Dünyanın en istikrarlı ve en üretken ekonomilerinin başında Japon ekonomisi gelir. AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan konuşmasında, "Doların değeri ile ilgili Japonya bir mukayese yapıyor mu? Japonya 114 yen olan dolar kurunu göstererek kendi ekonomisini değerlendiriyor mu?" Gibi üç haneli yen değeri ile iki haneye henüz geçen (ki aslı sekiz hanedir malum biz paradan altı sıfır attık) Türk lirasını haneler üzerinden kıyaslayan abuk sabuk bir cümle kurmuş, herkesi kendine güldürmüştü.
Kendisine iki çift laf etmezsek olmaz; bak güzel kardeşim, sizin de iktidara geldiğiniz Kasım 2002'de 1 dolar = 122,95 yendi aradan geçen 19 yılda bu gün 114 Yen seviyesine geldi. Yani 19 yılda yen dolar karşısında epeyce bir değerlenmiş. Dahası 1971 yılında 1 doların 357 yen, 1981 yılında 216 yen ve 1990 yılında 153 yen olduğunu bilseydin Japon parasının son 50 yılda ne kadar değerlendiğini de anlardın. Oysa siz iktidara geldiğinizde dolar 1 milyon 670 bin, euro 1 milyon 660 bin TL seviyesindeydi, 19 yıl sonra bugün dolar 11,28 yani 11 milyon 280 bin, euro 12,65 yani 12 milyon 650 bin Türk Lirası seviyesine geldi. Ayrıca Japonya'da bu dönemde enflasyonda son derecede düşük sadece 91 körfez krizinin yaşandığı yıl 3,25'e çıkmış. İki ülkenin ekonomisini paranın değeri ve enflasyon üzerinden kıyaslarsan ekonomi yönetimindeki başarısızlığınız kabak gibi ortadadır.
Gelelim Japon ekonomisinin gücüne bir kere Japon ekonomisi bir üretim ekonomisidir, Japonya Türkiye'nin aksine tükettiğinden fazlasını üretebilen ve ürettiklerini ihraç ederek dış ticaret fazlası elde eden yani net döviz kazanan bir ülkedir. Türkiye ekonomisi ise devamlı olarak ürettiğinden fazlasını tüketen bu yüzden dış ticaret açığı vererek döviz ile borçlanan, sık aralıklarla periyodik döviz krizleri yaşayan bir ülkedir.
Dünyadaki Japon markalarını bir düşünün, ilk düşündüğünüzde bile aklınıza birçok marka gelecektir, dünyanın neresine giderseniz gidin iyi bilinen, büyük talep gören Japon markaları ile karşılaşırsınız. Japon ürünleri yüksek kaliteleri ve makul fiyatları ile anılır. Peki, siz 19 yıldır tek başınıza iktidardasınız dünyanın iyi bildiği, büyük talep gören tek bir Türk markası yaratılmasını sağlayabildiniz mi?
Japonya'da dolar bazında kişi başına düşen milli gelir 39 bin dolar Türkiye'de ne kadar, neden son 7 yıldır devamlı düşüyor?
Japon ekonomisi, nominal olarak dünyanın üçüncü büyük ve satın alma gücü paritesi bakımından dördüncü büyük ekonomisi olup dünyanın ikinci büyük gelişmiş ekonomisidir. Kısacası Japon ekonomisi ile Türk ekonomisini kıyaslamak bile akıl kârı değildir.
Özkan, ekonomiyi sadece Japonya ile kıyaslamadı, "Dolar kurunun nereden nereye geldiğini soranlara söylüyorum, bakınız AK Parti'den önce 19 yılda, yani 1983'ten 2002'ye kadar geçen sürede 83'te 220 lira olan dolar, 2002 yılında 1 milyon 680 bin liraya çıkmış. 6 bin 680 kat dolarda bir artış meydana gelmiş" dedi.
Burada ise önemli ölçüde haklılık payı var, fakat söylemediği bu dönemde Özal, Demirel, Çiller, Yılmaz ve Erbakan gibi AKP'nin sağ siyasi fikriyatının birer temsilcisi olan politikacılar ile Amerikancı neoliberal politikaların egemen olduğu.
Ben kendisine Cumhuriyet tarihi boyunca kur değişimleri ile ilgili biraz daha detay bilgi vereyim:
1923'te 1 ABD Doları 1,67 TL'ydi. 1923-1938 arası Mustafa Kemal Atatürk döneminde dolar kuru epey istikrarlı bir seyir izledi 1934, 35, 36, 37 ve 38 yıllarında 1,26 TL seviyesine düştü. İsmet İnönü iktidarında 1939'da dolar kuru 1,28 TL oldu, 2. Dünya Savaşı koşullarının yaşanmış olmasına rağmen ancak 1950 yılında 2,82 TL seviyesine çıktı. İsmet Paşa iktidarı Adnan Menderes'e devrettiğinde dolar kuru bu seviyedeydi kasada da 127 ton altın bulunuyordu. 1923-1950 arası CHP tek parti iktidarı döneminde 27 yıl boyunca akıllıca bir ekonomi yönetimi sayesinde dolar kuru 1,67 TL'den hepi topu 2,82 TL seviyesine geldi.
Menderes iktidarı devraldığında 2,82 kuruş olan dolar kuru Menderes'in kötü yönetimi sonrasında 1958 yılında 9 liraya fırladı, bu tarihte kur karaborsada 20 liradan işlem görüyordu ve Menderes girdiği dış borç krizi yüzünden moratoryum ilan etmek zorunda kalmış IMF'ye mecbur olmuştu…
Türk ekonomisi o gün bu gün dikiş tutmamıştır…
