17 yıl önceydi... (2004)
Muhafazakâr demokrat iktidar ile (AKP), liberal solun ittifakı Annan Planı'nın Türkiye'nin desteği ile referanduma gidecek olmasının sarhoşluğunu yaşıyordu...
Denktaş "soğuk savaş" kafalıydı, Kıbrıs'a "ver kurtul" gözüyle bakılıyordu. Hani Erdoğan "toprak verebiliriz" demişti ya, o günlerdi işte...
Kıbrıs'ı verince AB'ye alacaklardı bizi.
Milli Görüş gömleğini çıkaranlar, arkasında ABD, önünde AB yazılı tişörtle geziyordu!
İşte o süreçte KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın TBMM'de yapacağı konuşmayı dönemin TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan boykot etmiş ve söz konusu oturuma katılmamıştı.
Erdoğan oturumdan iki gün önce yaptığı açıklamada; Denktaş'a, "Ne anlatacaksan Kıbrıs'ta anlat…" diyordu. Erdoğan, Denktaş'ı kendilerinin çağırmadığını, ancak Meclis Danışma Kurulu'nun böyle bir karar aldığını belirtmişti…
Meclis'teki konuşmasında "Halka bu acıyı yaşatmayın" diyen Denktaş için TBMM, CHP'nin ısrarına rağmen destek mesajı vermedi.
Denktaş konuşmasının bitiminde ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Adeta dilini ısırdığı, sol yanağını dili ile şişirdiği, dudaklarını ısırdığı gözlemlendi.
Heyhat! Şu kadere bakın!
Denktaş'ın bir zamanlar TBMM'deki konuşmasını boykot ederek oturuma katılmayan, "ne anlatacaksan Kıbrıs'ta anlat" diyen Erdoğan, KKTC parlamentosundaki konuşmasında bir zamanlar birlikte yol yürüdüğü partiler tarafından boykot edildi!
Ne diyelim ki; uyandınız mı be annem!
Ruhun şad olsun Denktaş!
TALİBAN İLE KİMİN 'TERS YANI' YOK?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC'de bayram namazı sonrası yaptığı açıklamalarda Afganistan ve Kabil Havalimanı ile ilgili konuşurken şu ifadeleri kullandı; "Türkiye'nin Taliban'ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok..."
Kızların okumasını, müziği, sinemayı yasaklayan, şeriat adı altında vahşet uygulayan çağdışı bir zihniyetle Atatürk Türkiye'sinin değil, İhvancılığınızın, tarikatlarınızın ters bir yanı yok!
Atatürk, İslam'ın bilime, gelişmeye kapalı olmadığını biliyor ve İslam'ın özündeki saflığın ve berraklığın ortaya çıkmasını istiyordu. Onun için Kur'an-ı Türkçe'ye tercüme ettirdi ve bunu bir milli politika haline getirdi.
Türk Müslümanlığını radikal dincilik vahşetiyle boğduramazsınız!
*
Suriyeliler, şimdi de Afganlar...
Türkiye, göç merkezi yapılıyor!
İktidar da bu görevdeki ödevini yapıyor!
Dün bu vatanı işgal eden düşman ordularını hilafetin ordusu görüyorlardı, bugün vatanlarını savunmaktan kaçıp gelenleri 'muhacir, ümmet' görüyorlar!
Vergileri Türklerden alıp, Suriyeliler'e ve diğer sığınmacılara harcıyorlar!
Türkler'den oy olmaya devam ettikçe de böyle sürecek!
Eğer bu demografik istila sürerse, toprak bütünlüğümüzü, millî devletin kültürel alt yapısını muhafazayı mümkün kılmayacaktır.
Bu sebeplerle gelenleri tutmak istiyorlar.
BOP'un olmazsa olmazı olarak, Atatürk'ün Türk Ulus devleti, çok uluslu federasyon sürecine itiliyor!
