AKP'nin bir çok konudaki başarısı tartışılsa da propaganda ve algı operasyonu becerisi kesinlikle tartışılmaz. Merhum Goebels mezarından kalksa, hortlayıp gelse vallahi bunlara altın madalya takardı.
Daha 2018 yılında ağır bir ekonomik krize girmiş Türk ekonomisi birde üzerine Covid-19 pandemisinin yarattığı şok eklenince tarihindeki en ağır krizlerden birine girdi, hala da bu krizin içinde debelenip duruyor.
Kötü yönetim ile birleşen bu şok sonrasında kurlar kontrolden çıktı, istihdam düştü, işsizlik arttı es kaza kendine iş bulabilenler ise açlık seviyesinde üç kuruş maaşa razı olmak zorunda kaldı.
Bu noktada AKP'nin propaganda makinası harıl harıl çalışmaya başladı istatistik veriler ile oynanarak hem ekonomik krizin ve hem de sağlık krizinin gerçek boyutu halktan gizlenmeye çalışıldı. Ne hasta sayısı ne ölüm sayısı doğru düzgün kamuoyuna açıklanmadı, bunca zaman geçtiği halde hala da açıklanmıyor. Düşünün bir, TÜİK normal yıllık ölüm istatistiklerini bile sudan gerekçeler göstererek açıklamaktan vazgeçmiş bulunmaktadır.
Salgında Amerika ve Avrupa'da bulunan birçok devlet kesenin ağzını açtı, halklarına şirketlerine hibe olarak karşılıksız para dağıttı. Bu şekilde salgın ile boğuşan halkın birde ekonomik sıkıntılar çekmesi önlenmeye çalışıldı. Türkiye'de ise bazı borçların ertelenmesi ve faizli kredi olanakları sağlanması dışında devlet ciddi bir ekonomik katkı yapmadı, pandemi yardımlarında herkesin gerisinde kaldı. Beş maskeyi ücretsiz dağıtmayı beceremeyen devlet, sonunda maske takmak zorunlu herkes kendi maskesini bulup satın alsın, başının çaresine baksın yoksa ceza yazarım deyip çıktı işin içinden.
Ama attıkları nutuklara dönüp te bakarsan AKP iktidarı dünyada salgınla en başarılı şekilde mücadele eden iktidar.
Ekonomik kriz derinleştikçe AKP'nin propaganda makinası bu sefer Amerika perişan, Avrupa yıkılıyor biz halimize şükredelim söylemini yaymaya başladı. Bir taraftan da şişirilmiş büyüme verilerini gösterip bakın herkes perişan biz büyüyor ve zenginleşiyoruz martavalını okumaya başladılar.
İşin açığı Türkiye'nin büyümesi palavradır bakın dolar bazındaki GSMH'ya ve dolar bazındaki kişi başına düşen gelire Türkiye'nin nasıl küçüldüğünü halkın nasıl fakirleştiğini açık ve net olarak görürsünüz.
Kişi başına düşen milli gelir dolar bazında 2013 yılında 12 bin 615 dolarken 2019 yılında 9 bin 127 dolara ve 2020 yılında ise 8 bin 538 dolara düşmüş bulunmaktadır. Türkiye'de dolar bazında kişi başına düşen milli gelir 2020'de 9 bin 735 dolarlık 2007 gelirinin arkasına düşmüş 14 yıl geriye gitmiştir.
Türkiye'de kişi başına milli gelir dolar bazında 2014'ten bu yana düşme eğiliminde. Resmi verilere göre kişi başına milli gelir Cumhuriyet tarihinde ilk kez 7 yıl üst üste düşüş göstermiş bulunmaktadır. Kişi başına düşen gelir en son o çok eleştirdikleri tek parti döneminde II. Dünya Savaşı sonrasında 1944-1947 yılları arasında üst üste 4 yıl azalmıştı.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) 12 Ekim 2021'de yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu'na göre, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden birisi olan Türkiye 2021 yılında bir sıra düşerek 21. sıraya gerileyecek, en büyük 20 ekonomiden biri olma vasfını yitirecek Bahse konu bu rapora göre, Türkiye 2022'de ise 22. sıraya gerileyecek.
Dolar bazında kişi başına düşen milli gelirin 1960, 1971 ve 1980 askeri darbeler döneminde benzer şekilde düştüğü görülüyor. Ancak ilk ikisinde 2 yıl ardı ardına düşüşler yaşanırken 1980 darbesinden sonra düşüş üç yıl sürmüştü, yani o dönemlerde bile ekonomik performans bu kadar kötü değildi.
Sonuç ortada, rakamlar yalan söylemez bu verilere rağmen büyüdük uçtuk kaçtık demek sadece ve sadece bir propaganda ve algı yönetimi faaliyetidir. Halk ciddiye alır bu propagandaya kanar mı? Hiç sanmam çünkü herkes kendi durumunu kendi bire bir ölçüyor iyiye mi gitti, kötüye mi kendi kararını kendi veriyor.
