Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Soğuk Savaş biterken Türkiye'de 1980-1990 dönemi

Alman tarihçi Ulricih Klemer der ki:

"...Tarihi varlık haline getirmek, sömürü tutkuları, adalet ve hürriyet vermek suretiyle düşünme ve inanç özgürlüğü vermektir..."

Uzak geçmiş tarihi bilmek yerine, en azından yakın tarihimize bakmak ve anlamak gerekecektir. Bu da başarısızlık, zarar görmeyen değer, hiçbir sözü dahi lekeleyemez bir şerefle başlar. Böyle bir değer ise halkı keyifle ne yükseltir, ne de alçaltır.

Evet... 1950'de başlatılan ve dünyayı tamamıyla saran, süregelmiş Soğuk Savaş yıllarıydı, yaşadığımız. Peki, bu dönemde halkıyla, sosyal aktiviteleriyle, ekonomisiyle, siyasetiyle neleri görmüştük dersiniz. O zaman gelin belgeler ışığında 1980-1990 yıllarına bütün çıplaklığıyla el atalım, diyorum...

SSCB'nin çöküşüyle birlikte Soğuk Savaş dönemi sona gelirken, bu kez dünyada nispi bir ferahlama dönemine girilmişti. Bahsi geçen ateşten uzakta yaşanmış savaşlar sonrası yeni başlatılan refah dönemini yaşatmaya çalışmak istenilen Avrupa Birliği olmuştu. Öncelikle başlattıkları düşüncelerinde SSCB'ye karşı Avrupa halklarının güvenliğine katkı sağlamaya soyunmuşlardı, bütün olanaklarıyla.

Peki, Türkiye bu birliğin neresindeydi? O'nu önceleri konunun dışında tutmakla, eski Sosyalist ülkelerini içine alıp genişletilmiş Hristiyan etiğiydi. Nitekim Soğuk Savaş yılları sona gelindiğinde en azından ülkeyi güvenilirlik açısından, başlangıçta zaten Türkiye'ye fazla ihtiyaç bulunmamaktaydı. Çünkü NATO üyesi ülkemize yönelik politikalarını değiştirecek olan yeni görevler yüklenmeye başlanacaktı artık. Böylece de Batı'nın gözünde Sosyalist ülkelerde ise öncelik yapılan Özelleştirmeler ve Demokratikleşme ise siyaset düşüncelerinde yeni bir fikrin yaydırılmasını asıl saymaktaydı.

Böylece ülkelerin ekonomik olarak ortaya da çıkarılan Serbest dünya ekonomisi bakışıyla artık bu ülkeler bireysel hürriyetin yeni bir teminatın altına alarak, çoğulcu çoğunluğun dahi demokrasiyle yönetilmesini esas saymaktaydılar, şeklen de olsa.

Böylece Karma Ekonomi uygulanan ülkelerde ve bizde bile sıklıkla yaşanan darbeler, siyasi istikrarsızlığın temelini de oluşturmakta yaşanmıştı. Ancak ülkedeki Siyasi istikrarsızlık bu kez otorite boşluğu ise bir yandan ülkedeki reform çabalarını ele alması söz konusuydu.

Diğer yandan zaman içinde doğuşa katkı büyütülen ülkemizdeki terörün başlatılması açısından da önemli olacağını henüz o yıllarda yeterince anlamış değildik, dersem yalan da olmaz.

Fakat yeri gelmişken, gelin birlikte el birliği ile yakın geçmişi karıştırıp, 1980 yılında başlamış TSK'nın darbesi sonrasında siyasallaşmalar neydi? Gerçeğe baktığımızda başta ülkedeki güvenlik kuvvetleri olmak üzere polis, üniversiteler, öğretmenler, işçiler, kamu görevlileri giderek toplum içinde Başbakan Yıldırım Akbulut görevdeyken, muhalefette ise İsmet İnönü'nün oğlu Erdal İnönü ve SHP mevcuttu.

Ancak bütün bu karmaşalar yaşanırken 1989-1990 döneminde iç olayların, sendikaların ve karşıt kutuplu fikirlerin gizli faaliyetleri yaşanmaktaydı. Profesör Dr. Muharrem Aksoy, Çetin Emeç, Turan Durmuş ve Behice Boran'lara suikastlar yaşandı.

Öte yandan Türkiye'nin ABD destekli Ilımlı İslama dönüştürme atakları görülmeye başlanmıştı. İşte bu yıllarda Türkiye'nin birbiri ardına cinayet hareketleriyle yaşanılması, öte yandan komşumuz olan SSCB'nin tamamen dağılmaya başlaması sınırlarda var olan denge ilişkilerini tutarsız hale getirmişti.

Böylece denge ve etnik çalışmalar giderek ve yöresel de olsa körüklenmeye başlatıldığını halen bile o günleri yaşasak da meselenin ciddiyetini anlamadık. Açıkça bilinecektir ki Devleti yönetme konumunda olan siyasi otoritenin içinde bulunduğu zafiyetlerin bir bir ortadan kalkması da sözde yaşatılmaktaydı.

Özetlenecek olursa. Özellikle SSCB'nin tamamen dağılması ve ortadan kalkması döneminde coğrafyalarda başlatılmış küresel bazda değişimler yaşanmaktaydı. Böylece Soğuk Savaş sonrasında sarsılmış olan blok disiplini ortadan kalkınca, bu kez de soğuk savaş dönemi müttefiklerin daha serbest ve bağımsız hareket edebilmesine yeni zeminler hazırlamaktaydı.

İşte bu dönemde düşmansız kalan ABD'nin başı çektiği İslamcı Terör kavramı hazır zeminlerde, Orta Doğu'da kolay zeminler bulup, günümüze kadar getirilmiş oldu.     

  2000'den sonra BOP olarak ortaya çıktı eş başkanını da biliyorsunuz.

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları