Bakınız dünyanın neresinde sıradan vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları iyilik yapmak için bir araya gelse ve yardım toplasa, koşup birilerine yardım etse devleti yönetenler onlara teşekkür eder, alınlarından öper ve madalya takarlar…
Bizde ise koltuk derdindeki yetmişini aşmış, içi geçmiş, ayakta zor duyan ihtiyar politikacılar kürsüye çıkıyor ağızlarından salyalar saçarak, iğrenç bir dil kullanıyor ve böyle yardım yapanlara saldırıyor.
Sanırım bu kategorideki politikacılar bu kişi ve kurumların toplumda kabul görüp beğenilmesini kıskanıyor ve hazmedemiyorlar.
Kimden bahsettiğimi sanırım anlamışsınızdır lakin ben gene de açık açık yazayım Devlet Bahçeli''den ve onun kabul edilemez çirkinlikteki söyleminden bahsediyorum.
İktidar destekçisi minik partinin Genel Başkanı Bahçeli, partisinin grup toplantısında AHBAP derneğini son derecede sert sözlerle eleştirdi. "Devletin yapamadığı ne vardır da ''ahbap''çılar, ''babala''cılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır. Bu sahtekârların Türk televizyonlarında artık yer almaması lazımdır" Dedi. Bakın sırf bu hakareti ve ithamı bile bir suç ve dava konusu değil midir?
Konuşmasının devamında depremden bu yana on gündür kendi seçim bölgesi ve şehri olan Osmaniye''ye bile gitmemiş olmasına hiç bakmadan "Başkaları gibi şov peşinde değiliz, istismar peşinde değiliz. "Milliyetçi Hareket Partisi nerede?" diye soranları ciddiye alıp cevap verecek değilim. Devlet nerede diyenlere bir çift sözüm var; devlet bölgesinde her şey var sadece devlet yok diyen kanı bozuklar size söylüyorum: Devlet baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle tüm hassasiyetiyle habidir. Devlet yok diyen karakter yoksunları, iç işgal cephesinde konuşlanmış işbirlikçi sefillerdir." Sözlerini sarf etmekten de hiç çekinmedi.
Tamam, dostlar beni uyarıyorlar bu adama sarma, sert konuşma, yazma sonra kapına üç beş kişi toplaşır ağzını burnunu kırabilir ya da sabaha karşı bunun yandaşı polisler seni evden alıp karakolda benzetebilir diyorlar.
Doğru lakin cesur insanlar bir kere ölür korkaklar ise her gün derler, en nihayetinde onlardan korkan onlar gibi olsun deyip geçiyorum…
Ha böyle saldırı örneklerini görmedik mi? Gördük elbette neticede böyle tipler:
Meral Akşener''in evine saldırmadılar mı? Saldırdılar!
Duayen gazeteci Orhan Uğuroğlu''na saldırmadılar mı? Saldırdılar!
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ''a saldırmadılar mı? Saldırdılar!
En son Sinan Ateş''e konuşuyor diye saldırdılar değil mi?
Sinan Öldü…
Sinan''ın kırkı çıktı
Bahçeli''nin gıkı çıkmadı…
MHP''nin gıkı çıkmadı…
Ülkü Ocakları''nın gıkı çıkmadı…
Meşhur sözdür "Bir memlekette, iyi insanlar, kötü insanlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur." Denir.
Evet, bu memleketin iyi insanları hiç korkmadan bir araya gelmeli,kenetlenmeli, birlik olmalı ve diğer iyi ve namuslu insanları savunmalıdır ki iyi ve namuslu insanlar ayakta kalabilsin, varlığını sürdürebilsin, iyiliklerine devam edebilsinler.
İçi geçmiş, ihtiyar bir politikacının kürsüden Haluk Levent''e ve gönüllü bir Sivil Toplum Kuruluşu olan Ahbap''a ağzından salyalar saçarak saldırması açıkça söylemek gerekirse politikanın değil tababetin konusudur!
Vatandaşların kamu adına güç kullanan, karar verme ve imza atma yetkisi olan bu kişinin tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevk edilerek derhal zihni melekelerinin kontrol edilmesini istemesi yanlış mı olur?
