Eylül 2020'nin başları.
Türk Tabipleri Birliği (TTB),
COVID-19 salgınına dair duyarlılığın ve tedbirlerin arttırılması için 14-18 Eylül 2020 tarihlerini;
"Yönetemiyorsunuz, Tükeniyoruz Haftası" ilan ederek iktidara bir çağrı yaptı.
***
"Bu çağrı hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve halkın salgınla ilgili yaşadığı sorunları dile getiren" bir çağrı idi.
"Sadece hekimler ve sağlık çalışanları değil, babalarımız, annelerimiz, kardeşlerimiz ölüyor" diyen bir çağrı idi.
"COVID-19 salgın sürecinin bugüne kadarki yönetiliş biçimini yetersiz ve kaygı verici buluyoruz" diyen bir çağrı idi.
"Salgın tedbirleri, salgın bütçesi, salgın koordinasyonu, salgın planlaması konusunda acil, kapsayıcı ve inandırıcı program açıklanmasını bekliyoruz" diyen bir çağrı idi.
"COVID-19 işbirliği ve ortak çalışma meclisi oluşturmasını talep eden" bir çağrı idi.
"Verilerin şeffaf açıklanmasını, sağlık çalışanlarına yeterli sayıda kişisel koruyucu ekipman sağlanmasını, bu hususta hiç bir aksama yaşanılmamasını isteyen" bir çağrı idi.
"Suçu vatandaşa, yükü hekimlere ve sağlık çalışanlarına yıkanların tarihsel sorumluluğunu her gün ama her gün hatırlatmaya devam edeceğiz" ifadelerini içeren bir çağrı idi.
"Hakaret felan da içermeyen" bir çağrı idi.
***
TTB'nin bu çağrısı üzerine İktidara her türlü desteği veren partinin lideri Twitter aracılığıyla bir mesaj yayınlayarak Türk Tabipler Birliği için şu ifadeleri kullanmıştı:
"Türk Tabipler Birliği, bugünkü hassas dönemde, insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklemektedir. Bu nedenle sadece adında Türk bulunan Tabipler Birliği derhal ve gecikmeksizin kapatılmalıdır. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalıdır."
"...Türk Tabipler Birliği, Korona kadar tehlikelidir, tehdit saçmaktadır. Üstelik, hükümete yönelik "Yönetemiyorsunuz, ölüyor, tükeniyoruz" eylemi HAİNCE bir tertiptir."
***
Kapatılması istenen TTB'ne Türkiye'deki hekimlerin yüzde 88'inin üye olduğunu biliyor musunuz?
"TTB kapatılsın" demek;
"Ben gerçeklerin duyulmasını istemiyorum" demektir.
***
Hakikaten sağlık emekçilerine karşı sarfedilmiş olan bu ithamlar yakışık almayan, üzücü ve talihsiz bir açıklama idi.
Düşünebiliyor musunuz, sağlığımızı savunan, kamu kurumu niteliğinde olan anayasal bir örgütün kapatılmasını istemek. Olacak iş değil.
Gerçekleri söylemek suç muymuş acaba?
Bizim sağlığımız için hayatlarını bile tehlikeye atarak çalışan hekimlerimize sahip çıkmamız gerekmez miydi?
***
Yukarıdaki Twitter açıklamasını okuyanlar sanacaklar ki; Oslo'da PKK ile masaya oturanlar sanki TTB idi.
"Açılım süreci" adı altında PKK terör örgütüne yapılan askeri operasyonları "talimatla durduranlar" sanki TTB idi.
PKK terör örgütünü tanık, TSK'ni sanık yapanlar, bunları yapanlara siyasi destek verenler sanki TTB idi.
Bazı hava limanlarımızdaki gönderlere Kürdistan bezini çektirenler sanki TTB idi.
Kozmik odaya FETÖ hainlerinin girmesine müsade edenler sanki TTB idi.
Osman Öcalan'ı, hem de devletin televizyonuna çıkarıp propaganda yaptıranlar sanki TTB idi.
Açılım süreci ilan ederek, PKK'nın yollara mayın döşemesine, yerleşim yerlerine hendekler kazıp bölgeye küçük bir orduya yetecek mühimmat yığmasına göz yumanlar, daha sonraki süreçte yığdıkları bu silah ve mühimmatlarla 600'den fazla polis ve askerimizin şehit olunmasına sebep olanlar sanki TTB idi.
18 adet ada ve adacıklarımızı Yunanistan'ın işgal etmesine ve de Yunanistan'ın Ege Adaları'nı Lozan Anlaşması'na aykırı şekilde silahlandırmasına göz yumanlar sanki TTB idi.
Siyasi irade Süleyman Şah Türbesi'nin ve civarının Türk toprağı olduğunu ve buraya yapılacak bir saldırının aynen Türkiye'ye yapılmış gibi mukabele göreceğini vurgulamıştı.Bu ifadelere rağmen
bir vatan toprağımız olan Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu toprakları IŞİD çekincesi ile terör örgütüne terk edenler sanki TTB idi.
Dolmabahçe mutabakatına müsade edenler ve bu ekibin içinde yer alanlar sanki TTB idi.
Peşmerge'nin, Türkiye topraklarını kullanarak Ayn el-Arab'a geçmesine müsade edenler, bu geçişin PKK 'nın şovuna dönüşmesine vesile olanlar, hem de geçerken Peşmerge'nin yemeklerinin valilikçe Türk milletinin parasından ödenmesini sağlayanlar sanki TTB idi.
Dağlara yazılmış Türk'ün ismini ve de Türk bayrağını, PKK 'ya yaranmak adına sildirenler sanki TTB idi.
Bir nevruz gününde terörist başının mektubununun PKK bezleri ve bebek katilinin posterleri altında okunmasına müsade edenler sanki TTB idi.
Okullarda ANDIMIZı kaldıranlar sanki TTB idi.
Türk kavramının Anayasa'mızdan çıkarılmasını isteyenler sanki TTB idi.
Milliyetçiliği ayaklar altına alanlar sanki TTB idi.
Devlet nişanından "Türkiye Cumhuriyeti" ibaresini kaldıranlar sanki TTB idi.
Habur'da mobil mahkemelerin kurdurulmasını sağlayanlar, bu mahkemelerde PKK'lı teröristler için;
"Yaz kızım beraatine" diyenler sanki TTB idi.
Sayınız efendiler, sayınız... Hem de sayabildiğiniz kadar.
***
Türk Tabipleri Birliği, tabiplerin temsilcisidir.
Tabipler birliğini kapat.
Baroları kapat.
Memnun olmadığınız Tv. kanallarını karart.
İşlerine gelmeyen ne varsa kapat, kapat.
Şu husus unutulmamalıdır ki;
"Tüm çiçekleri koparmakla baharın gelişi asla engellenemez."
***
Çocuklara tecavüz edilirken "tarikatlar kapatılsın" demeyenler, insanlar Korona'dan ölürken "Türk Tabipler Birliği kapatılsın" diyebiliyor.
Tabipler birliği kapatılırsa bundan sonra "Hocaların nefesine kuvvet" diyeceğiz herhalde.
***
Sonuç olarak: Toplumun sağduyusu ve vicdanı TTB halkında talihsiz açıklamayı yapanları elbette sandıkta değerlendirecektir.
Ne mutlu Türk'üm diyene.
