırlar" diye yabancıların Türk Hukuku'na müdahalesini kabul eden zihniyet, iş insan haklarına, kadına ve çocuğa şiddet uygulanmasının yasaklanmasına gelince "kimse bizim hukukumuza müdahale edemez" diye yan çiziyor, ne tuhaf değil mi?

Bakın açıkça konuşalım:

İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanlar; çocuk gelin peşinde koşanlardır...

İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanlar; karı benim karım, severim de döverim de diyen şiddet savunucularıdır...

İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanlar; çocuklarını malları olarak görüp; eti senin, kemiği benim muhabbeti yapanlardır...

İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanlar; başlık parası peşinde koşup, kızını istemediği biri ile rızası dışında evlendirme derdine düşmüş kişilerdir...

İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanlar; insan hak ve özgürlüklerine düşman, arkaik gelenek, görenek ve inançlar uyarınca kadını ve çocukları kendi malı olarak gören kafadaki insanlardır...

Elbette bu gerekçelerden hiç birini açık açık dillendiremiyorlar, bu yüzden de cinsel tercih ve yönelim kelimelerinden hareketle toplumun farklı cinsel tercihi olan insanlara karşı duyacağı nefreti körükleyip, istismar ederek kendilerine gerekçe yaratmaya çalışıyorlar.

Ne yazık ki bu tip insanlardan ülkemizde epeyce var ve iktidar doğrunun peşinden gideceğine, bunları pohpohlama derdine düşmüş bulunuyor...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları