Tarih 26 Eylül 2014...
Meksikalı 43 öğrenci, Guerrero eyaletindeki Iguala kentinde kayıplara karıştı.
Raul Isidro Kırsal Öğretmen Koleji'nin düzenlediği bir gezide otobüsleri polis tarafından durdurulan öğrencilere ne olduğunun ortaya çıkması için başlayan eylemler, ne olduğu ortaya çıkınca daha da büyüyerek tüm ülkeyi sardı.
Öğrenciler Guerreros Unidos adlı uyuşturucu çetesi tarafından kamyona doldurularak bir çöplüğe götürülmüş, burada işkenceyle öldürülmüş, cesetler parçalara ayrılarak yakılmıştı.
Daha sonradan ortaya çıktı ki, öğrencilerin otobüsünü durduranlar polisti.
Meksikalı polisler, gözaltına aldığı 43 öğrenciyi Guerreros Unidos adlı uyuşturucu çetesine teslim etmişti.
Öyle ki, öğrencilerin bulunması için düzenlenen operasyonlar sırasında bölgede 11 toplu mezar bulunmuş ve mezarlardan 38 kişinin cesedi çıkarılmıştı. Yapılan testler, cesetlerin kayıp öğrencilere ait olmadığını ortaya çıkarmıştı.
Yani yapılan bu katliam ne ilk ne de sondu...
Bir protesto için çıktıkları yol, onları polis ve mafyanın ortak kurbanı haline getirirken Meksika'da son yılların en büyük siyasi skandalı yaşanmış, tüm dünya bu olayı konuşmuştu.
Meksika'yı dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri olarak biliyoruz.
Netflix gibi platformlarda onlarca hatta belki yüzlerce uyuşturucu karteli dizileri yapılıyor, bunların büyük bir bölümü de Meksika başta olmak üzere Amerika kıtasındaki ülkeleri kapsıyordu.
Ancak son yıllarda bu olaylar biraz daha Avrupa ile Asya'nın kesişme noktasına doğru kaymış durumda...
Elbette Türkiye'den bahsediyorum...
90'lı yılların vahşi cinayet ve katliamlarının ardından Sedat Peker'in itiraf ve iddiaları ile tırmanan uyuşturucu baronları gerçeği, Büyükçekmece'de yapılan 'gizemli' bir kazının ardındaki gerçek ile zirve yaptı.
Ajansların "cesedi aranıyor" diye servis ettiği Murat Kartal'dı...
Gazeteci dostum Uğur Can Biçer'in Oda TV'de konuyla ilgili yayınlanan haberi Türkiye'nin de aslında Meksika'dan farklı olmadığını gösterdi bana...
Silivri İlçe Emniyet Müdürlüğü Koruma Büro Amirliği'nde görev yapan Erdem Öntürk ile Fatih Erkoç adlı polisler 2015 yılında Edip Fırat Baybaşin'i çıkan bir kavgada öldüren ve yıllar sonra cezaevinden tahliye olan Murat Kartal'ı Anadolu yakasındaki evinden kimliklerini göstererek gözaltına alıyorlar.
Öldürülen Edip Fırat Baybaşin, Türkiye'de uyuşturucu satıcılığı denince akla gelen Baybaşin ailesi üyelerinden biriydi.
Ancak polisler, Murat Kartal'ı karakola götürmek yerine adı Zindaşti davasında da geçen ve uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen Yavuz Yavuztürk'ün Şişli'de bulunan ofisine götürüyor.
Murat Kartal'dan haber alamayan ve merak içine giren ailesi polise kayıp ihbarında bulundu. İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Kayıp bürosu, Murat Kartal'ın kaybolduğu gün ve saatten soruşturmaya başladı.
Polisler, gözaltına alındığında sır yumağı da çözülüyor.
Murat Kartal'ın kaybolmasının ardında Yavuz Yavuztürk ve adamları çıkıyor, Murat Kartal'ın öldürülerek gömüldüğü öne sürülen Büyükçekmece'deki arazide kazı yapılır ancak sabaha kadar süren çalışmalarda ceset bulunamıyor. Yavuz Yavuztürk, 4 adamı ve polis memurları Erdem Öntürk ile Fatih Erkoç çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderiliyor.
Şu ortaya çıkan rezalete bakar mısınız?
Uyuşturucu kartellerinin elinde oyuncak olmuş yozlaşmış siyasetçilerin yönettiği Meksika'da yaşanan katliam ile bu cinayet arasında elbette neden ve sonuç açısından farklılıklar var.
Ancak Yöntem Aynı!
Türkiye'de yaşanan olayda aynı Meksika'daki gibi; önce polis gözaltına alıyor sonra katili olacak kişilere teslim ediliyor.
Şimdi şu soruları sormak en doğal hakkımız haline geliyor:
· Türkiye'yi Meksika'dan daha güvenli hale getiren ne var?
· Emniyet içerisinde bu gibi mafya ile bağlantısı olan kaç polis var?
· Sedat Peker'in emniyet içerisinden bilgi aldığını itiraf etmesine rağmen emniyet içerisinde açılmış bir soruşturma var mı?
· Kamu görevinde bulunan polis ya da diğer devlet memurlarının mafyanın eline düşmesini engellemek için neler yapılıyor? Mesela bu zümre devletten aldığı maaş ile geçinebiliyor mu?
