Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: "Her an şehit olmaya hazırız."

Sonra da zırhlı aracına binip gitmiş.

"Şehit olmaya hazır biri neden zırhlı araca biner?" diye son derece saçma bir soru vardı bu yazıyı yazdığım gün.

Ben hemen durumdan vazife çıkartarak o zırhlı araca mikrofon uzattım ve -Olayın aslı nedir?- diye sordum.

Aldığım cevap;

"Abem vallahi, abartacağınız kadar mühim bir şey yok.

Ben bu aracın zırh kaplamasıyım.

Ama inanın, bizi bu araca içimizdeki şahısları koruyalım diye kakalamadılar.

Bizim görevimiz, devlet büyüklerimizi şehitlik kavramından yani kutsal bir ölümden kurtarmak değil.

Ölmek isteyene biz kimiz dur diyelim?

Kaderde şehit olmak varsa bizim zırhımızın bunu engelleme gücü ne olabilir?

Biz devede kulak, o devenin kulağında bit, o devenin kulağındaki bitin gözündeki kirpik kadarız.

Evet, zırhız ama haddini bilen bir zırhız.

Zırh boşu boşuna arabalara katılmıyor.

Elbette bizim de bir görevimiz, sorumluluğumuz var.

Yağmurda ıslanıyoruz, sıcakta kavruluyoruz, üstümüze bazı kuşlar kakasını yapıyor ama biz gık demiyoruz.

Neden gık demiyoruz?

Çünkü bizde görev bilinci, doğaya-iklime ve insana saygı her ama her şeyden önemlidir.

Bizim görevimiz araçtaki büyüklerimizi şehitlik mertebesinden korumak değil, bir gün dediğinin ertesi gün tam aksini söyleyenlerin zihin karışıklığının havaya karışmasını engellemektir."