Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Damadın adı yetti

Hazine ve Maliye işlerinin emanet edildiği damat bey, 8 Kasım 2020 Pazar günü akşam saatlerinde sürpriz bir şekilde Instagram hesabı üzerinden sitemkar bir istifa metni yayınlamıştı. İstifa o kadar beklenmedik bir olaydı ki uzun süre "acaba sosyal medya hesabı hacklendi mi?" diye konuşulmuş, tartışılmış, basın Instagram paylaşımının üzerinden neredeyse 24 saat geçmesine rağmen Bakan Albayrak'ın, kameraların önüne çıkarak bir açıklama yapmamasını eleştirmişti. Aynı zamanda damat beyin sık sık kullandığı Twitter ve diğer sosyal medya hesaplarının da kapatılmış olması şüpheleri ayyuka çıkarmıştı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan ancak 27 saat sonra konuyla ilgili açıklama yapılmış ve açıklamada, "Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan değerlendirme sonunda, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın görevden af talebi kabul edilmiştir" denilmişti.

İstifanın gerçek olduğu, ancak saray cenahından yapılan istifanın kabulü ve yeni bakan atanmasına yönelik bu resmi açıklama ile netleşebilmişti.

İşin açığı bu istifa, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gördüğümüz en acayip istifa olmuştur, bir daha da böyle bir istifa daha görülür mü bilmiyorum.

Dahası damat beyin siyasi nezaket ve geleneklere aykırı bir şekilde devir teslim törenine bile teşrif etmemesi; "Acaba AKP içinde ya da Erdoğan ailesinde sıkıntılı bir durum mu var?" soru ve dedikodularının piyasalarda dolanmasına neden olmuştu.

Hepimiz şahit olduk 8 Kasım tarihinden sonra damat bey yer yarılıp içine girmişçesine büyük bir suskunluğa büründü, adeta buharlaştı, ortadan yok oldu, basına ne bir fotoğraf karesi ve ne de bir ses kaydı yansıdı. Bu büyük kayboluş "Osmanlı devrinde yaşıyor olsaydık damat sarayda boğduruldu, cenazesi çuvala konulup Sarayburnu'ndan denize atıldı derdik" lakırdılarına bile sebep oldu.

Dahası suskunluk tek taraflı da değildi, bu tuhaf istifa hakkında ne saray ve ne de Hazine ve Maliye Bakanlığı bir yorum yapmadı, sessiz ve suskun kaldılar.

Bu istifanın hemen öncesinde 6 Kasım Cuma mesai saatlerinin bitiminden sonra Erdoğan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal'ı görevden almıştı. Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararıyla, Uysal'ın yerine eski Maliye Bakanı Naci Ağbal atanmıştı. İşin açığı bu değişiklik beklenmedik ve acayip bir değişiklikti. Neticede Murat Uysal söz dinlesin, faizleri düşürsün diye söz dinlemediği iddia edilen Murat Çetinkaya'nın görevden alınmasının arkasından atanmıştı ve görev süresinin dolmasına daha çok vardı.

Diğer bir acayiplikte Merkez Bankasının bağımsızlığını zedeleyecek, kurum içinde yetişmiş bir bürokrat olmayan, AKP'de bakanlık yapmış ve halihazırda siyasetin içinde bulunan bir ismin; Naci Ağbal'ın Merkez Bankası Başkanlığına getirilmesiydi. Naci Ağbal, tek parti döneminden sonra Merkez Bankası Başkanlığına atanan ilk Partili Başkandır.

İşin daha da tuhafı bir hafta sonuna sığan bütün bu acayiplik ve belirsizliklere rağmen 6 Kasım Cuma günü 8 lira 55 kuruşa kadar yükselmiş olan dolar kuru aniden gevşedi.

Merkez Bankası Başkanlığına yapılan atamanın tüm bağımsızlık ilke ve söylemini boşa çıkaran bu anormal durumu ve piyasalardaki belirsizliğe rağmen daha 9 Kasım tarihinde gerilemeye başlayan kurlar,  19 Şubat 2021 tarihinde 7'nin altına kadar indi, 6.95 TL seviyesini gördü.

Tam da burada bir fıkra anlatmadan geçemeyeceğim;

Müdavimi olduğu, ahbaplık ettiği bir meyhaneci, Bektaşi'nin önüne iki testi şarap koymuş;

-"Baba erenler, sen iyi bilirsin. Bu iki şaraptan hangisi iyi, hangisi kötü, söyle o şarabı alayım demiş?" 

Bektaşi şarap testilerinden birini başına dikerek birkaç yudum içtikten sonra;

-"Bu kötü" demiş.

-"İyi ama daha ötekine bakmadın ki?" demişler.

Bektaşi acı acı gülmüş:

"Bundan kötüsü olmaz ki…"

İnsan, piyasanın tepkisi de böyle mi oldu diye düşünmeden, gülümsemeden edemiyor doğrusu.

Kurların gevşemesinde elbette faizlerin arttırılması da etkili olmuştur, lakin yüzde 24 faize rağmen 120 milyar dolar döviz rezervi harcanarak 6 lira 80 kuruş seviyesinde zor bela tutulan dolar kurunun, rezervlerin 50 milyar dolar kadar eksiye düştüğü, döviz satışı ile piyasaya müdahale imkanının kalmadığının belli olduğu, ABD ve AB yaptırımlarının konuşulduğu böyle bir ortamda yüzde 17 faiz ile bu kadar düşmesi açıkçası pek de mantıklı değildir.

Nerede ise dört aylık suskunluktan sonra saray cenahı geçtiğimiz günlerde konu ile ilgili ilk defa konuştu;

AKP Genel Başkanı Erdoğan, katıldığı partisinin İzmir İl Kongresinde CHP'nin eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile ilgili hazırladığı videoya değindi ve "Son zamanlarda, CHP ve şürekâsı, eski Hazine ve Maliye Bakanım Berat Albayrak'ı ve onun nezdinle tüm ailemle şahsımı hedef alan bir kampanya yürütüyor." ve "Bu mücadelenin ön safında Berat Bey yer almıştır. En büyük talihsizliği damat sıfatının bu alanlardaki birikimi, gayretinin önüne geçirilmiş olmasıdır. Herhangi bir siyasetçi olarak bu işleri yapsaydı kendisiyle ilgili değerlendirmelerin daha objektif olabileceğini düşünüyorum." diyerek damat beye, politikalarına ve yaptıklarına sahip çıktı.

Başka bir destek açıklaması da yeni bakan Lütfi Elvan'dan geldi ve selefinin yaptıklarını savunan bir tweet attı.

Bu arada piyasalarda "efsane geri mi dönüyor?", "damada yeni bir görev mi verilecek?" soruları konuşulmaya başlandı.

Sonuç, bu konunun tartışılması bile yeni ekonomi yönetimine tanınan krediyi sona erdirdi, işler piyasa algılarına göre değil, ekonomi gerçeklerine uygun olarak yürümeye başladı kurlar reklam arasına son verip, tekrar yukarı doğru hareketlendi ve yaklaşık yüzde 4 değer kazandı.

Bu arada asıl dikkat çekici gelişme DTH ve altın hesaplarında oldu, vatandaş bu hesapları bozup Türk Lirasına dönmek bir yana ucuz dolar bulunca kapıştı.

Neticede az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, döndük birde baktık ki anca bir arpa boyu yol gitmişiz...

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları