Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Bir ülke yönetilemiyorsa…

Değerli okurlarım tarih boyunca hep görülmüştür ki, bir ülke iyi yönetilemiyorsa doğal olaylar felakete, insani olaylar ise krize dönüşür.

İyi yönetilemeyen bir ülkede deprem, sel, yangın, salgınlar gibi doğa olayları birer felakete dönüşür, çağdaş olanaklar çerçevesinde kabul edilemez miktarda can ve mal kaybına yol açar.

Çağdaş olanaklar dedim çünkü geçmişte insanlığın sahip olduğu teknolojik olanaklar birçok doğa olayı ile yeterince mücadele edebilmesine imkân vermiyordu. Bu yüzden geçmiş ile kıyaslama yaparken ve bu parametreyi dikkate almamak yalancı bir başarı izlenimi yaratır.

Birkaç örnek ile konuyu açayım; örneğin geçmişte meteorolojik olayları yeterince önceden öngörebilmek ve önlem almak mümkün değildi, oysa bu gün sahip olduğumuz teknoloji ile nerede ise hangi gün, hangi saatte hava durumunun nasıl olacağını rahatlıkla tahmin edebiliyoruz.

Kuru ve sıcak havanın orman yangınlarını tetikleyeceğini ve arttıracağı da bilgimiz dâhilinde olduğuna göre, bu durumda orman yangınlarına daha da hazırlıklı olmamız gerekmez miydi?

Hangi önlemler alınabilirdi diye sorarsanız bir kaçını hemen listeleyeyim:

1- Hassas bölgelerde ormana girişler engellenebilir, gerekirse bu bölgelerde askeri devriyeler dolaştırılabilirdi.

2- Özellikle ormanın derinliklerinde, ücra köşelerde çıkacak yangınlara daha yangın büyümeden müdahale edebilmek için hem keşif ve hem de söndürme amaçlı devriye uçuşları konulabilirdi.

3- Hava gücü eksikliği ortadaydı, bu eksikliği giderecek önlemler erkenden alınabilirdi.

4- Halk tüm iletişim kanalları kullanılarak yangın tehlikesine karşı uyarılabilir, ormana yakın bölgelerde ateş yakmak kesinlikle yasaklanabilirdi.

Bunlar yapılmadı, yapılanlarda da geç kalındı sonuç yeşil vatan ve içinde yaşayan canlılar yandı, bitti, kül oldu. Sadece ormanlar değil evler, dükkânlar, araçlar bile yandı, hatta bir termik santralin bile yanmasına seyirci kalındı.

Konu elbette sadece orman yangınları değil ülke yönetilemeyince, denizlerimizi salya kaplıyor, kentlerimizi sel basıyor, ufacık depremlerde bile binalarımız yıkılıp insanlarımız altında kalıyor.

Salgın hastalık dünyayı kasıp kavurdu, doğru ama gelişmiş ülkeler arasında aşılamada nal toplayıp geç kalan ülkelerden biri olmadık mı?

İktidar üç beş maske dağıtmaya kalkıp, eline yüzüne bulaştırınca vatandaşlara gidip kendi maskenizi kendiniz bulun, para verip alın demedi mi?

Salgında en başarılı olduğumuz husus ölüm ve vaka sayılarını halktan saklamak değil mi? TÜİK bu sebeple ölüm istatistiklerini bile yayınlamamayı göze almadı mı?

Durum sadece doğal olaylarda mı böyle?

Elbette değil dünya güzeli verimli ülkemizde, insanımız yoksulluk içinde debeleniyor aç biilaç, perişan ve işsiz. Varlık içinde yokluk çekiliyor. Ekonomik kriz kriz olmaktan çıkıp kronik bir hale gelmiş durumda ve her gün bir öncekinden daha kötü oluyor.

Memleket yolgeçen hanına dönmüş, sınırlar kevgir gibi, elini kolunu sallayan girip ikamet ediyor, istediği gibi çalışıp, kendi insanımızın ekmeğine el uzatıyor, ortak oluyor.

Mülteciler adeta bir istila gücü gibi her yerden, her köşe başından, her taşın altından çıkıyorlar. Avrupa ve Amerika'nın ucuza kapattığı mülteci deposuna dönmedik mi?

Eğitim çökmüş, çağdaş bir toplumun gereksinim duyduğu bilim, sanat ve spor eğitimi bir köşeye bırakılmış, arkaik dogmaların ezberletildiği, sınav maratonları ile dolu bir insan kıyma makinesine dönüşmüş vaziyette değil mi?

Gençlerimiz sadece işsiz değil, aynı zamanda mutsuz ve umutsuz, buldukları ilk fırsatta bu ülkeyi terk etmek, kendilerine daha uygar bir yaşam sunan batı ülkelerine kaçmak istemiyorlar mı?

Kısaca saydığım bütün bu olaylar ülkenin iyi yönetilmemesinden kaynaklanmıyor mu?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları