"Ey Türk istikbâlinin evlâdı" diyerek gençlere emanet ettiğiniz Cumhuriyeti, ne yazık ki; "bunlardan sakının" dedikleriniz tarumar ettiler...

Emperyalistler, "sakının" dediklerinizi kullanarak, başta apoletli generalleri oyuna getirip, Türk Ordusu'nun kozmik odasına girdiler, sonrasını hiç sormayın...

Başkanlık sistemi uydurmasıyla, parlamenter sistemi ve demokrasinin olmazsa olmazı laikliği rafa kaldırdılar...

Bazı Türk yargıçları Rize'ye çay toplamaya gitti. Yargı bağımsızlığı tartışılır oldu. Muhalefet Partisi lideri dahi hak, hukuk ve adaleti, Ankara-İstanbul arasında yürüyerek aradı.

Medya ve basının çoğunluğu, halkı aydınlatmak yerine taraflı yayın yaparak Orta Çağ karanlığında yok oluyor. Gerçek gazeteciler ise, ya cezaevinde ya da mahkeme kapılarında kendilerini savunmaya çalışıyor.

Türk Lirası dünyanın en değersiz parası olarak tartışma konusu edilirken, atanmış bakan döviz artışını önemsemediğini açıklıyor.

Göreve başlarken tarafsız olacaklarına yemin edenler yeminlerini tutmuyor.

Hile ile aziz vatanın bütün kaleleri adeta zaptedildi.

Yani ATAM,

Bıraktığınız değerler yitiriliyor...

Ülke, sizi ve silah arkadaşlarınızı itibarsızlaştırmak isteyenlerin hakimiyetinde harap ve bitap düşmüş, eriyor!.

82. ölüm yıl dönümünüzde, dahili ve harici kötü niyetliler sayesinde Millet, ileri derecede çaresizlik içinde, eziliyor!.

Bunları yazarken kendimi zatıalinize karşı mahçup ve üzgün hissederek diyorum ki; nasıl olur da iktidardakiler ülkesine bu kadar çok zarar verebiliyor?

Sonuç olarak ATAM,

Hangi ahval ve şerait içinde olursak olalım, görevimizin; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmak olduğunu biliyoruz.

Bunu bize siz öğrettiniz...

Unutmadık, unutmayacağız, izindeyiz...