Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Onur Akbaş

Dr. Onur Akbaş

HİSBOYU

Zurnadan çalınan ilahi tad vermedi

Efendim geçen haftaki yazıda yarım kalan bahsi tamamlayalım. Malum. Kılık kıyafet değişmiş, çeşitli dinsel ritüeller kalmış fakat ahlak aynıyla ötekinden klonlanmıştır. Makamdan mevkiden oluruz endişesi ile usulüne göre adam yiyen "kalem efendileri", kibar "Jakobenler"in yerini, kemik kemiren, makamsız peşrevsiz öten, usul adap bilmeyen mamolar almıştır. Çalışanı okuyanı çekememe, arkasından kumpas çevirme, iftira atma, haset, kin, yalan, hepsi bu dinsel ritüelleri (abdestli veya abdestsiz onu bilemiyoruz) bihakkın yerine getirenlerden oluşan bu yapılar, adeta huşu ile yerine getirmişlerdir. Dün kocasının rütbesi ile adam çarpan "kokanalar"dan yaka silkilirken, bugün onların tabağında kalan makyajı yüzüne boca eden marka "örtülü" ablalar, onları da aratır hale gelmiştir. (Kıyafetle ilgili bu metaforik ifadeler, belli yaşam biçimini benimsemiş kişilerle ilgili bir genelleme değil, bir makamdan gidenlerle aynı makama gelenlerin tipolojisini ortaya koymak için kullanılmıştır. Zaten bu tipleri ironize eden "kokana" ve "örtülü" tabiri de bu yüzden tırnak içinde kullanılmıştır.) Bunu, en iyi Mahzuni, şu satirik mısralarda ifade eder:

Zurna aynı zurnadır

Yalnız çalan değişti.

      Gelelim ahret anlatısına. Anlatı diyorum zira siyasetin ahreti sadece bir anlatıdan ibarettir. Bu siyasal İslam olsa da bile. Bütün bu kıyımın failleri, kıydıkları bütün ötekilerin beddualarını duya duya, duymasa da hissede hissede, yapmışsa, bu sonucun iletisi şudur: Sermayenin dini imanı, bürokratın ya da bürokrasinin de ahreti yoktur. Aslında ta başından beri olmasına da gerek yoktur. Allah, vahyi olan kitabı bile dünya için göndermiştir. Ahrete dair bir kitap olsaydı Kur''an, zaten ahrette inerdi. Ahretteki kurtuluş mu? Ha o kolay, bunun için mezhebe, meşrebe, veliye, ahret torpili şefaate lüzum yok. Azıcık namuslu olmaya çalışmak yeterli.

     Gelelim bu satırların yazarına. Burada verili olan bütün tespitler, siyasi gündemle ilgili değil, bizzat şahsımın 40 yıllık ömründe yaşanmışlığının neticesi ve alanım gereği yakın tarih okumaları ve sosyoloji okumalarımın bir sonucu olup hepsinin somut bir karşılığı vardır. Neden mi yazdım? Kalan birkaç yıllık ömür için değil elbette, birkaç nesil sonrasına da ders olsun diye yazdım.

 

     

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları