Dünya Barış Günü'nde bazı anımsatmalar...

Sevgili okuyucularım, biraz gecikmeli de olsa bugün Dünya Barış Günü'nden bahsetmek istiyorum. Malum 1 Eylül Dünya Barış Günü idi. Gündemin yoğunluğundan ancak bugüne denk geldi.

Dünya Barış Günü kutluyoruz. Tüm barış severlere kutlu olsun. Böyle önemli günlerde bilgi tazelemesi yapma gereksiniminin yararlı olacağını düşünmekteyim. Özellikle genç nesil neyi niye kutladığını bilmelidir. Ama ''Dünya Barış Günü'' konusunda farklı tarihler var! Yaygın kutlamalar ise ''1 Eylül Dünya Barış Günü'' olarak kutlanmaktadır.

Dünya Barış Günü hakkındaki farklı tarihler...

Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler; Almanya'nın 1939 yılında Polonya'yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı'nı başlattığı 1 Eylül gününü "Dünya Barış Günü" olarak ilan ettiler. Halen de bu şekilde kutlanmaktadır.

Buna karşın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981 yılı 57'nci birleşiminde; Genel Kurul'un açılış günü olan Eylül'ün üçüncü Salı gününü "Uluslararası Barış Günü" olarak ilan etti.

Bu kez 7 Eylül 2001 tarihinde Birleşmiş Milletler ''21 Eylül'ü Barış Günü'' olarak kabul etti. Dünyada ''savaşı ve çatışmaları önlemek amacıyla dikkat çekmeyi'' amaçlandı. Böylece, her yılın 21 Eylül'ünde, Birleşmiş Milletler Merkezi'ndeki "Barış Çanı" çalınıyor.

Bu Çan'ın bir de öyküsü var. Çan Japonya tarafından dünyanın tüm kıtalarındaki çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretildi. Üzerine de, "Çok Yaşa Mutlak Barış" yazısı kazındı.

Kutladığımız ''1 Eylül Dünya Barış Günü'nün'' öyküsü böyle. Dünya'nın en kanlı ve en çok sivilin öldürüldüğü 2'nci Dünya Savaşı'nın başladığı tarih ''savaşın günü'' olmayacağına göre ''barışın günü'' olarak kutlanmaya devam edecektir.

İkinci Dünya Savaşı'nda ölen insan sayısı

İkinci Dünya Savaşı insanlık tarihinin en kanlı savaşıdır. Dünya hâlâ böyle kanlı bir savaş yaşamadı. İnşallah da yaşamaz. Bu savaş sona erdiğinde kimine göre 65 kimine göre ise 75 milyon insan öldürüldü!

Ölen insan sayısının ülkelere göre dağılımı aşağıdaki gibidir:

+++++++++++++++++++++++++++++++

Sovyetler Birliği                27 milyon            Polonya              3 milyon

Çin Halk Cumhuriyeti     10 milyon            Japonya              2.5 milyon

Yahudi  6 milyon              Yugoslavya         1.5 milyon

Almanya              6 milyon                            

+++++++++++++++++++++++

Yukarıdaki tabloda görüleceği üzere; savaşı çıkaran Almanya olmasına karşın, en çok Sovyet yurttaşı ölüyor. Diğer çarpıcı konu ise ölen insan sayısının yüzde 33'ü asker, yüzde 67'si ise sivil. Yani kadın, çocuk, genç, yaşlı!

Birinci Dünya Savaşı'nda ise tam tersi! Ölen insan sayısı 9.5 milyon. Ölenlerin yüzde 95 asker yüzde 5'i ise sivil yurttaş!

ABD, İkinci Dünya Savaşı'nın bitimine yakın 6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya 9 Ağustos'ta ise Nagazaki'ye attığı atom bombası ile 140 bin insanı öldürdü. Yüzbinlercesini ise sakat bıraktı. Bugün hâlâ bebekler sakat doğuyor. Bu ölümler sadece 2 günde olmuştu!

Kadın, çocuk, yaşlı genç, sivil, 140 bin insan; bir sabah, daha yatağında uyurken, kahvaltı yaparken, çayını kahvesini yudumlarken, kalkıp işine giderken, yolda yürürken, çocuklar parkta oynarken, çocuğunu severken, gazetesini okurken, kısacası olağan bir güne başlarken bir anda börtü ile böcekle, kedi ile köpekle birlikte yok oldu.

Kılıçla, tüfekle savaşan askerler biri birini öldürürken kimyasal silahlar ise bitki, börtü böcek ve tüm canlıları yok edip öldürüyor!

Ve Japonya teslim oldu!

10 yıla yakın bir zamandır ülkemizin de içinde bulunduğu bölgede savaş var! İnsanlar ölüyor. Ne uğruna, kimin hesabına? Her gün 3'er 5'er asker uğurluyoruz! Tarihten hiç mi ders almıyoruz. Bölgede emperyal güçlerin silahları ölüm kusarken insanı ölmüyor!

Ahmet Arif'in şiirinde dediği gibi; ''Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur./ Hiç akıl edip de düşünen var mı?/Gün kimin hesabına tutar akşamı, /Rahmetinden kim demlenir bulutun.''

Savaş sonrası Irak'ta olduğu gibi Amerikan şirketleri yakıp yıktıkları yerleri yeniden milyarlarca dolar karşılığı yeniden inşa ettiler.

1 Eylül Dünya Barış Günü'nüz gecikmeli de olsa kutlu olsun.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları