Malum seçim öncesinde ben de dâhil birçok kişi rahmetli Süleyman Demirel'in "boş tencere her iktidarı devirir" sözünü bolca tekrarlamıştık.
Son seçimlerde iktidar devrilmeyip devam ettiğine göre ya tencere boş değil demektir veyahut da bu söylem yanlıştır.
Tencerenin boş olup olmadığını bize Türk-İş tarafından açıklanan Mayıs 2023 açlık-yoksulluk sınırı verileri açık ve net olarak gösteriyor, bu verilere göre:
AÇLIK SINIRI 10.360, YOKSULLUK 33.750 TL ve BEKÂR BİR ÇALIŞANIN AYLIK YAŞAMA MALİYETİ İSE 13.440 TL'YE ULAŞTI.
Bu hesaplamalara bakıp da tencere tıka basa dolu, fokur fokur et, tavuk kaynıyor, herkes tok, aç olan yok diyebilecek olan varsa beri gelsin...
Tencerenin boş olduğu milletin bırakın et tavuk balık almayı peynir ekmek, soğan, patates alırken bile kırk defa düşündüğü kesin olduğuna göre bakmamız gereken diğer husus bu söylemin yanlışlığı olmalıdır.
Şimdi size başka bir ülkeden bir örnek vereceğim malum Venezuela bugün dünyada ekonomisi en kötü durumda olan, resmen batık bir ülke.
Oysa Venezuela Dünyanın bilinen en büyük petrol rezervlerine sahiptir ve önde gelen petrol ihracatçılarından biridir. Venezuela ekonomisinin çöküşünün ana sorumlusu görevdeki hükûmetin hesapsız ve kötü yönetimidir.
Ülke rekor düzeyde hiperenflasyon, temel ihtiyaç ürünlerinde kıtlık, işsizlik, yoksulluk, hastalıklar, çocuk ölümleri, yetersiz beslenme, suç ve yolsuzluk sorunlarıyla boğuşmaktadır. Bu sorunlar üç milyondan fazla Venezuelalının ülkeyi terk ettiği bir mülteci krizini ortaya çıkarmıştır.
Ülkede sadece ekonomik durum değil işkence, keyfi hapis, yargısız infazlar ve insan hakları savunucularına saldırılar da dâhil olmak üzere birçok insan hakkı ihlalinin gerçekleştiği bilinmekte ve ülkenin insan hakları karnesi gün geçtikçe kötüleşmektedir
Venezuela krizinin birçok nedeni vardır ve karmaşık bir dizi faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır.
Birincil neden, Venezuela'nın ekonomisinin ağırlıklı olarak petrol ihracatına dayanmasıdır. Petrol, Venezuela'nın en önemli gelir kaynağıdır ve ülkenin ekonomisi büyük ölçüde petrol fiyatlarına bağlıdır. Petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte, Venezuela'nın geliri azaldı ve bu da ekonomik sorunların başlamasına yol açtı.
Buna ek olarak, Venezuela hükümetinin yanlış ekonomik politikaları da krizin bir diğer nedenidir. Hükümet, popülist politikalarla kısa vadeli siyasi hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştı ancak bu politikalar uzun vadeli ekonomik istikrarı tehlikeye attı. Özellikle, aşırı harcama, yüksek enflasyon, döviz kısıtlamaları ve özel sektöre müdahale gibi politikalar ekonomik krizi derinleştirdi.
Ekonomik kriz sonucunda Venezuela'da hiperenflasyon yaşandı. Para biriminin değeri hızla düştü ve temel mal ve hizmetlerin fiyatları olağanüstü bir şekilde arttı. Bunun sonucunda, halkın alım gücü azaldı ve yoksulluk oranı dramatik bir şekilde arttı. Gıda ve ilaç sıkıntısı gibi temel ihtiyaçların karşılanamaması da ciddi bir sorun haline geldi.
Ayrıca, Venezuela'da siyasi istikrarsızlık da ekonomik krizi derinleştirdi. Hükümetin otoriter yönetimi, yolsuzluk, adaletsizlik ve demokratik kurumların zayıflaması gibi faktörler, yabancı yatırımları ve iş gücünü ülkeden uzaklaştırdı.
Venezuela'daki ekonomik krizin sonuçları çok sayıda insanın ülkeyi terk etmesine neden oldu. Sınırlı istihdam imkânları ve yaşam koşullarındaki kötüleşme, birçok Venezuelalının başka ülkelere göç etmesine yol açtı.
Bütün bu felaket derecede kötü olan ekonomik, insani ve siyasi duruma rağmen Maduro, 2013 yılında Hugo Chávez'in ölümünün ardından geçici olarak devraldığı görevi, önceki başkanın seçimlerde zafer kazandığı 2013'ten bu yana sürdürmektedir. Yani, Nicolás Maduro, 2023 yılı itibarıyla 10 yıldan fazla bir süredir iktidardadır.
Dahası Devlet Başkanı Nicolás Maduro 2018 Venezuela seçimlerini de %67,7 ile kazandı yani bunca ekonomik krize rağmen Maduro iktidarı devrilmedi açık farkla seçimi kazandı.
Sonuçta devlet aygıtını ele geçiren otokrat liderlerin sandıkta kaybetmesi kolay olmuyor.
