Bu depremde görülmedik şeyleri gördük duyulmadık şeyleri duyduk!
Vallahi her bundan beteri olmaz dediğimizde bizi daha da şaşırtacak daha kötü bir olay oldu.
Kızılay''da yaşanan rezaletleri artık sağır sultan bile duyduğu için tekrar etmeye gerek duymuyorum.
Önceki depremlerden farklı olarak bu son depremde daha önce görülmedik ölçüde yağma olayları yaşanmış bulunmaktadır. Birçok yağma olayının görüntüsünün ulusal ve uluslararası basına da yansıdığını, haberlere konu olduğunu gördük.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise deprem sonrası yaşanan yağma olaylarıyla ilgili sorulara "Birkaç münferit durum söz konusu, Türkiye''de böyle bir durum yok" demişti.
Fakat kamuoyunu derinden sarsan ve direkt olarak Süleyman Soylu''nun emrinde çalışan polislerin de karıştığı iki olay kazın ayağının pek de öyle olmadığını gösteriyor.
Kamuoyuna yansıyan iki olay şöyle:
İlkinde bir polis, hem de rütbeli bir polis; Tekirdağ''da çevik kuvvet şube müdürü olarak görev yaparken deprem sonrasında Gaziantep''in İslahiye ilçesinde görevlendirilen bir emniyet müdürü bu büyük rezilliğe imza atmış…
Emniyet müdürünün, görevinin sona ermesi sonrası emniyete tahsis edilen resmi otobüsle Tekirdağ''a dönerken depremzedeler için hazırlanan birçok yardım malzemesini de beraberinde götürdüğü tespit edilmiş.
Durumu fark eden bazı polisler ise namuslu davranmış konuyu yargıya intikal ettirmiş ve savcılık talimatıyla emniyet müdürünün evinde bir arama yapılmış. Basına da yansıyan bilgilere göre Emniyet müdürünün evinde yapılan aramada çok sayıda yardım malzemesi bulunmuş.
Bulunanlar da öyle az buz şeyler de değil. Emniyet müdürünün evinde yapılan aramada bir jeneratör, üç elektrikli ısıtıcı, ikisi büyük altı çadır, beş bağlantı kablosu, dokuz şişme yatak, beş uyku tulumu, beş seyahat çantası, yedi bere, iki bot, iki yağmurluk kaban, beş yağmurluk üstü ve hatta birde 15 kilo köpek maması bulunmuş…
Anlaşılan müdür bey deveyi hamuduyla götürmüş, ufak tefek arakçılık yapmayı değil işi ticarete dökmeyi amaçlamış…
Neyse ki işinin ehli, duyarlı ve namuslu polisler de var da bu olayın faili emniyet müdürü tutuklandı ve cezaevine gönderildi…
İkinci olayda ise bir Komiser Yardımcısı ile Mahalle bekçisi enkaz altından çıkardıkları öne sürülen ziynet eşyası, döviz ve elektronik cihazlarla dolu çantayla yakalandı.
Polis ekipleri yol araması sırasında bir aracı durdurmuş. Araçtaki Sakarya Emniyet Müdürlüğünde görevli Komiser Yardımcısı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü''nde görevli bir bekçinin şüpheli tavırlar sergilemesi üzerine polis ekipleri araçta arama yapmış. Yapılan aramada aracın bagajında içinde çok miktarda ziynet eşyası, döviz, cep telefonları ve elektronik cihazların bulunduğu bir çanta ele geçirilmiş.
Basına da yansıyan bilgilere göre bir enkazdan çalındığı değerlendirilen kıymetli eşyalara el konulurken, olaya karışan komiser yardımcısı ve bekçinin gözaltına alındığı ve emniyetteki işlemleri tamamlanan iki güvenlik görevlisi daha sonra adli makamlara sevk edildi. Olayla ilgisi olmadığı belirlenen bekçi serbest bırakılırken komiser yardımcısı Hasan G. tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bu iki yaşananlar deprem bölgesinde güvenlik zafiyetinin ve yağma olaylarının ne boyuta ulaştığını gösteren çok ama çok önemli iki olaydır!
Polis bile yağma olaylarına karışıyor enkazı ve yardımları yağmalıyorsa varın gerisini siz düşünün. Basına yansımayan, faili yakalanmayan hatta hiç fark dahi edilemeyen kim bilir ne kadar olay yaşanmıştır ve yaşanıyordur.
İçişleri Süleyman Soyluya bağlı olarak çalışan emniyet güçlerinde görev yapan polislerin karıştığı bu iki olay kanunların doğru düzgün işlediği demokratik bir ülkede yaşansa İçişleri bakanı koltuğunda bir dakika daha oturamaz ya utançtan kendi istifa eder veyahut da derhal görevden alınırdı.
