Topraklarının değerinin altında bedelle kamulaştırıldığını iddia eden vatandaş, “Hazineden almaya kalksan dönümünü 40 bin liradan düşük fiyata alamayacağınız yerleri insanların ellerinden 10 bin liraya aldılar. Bu insanlar aldıkları parayla hiçbir şey yapamadılar” dedi.
Ağaçların maden ve enerji üretimi için kesilmesi sebebiyle, bölgenin önemli geçim kaynaklarından olan çam balı üretiminin yok olduğunu belirten vatandaş, “Muğla ili Türkiye’deki çam balının yüzde 85’ini üretiyor. Bu çam ağaçlarını şirkete ver kestir, madenciye ver kestir, enerji üretimi yapana kestir onu da bitirdiler” ifadelerini kullandı.
"YEREL HALKA NEDEN DEĞER VERİLMİYOR?"
Yeniçağ'dan Berkay BİGEÇ, Yeniçağ Muğla Temsilcisi Adem KANKAYNAR ve Yeniçağ Bodrum Temsilcisi Neşe DİLEKÇİOĞLU imzalarını taşıyan habere göre, termik santral sebebiyle kanser sebepli ölümlerin arttığını söyleyen vatandaş, ”Yakında Çamköy var. Burada insanların yüzde 95’i termik santraldeki gazdan dolayı kanserden ölüyor. Tütünümüz vardı bitti, balımız vardı bitti, zeytinciliğimizi de bitirdiler biz hırsızlık mı yapacağız aç mı kalacağız? Biz yörük çocuğu olarak koyunu, keçiyi güdemezsek ne yapacağız biz? Bölgedeki termik santral sebebiyle Her gün termik santralden gelen kömürün kokusuyla uyanıyoruz.
Havamız gitti, suyumuz gitti, topraklarımızı da elimizden almaya çalışıyorlar. Ege’nin insanından ne istiyorlar? Benim evde içecek suyum yokken neden akarsuyum baraj yapılıyor?
Bodrum’dakinin çimleri sulanacak, havuzu dolacak diye mi? Suriye’den Afganistan’dan gelene “buyrun gelin” denirken, yerel halka neden hiç değer verilmiyor?” dedi.
Akbelen’de yangına yapılan müdahalede emir beklenilmesini “Savaşta emir beklenir mi?” diyerek eleştiren Kadir Çamlıyurt, “Buraya herkes geldi, Allah razı olsun fakat asıl bundan sonra yardıma ihtiyacımız var. 60 yaşına geldim bundan önce Jandarma bizi yangın söndürme çalışmalarına çağırırdı.
Bu yangında yaşlılar ve çocuklar dışında herkesi yardıma çağırdık. Herkes elinden ne geldiyse yaptı. 8-9 hektar zeytinimiz yandı, gelir kaynağımız bitti. Yıllarca büyük emeklerle yetiştirdiğimiz zeytinler bir anda yandı. Komşumun samanı yanarken arazöz yakınındaymış. Niye bekliyorsunuz diye sorduklarında “emir bekliyoruz” demişler. Savaşta emir beklenir mi?” dedi.
