Sevgili okuyucularım, daha önce bahsettiğim gibi dünyamızda büyük bir yaşam savaşı veriliyor. Bilimde önde olabilmenin savaşının verildiğini ve bu konuyu birkaç yazıda aktaracağımı söylemiştim. Devam ediyorum...
Bu savaş bildiğimiz top tüfekle yapılan savaş değil. Savaş, bilimde en önde olabilmenin savaşı... Biz de birkaç makalede bu
Bir ulaşımcı öğretim üyesi olarak İstanbul'un ulaşım sorunuyla ilgili düşüncelerim şöyle: Yaklaşık 20 milyon insanın yaşadığı İstanbul Mega kentinde yapılan varsayımlara göre; 1 gün içinde Toplu Taşıma Araçlarıyla, bir yerden diğer yere, yaklaşık 12 milyon yolculuk yapılmaktadır. Yaklaşık 2 milyon özel araç, eğitim kurumları nedeniyle günde yaklaşık 3,5 milyon eğitimci-öğrenci yollardadır.
Ülkemizde Elektrik Toplu Taşıma Sistemlerine gereken önemin verilmemesi, bunun bilincinde olan yöneticilerin sorumluluk ve yükümlülük makamlarında bulunamamaları, bugünkü "Ulaşım Kargaşası"nı yaratmıştır. Bir de buna Çarpık Kentleşme ve Kentlerin köyden kente göç'ün merkezleri olması ulaşımı içinden çıkılmaz bir duruma sokmuştur.
İstanbul; bitmeyen rant hırsı nedeniyle yükselen gökdelenler, önlenemeyen kente göç ve plansızlık, programsızlık, nedenleriyle adeta can çekişmektedir.
Bugün İstanbul'da var olan elektrikli ulaşım sistemlerinden Marmaray, Metro, Hafif Metro trafikte çok önemli bir yükü karşılamakla beraber gine de yetersiz kalmaktadırlar. Bu hatların uzatılması, kapasitelerinin artırılması çalışmaları yapılmakta ise de, bazı politik yanlış güzergah seçimleri ve maliyet hesaplarının yüksekliği üzerinde durulması gereken sorunlardır...
İstanbul, dünyanın en güzel kentlerinden birisidir. Denizin kenarında kurulmuş muhteşem bir kent.. Neden bu denizi ulaşım problemlerini çözümünde kullanmayı düşünmüyoruz... Avrupa'yı, Asya ile birleştiren Deniz Yolu'na neden gereken önem verilmez?
İstanbul Belediyesi Şehir Hatları İşletmesi, Deniz Otobüsleri İşletmesi, özel girişimciler bu konuda "sınıfta kalmışlardır"...
Sadece minibüslerin günde yaklaşık 2,5 milyon kişi taşıdığı bu beldede, deniz araçları günde ortalama 270-280 bin yolcu taşıyabilmektedirler.
Çağdaş deniz araçlarının sayısını artırarak, donanımlı bir Deniz Ulaşım Sistemi kurarak İstanbul'un trafiği hafifletilebilinir.
Böylece, trafik biraz daha mutlu insan sayısını artırır!
2020 yıllarının İstanbul'u, gerekenler yapılmazsa Ulaşım'da bir "Cehennem Kenti" olacaktır.
Bu cehennemin Zebani'leri bu duruma neden olan "yöneticiler" olacaktır...
***
2547 sayılı YÖK yasasının Genel Hükümler başlığı altında yer alan 4. maddesinde; "Yüksek öğretimin amacı: öğrencilerini Atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan vatandaşlar olarak yetiştirmektir" denilmektedir. Acaba yasanın bu hükmünün uygulanmasına YÖK. üyeleri ve Başkanı ne kadar uymaktadır? Atatürkçülük, bilimsel ve pozitivist düşünüştür. Onun için, o büyük insan "hayatta en gerçek yol gösteren bilimdir" demiştir.
Son yıllarda ülkemizin, ekonomik, sosyal, kültürel ve uluslararası ilişkiler bakımından içinde bulunduğu sorunların, vatandaşlarımızın çoğunu gelecek endişesine sürüklediği çok acı bir gerçektir.. Maddi gücü yüksek olanların kendileri ve aileleri ve özellikle çocukları için "geleceği, yurt dışında çağdaş bir ülkede" aradıkları, ülkesini sevenleri üzen bir gerçektir... Ciddi kaynaklarca, 5000 ailenin yurt dışına göç ettiği ve beraberlerinde 20 milyar dolar götürdükleri iddia edilmektedir..
Bir ülkede, var olan sorunlara bilimsel çözüm yolları arayan ve öneren, yöneticileri aydınlatan üniversiteler olmalıdır. Üniversiteler "suskun", yöneticiler güdümlü ve yetersiz iseler, yetişecek nesiller ülkenin geleceğinde nasıl yapıcı ve yaratıcı olabileceklerdir? (Konuya devam edeceğim.)
