GÜNBOYU / İSTANBUL
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde yurt binası yapımı için kavak ağaçlarının kesilmesine karşı mücadele sürerken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü, “Çanakkale İli, Yenice İlçesi, Hıdırlar Köyü, i18a3 ve i18a4 paftalarda 27,65 hektar alan mevkiindeki Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından yapılması planlanan kömür ocağı projesi ile ilgili olarak valiliğimize sunulan dosyayı P.T.D. Dosyası Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 17. maddesi doğrultusunda incelenmiş ve projeye ilişkin ÇED Süreci başlamıştır. İlgililere ve kamuoyuna duyurulur.” diye bir duyuru yayınladı.
Bu duyuru ile Kaz dağında kömür ocağı için süreç başlatılmış oluyor. Bölgedeki bütün köylerde insanlar huzursuz.
Dünyanın en büyük ikinci oksijen rezervi olan Ege bölgesi kuzey ormanlarının para uğruna yok edileceği korkusu hakim…
Konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü’nün raporunun dokuzuncu sayfasında yer alan uydu fotoğrafı, katliam olacağını gösteriyor. https://canakkale.csb.gov.tr/canakkale-ili-yenice---ilcesinde--duyuru-381010 )
Köylüler, “Geleceğimizi çalmasınlar, para için değmez” diyor.
Çanakkale Kirazlı'daki altın madeni için verilen izinde en fazla 45.000 ağaç kesilmesi planlanırken, daha projenin başında bu rakamın 196.000'e ulaştığı ve akıbetinin ne olacağının bilinmediği değerlendirmeleri yapılıyor.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal konuyla ilgili olarak geçen yıl yaptığı açıklamada, Çanakkale’de alınan kararlara rağmen üç maden ruhsatı alanının birleştirilerek 34 bin 320 dönüm büyüklüğündeki bir alanda bir milyon ağacın kesileceğini belirtmişti.
Kanadalı şirket Alamas Gold’un taşeronu Doğu Biga Madencilik A.Ş.’nin Kirazlı Köyü Balaban Mevkii ile Bayramiç ilçesi Cazgırlar Köyü orman sahasında ağaç kesim faaliyeti gerçekleştirdiğini belirten Sarıbal, bu durumun aynı zamanda yasadışı olduğuna dikkat çekmişti.
Doğu Biga şirketinin, ‘Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Tesisi Projesi’ için 2 Ağustos 2013’te ÇED olumlu kararı aldığını belirten Sarıbal, sonrasında ise ÇED olumlu kararının iptali istemiyle hukuksal mücadele yürütüldüğünü açıklamıştı.
Sarıbal, bu mücadele sonrasında Danıştay 14’üncü Dairesi 2017/6483 sayılı kararı ile ÇED Raporunun ‘hukuksuz’ olduğuna hükmettiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın karar düzeltme talebinin ise Danıştay’ın 2018/265 sayılı kararı ile oybirliği ile reddedildiğini bildirmişti.
Danıştay’ın bu kararlarına rağmen, Doğu Biga Madencilik A.Ş arazi üzerinde zenginleştirme faaliyetini üç maden ruhsatı alanını birleştirerek 34 bin 320 dönüm büyüklüğündeki bir alanda gerçekleştirmeye başlamış durumda.
Sarıbal, işletmenin çalışmasına izin verilmeye devam edilirse yaklaşık bir milyon ağacın kesileceği ve Çanakkale’nin tek içme su kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın da tehlikeye gireceği uyarısında bulunmuştu.
Maden işletmesinin 10 yıllık bir dönemde hem yeraltı hem de yerüstü su kaynaklarını kirletebileceğini belirten Sarıbal, kirlenen su miktarın 100 milyon tona ulaşabileceğini söylemişti.
Sarıbal bu işletmenin çalışmaya devam edilmesine izin verilerek, ormanların korunmasında anayasal olarak görev ve sorumlulukları bulunan kurumların, ağaç katliamına göz yummakta ve görevlerini kötüye kullanmakta olduğunu açıklamıştı.
