Türkiye artık can güvenliği sorunlarının yaşandığı bir ülke olarak tanınıyor dünya kamuoyunda...
Siyasi krizler, Erdoğan'ın dünya ile kavgaları derken şimdi mafya hesaplaşmaları...
Önce iktidarın en yılmaz ve en saldırgan savunucusu Sedat Peker ile başladı kırılma...
Elbette öncesinde siyasi kırılmalar vardı.
Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül gibi AKP'yi bu günlere kadar iktidarda tutmayı başaran kadroların partiden ayrılması elbette büyük bir kırılmaydı.
Ancak Sedat Peker farklıydı...
Açıkladıkları ile hemen hemen birçok Avrupa ve dünya ülkelerinin bültenlerinde yer buldu.
Dünya kamuoyunda elbette hemen herkes şu soruyu sormuştur;
Nasıl olur da bir suç örgütü lideri bir iktidar partisi ile bu kadar iç içe geçebilir?
Geçen haftaki yazımda "Türkiye'yi Meksika'dan daha güvenli yapan ne var" diye sormuştum.
Hiçbir şey yok!
Çünkü iktidarın siyasi ve hukuki korumasını alan bir suç örgütü lideri yaptıkları, söyledikleri ne olursa olsun bir zümreyi bayrak direklerine asmakla, oluk oluk akıttıkları kanlarıyla duş almakla tehdit etti.
Her ne kadar bu fantezi nedeniyle üzüntüsü dile getirse de Peker, bunu bir kere söylemişti...
Şimdilerde iktidar karşısında pozisyon almak için bazı usta gazeteciler onu halk kahramanı yapsa da, onun halka karşı suç işlemiş bir suçlu olduğu gerçeğini değiştiremediler.
Elbette bu durum onun anlattıklarını, itiraf ve iddialarını da önemsemeyeceğimiz anlamına gelmez.
İçeriden gelen her iddia, her itiraf gerçekleri ortaya çıkarır...
Zaten kendisi de, "Bu bir suç örgütü ise vallahi lideri ben değilim" diyerek durumu ortaya koymuştu.
Evet, Türkiye'yi Meksika'dan güvenli yapan hiçbir şey yok...
Sadece Türkiye de değil... Şimdilerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bu hesaplaşmalara dahil oldu.
Halil Falyalı'nın öldürülmesi de gösterdi ki, bu tip cinayetler devam edecek...
Peki, sırada kim var?
Pekerler, Baybaşinler, Falyalılar...
Kimisi öldürüyor kimisi öldürülüyor kimisi de öldürülmesin diye başka bir devletin koruması ile hayatta tutuluyor.
Peki sadece bu isimlerle mi kalacak...
Mesele sadece mafya hesaplaşmalarındaki cinayetler değil...
Meselenin özü şu; Eskiden mal güvenliği olmayan canım ülkemizde artık can güvenliği de yok.
Sokakta yürürken, kafede bir şeyler içerken hatta evinizde otururken öldürülebilirsiniz...
Niye baktın, neden benden ayrıldın, borcunu neden ödemedin, neden beni boşadın, neden sevgilin var, neden bu kıyafeti giydin...
Asla neden olamaz ama gerekçeler bunlar...
Üstelik sadece bazıları bunlar.
Normal ülkelerde ölüm nedenleri bellidir... Farklıları toplumlarda infial yaratır.
Bizde ise binlerce ölüm ya da öldürülme var...
Her gün mafya ya da mafyalaşmış bir yığın tarafından öldürülüyoruz.
Yayasındır, karşıdan karşıya geçerken arabaya yol vermedin diye de öldürülebilirsin mesela...
AKP ile yaşam alanlarının daraldığı bırakın malı, can güvenliğinin olmadığı bir ülke haline geldi canım ülkem...
Mesele sadece iyi bir yaşam olmaktan çıktı.
Can güvenliğimiz için artık bu yönetim değişmeli...
