Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Durmuş Ali Özyiğit

Durmuş Ali Özyiğit

ANALİZ

Bir rapor ve sonrası

Değerli okuyucularım 3 Temmuz Çarşamba günü Günboyu gazetemizin sitesinde bir haber yayınlandı. O haberi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 24 Haziran sonrası başlattığı Parlamenter Rejime tekrar dönelim çağrısı üzerinden bu yazımda analiz edeceğim. Öncelikle haber şu şekilde:

23 Haziran seçimlerinden sonra sistem tartışmalarının gündeme gelmesiyle beraber, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin mimarının ABD'li McKinsey şirketi olduğu ortaya çıktı. Yerel seçimlerin ardından tartışılmaya başlanan ve AKP'li yetkililer tarafından da güncellenmesi gerektiği gündeme getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ABD'li danışmanlık firması McKinsey tarafından dizayn edildiği ve güncellemesinin de aynı firma tarafından yapılacağı iddia edildi.

***

Yukarıdaki haberde görüldüğü gibi Başkanlık Rejiminin Emperyalist proje olduğunu anlıyoruz. Şimdi sizi eskilere, hafızamıza tazelemek için 2006'daki bir habere götüreyim:

Başkanlık sistemine geçilmesi hakkında ABD raporu!

CIA eski Türkiye şefi Paul Bernard Henze'nin 2006 senesinde Beyaz Saray'a Türkiye hakkında sunmuş olduğu raporda Türkiye'de ABD siyasetinin engel görmeden uygulanabilmesi için acilen Türkiye'ye özgü bir şekilde Başkanlık Sistemine geçilmesini öngören şu dikkat çeken ifadeler yer alıyor: "Türkiye'nin bu şekliyle Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız. Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde, Meclis; Meclis'i ikna ettiğimizde, ordu; orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor. Eğer Amerika'nın çıkarı Türkiye'de bir federal devlet kurulması ise mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir. Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz."

***

Bu haberde açıkça görülüyor ki, CIA Türkiye şefi, Türkiye'deki mevcut sistemin Amerikan çıkarlarına ters düştüğünü, onun yerine tek adam rejiminin gerektiğini rapor etmekte...

***

İki haberde de anladık ki Emperyalizm ülkelerde kurgulanmak istediği 'Tek Adam'ı seviyor. Seviyor çünkü Parlamenter Rejimde Emperyalizm kuvvetler ayrılığından dolayı her kurumu ele geçirip ülkedeki planlarını yapamıyor.

***

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 24 Haziran İstanbul seçimleri sonrası başlattığı Parlamenter Rejim'e tekrar dönelim çağrısının antiemperyalist bir çağrı olduğunu da dile getirebiliriz. Çünkü yukarıda yazdığım gibi Emperyalistler 'Tek Adam'ları seviyorlar.

***

Demokrasi demek elbette Parlamenter Rejim demek değildir. Parlamenter Rejim'e 16 Nisan öncesi anayasayı kopyala yapıştır ile de elbette geçilmez. Parti içi demokrasinin anayasal güvenceye alındığı bir Parlamenter Rejimin revize edilmişini, halkın benimsemesi daha itesi istemesi lazımdır. Örnek vermek gerekirse; 900 imza ile yaptırılmayan MHP kurultayı sonrası, ülkenin Tek Adam Saray rejimine nasıl sürüklendiği hem de 16 Nisan öncesi Parlamenter Rejim anayasasında gördük. Sorarım sizlere revize edilmiş yani parti içi demokrasinin anayasal güvenceye alınmış hali eski anayasada olsaydı 16 Nisan Saray Rejimi anayasa değişikliği ve bugün Emperyalizm'in sevip desteklediği 'Tek Adam' rejimi olur muydu?

Elbette koskocaman HAYIR!..

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları