Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Beş maske dağıtıp bir aşı vuramadılar

Daha salgının ilk günlerinde insanlar maskeye hücum edince, ortada maske kalmamış koca koca adamlar, hocalar ve hükûmet yetkilileri çıkmış “maske takmaya gerek yok, panik olmayın” demişlerdi.

Elbette bu açıklamanın temel sebebi bilimsel değil ekonomikti, ülke stoklarında yeterince maske bulunmaması ve hızla yeterli miktarda maske üretebilecek bir üretim gücünün olmaması öncelikle sağlık çalışanlarına maske yetiştirme derdinde olan yetkilileri böyle bir açıklama yapmaya itmişti.

Oysa doğru bir sağlık planlaması yapılmış olsaydı böyle bir salgına hazırlık amacı ile yeterince maske Sağlık Bakanlığı’nın ya da Kızılay’ın stoklarında bulunabilirdi.

Sadece maske değil yapay solunum cihazı gibi böyle bir salgınla mücadele için son derecede önemli olan araç gereç de hazırda yoktu.

DÜNYA HAZIRLIKSIZ YAKALANDI

Tabii durum sadece Türkiye’de böyle değildi, hemen hemen bütün ülkeler böyle bir salgına hazırlıksız yakalandılar, bırakın halkı, sağlık çalışanlarına bile maske gibi koruyucu ekipman temin etmekte çok zorlandılar.

Salgının ilerleyen dönemlerinde maske takmak mecburi kılınmış, maske satışları yasaklanmış ve maskeleri devletin parasız olarak dağıtacağı açıklanmıştı. Bu çerçevede İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Sağlık Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının koordinasyonunda, 20-65 yaş arasındaki her vatandaşın evine haftada 5 maskenin teslim edileceğini beyan etmişti.

Elbette bu taahhüt gerçekleşmedi, çok sınırlı sayıda bir kesim haricinde kimse bu bedava maskeye ulaşamadı. Sonuçta hem sokaklarda maskesiz dolaşmak yasaklandı ve hem de herkes kendi maskesini para ile satın alacak denildi, yük vatandaşın sırtına bindi, iktidar maske dağıtma işinde çuvalladı.

Herkese haftada 5 maske dağıtmak hem ciddi bir üretim kapasitesi ve hem de büyük bir mali güç gerektiriyordu, sonuçta iktidar bu yükün altında ezildi kaldı, beceremedi yükü kısa bir süre sonra vatandaşın üstüne attı, gitti.

Diğer yandan salgının başından beri kesin bir tedavi yöntemi, ilaç yahut da aşı bulunmadan bu salgının bitirilemeyeceğini her bilim insanı söylüyordu. Bütün dünyada gözler aşı çalışmalarına kilitlenmişti, herkes aşıya yatırım yapıyor ve ilk üretilecek aşıları kapmak üzere tedarik görüyordu.

Türkiye’de de aşı çalışmaları başlamıştı, hatta bu çalışmalar üzerine epey bir umut vadeden spekülasyonlar da piyasaya sürülmüştü. Lakin bugüne kadar somut bir sonuç ortaya konulamadı, en erken ilkbahar sonu yahut da yaz başı gibi bir sonuç alınabileceği söyleniyor.

TERCİH ÇİN’DEN YANA OLDU

Aşı çalışmalarında dünyada ipi ilk göğüsleyen ülkelerden biri Çin oldu ve iki Çin firması aşı geliştirdi. Türkiye de tercihini aşıyı bu Çinli firmalardan temin etmek yönünde kullandı.

Uzmanlar bu salgını durdurabilmek için Türkiye genelinde en az 70 milyon kişinin iki doz halinde aşılanması gerektiğini söylüyorlar. Bu durumda koruyuculuğu yüzde 90 olan en az 140 milyon doz aşıya ihtiyaç olduğu ortadayken Çin firmaları ile yapılan aşı anlaşmasının sadece 50 milyon dozu kapsıyor olması zaten yetersizliğin bariz bir işaretidir. Bu halde dahi ilk geleceği söylenen tarihten epey bir sonra, ilk geleceği iddia edilen adedin yaklaşık onda biri kadar aşı ancak temin edilebilmiştir.

İktidarın aşılama işinde de yaya kaldığı ayan beyan ortadadır.

Eşgüdümlü ve yaygın bir aşılama çalışması olmadan bu salgının durdurulamayacağını herkes biliyor. Çin’in bir kentinde ve tek bir insanda ortaya çıkıp son derecede kısa bir süre zarfında tüm yerküreyi kaplayan, 88.8 milyon kişiye bulaşıp, 1.9 yani yaklaşık 2 milyon insanın ölümüne sebep olan bu hastalık asla hafife alınmamalıdır. Aşılanmadan bırakılan insanlarda meydana gelebilecek ve aşıyı etkisiz kılabilecek bir mutasyonun bütün bu süreci tersine çevirip, olan bitenin sil baştan yeniden yaşanmasına sebep olabileceği asla unutulmamalıdır.

Aşının oluşturacağı bağışıklığın ne kadar süreceğini şu anda kimse bilmiyor, çünkü faz 3 çalışmaları için gerekli olan gözlem süresini beklemek mümkün değil. Aşının yaratacağı bağışıklığın bir yıldan az süreceği olasılığına karşı nüfusun en az yüzde 60’ına bağışıklık kazandıracak bu aşılama çalışmasını hızla, bir yıldan kısa bir süre zarfında tamamlamak gerekmektedir.

Sonuç olarak iktidar hem maske dağıtımda hem de aşılama operasyonunda zafiyet göstermiştir.

İktidarın salgının ekonomik etkilerini giderecek ya da hafifletecek hibe şeklindeki desteklerde de son derecede yetersiz kaldığını biliyoruz. Türk insanının şanssızlığı bu kadar ciddi bir salgına ve bu kadar büyük bir ekonomik krize bu kadar yetersiz bir iktidar döneminde yakalanmasıdır, bu durumun yansımasını sandıkta göreceğimiz de muhakkaktır...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları