**
"Yahu bizim hiç mi değerimiz yok gözünüzde?
Acıktığınızda bizi yemeği biliyorsunuz!
Bazen tabakta, bazen ekmek arası bizi löp löp yerken sesimiz çıkıyor mu?
-Kaderimiz buymuş- deyip sessizce bedenimizi mezar sandığımız midenize teslim ediyoruz.
Hafızamızla bile alay etmenize gık demedik.
Ama bu en son yaptığınız hadise gerçekten de onurumuza dokundu.
Siz bizi sahipsiz mi sandınız?
Tamam, sizden boyut olarak küçüğüz diye, konuşamıyoruz diye nedir bu eziyet ya?
Sizin kadar gün yüzü görmüyoruz diye hak mı bize bu yaptığınız?
Bizim de kendimize göre bir dünyamız var!
Hadi bizi orda burada sergiliyor, üstümüze ha bire su serpiyorsunuz diye bir şey demedik ama bizim de bir ailemiz var, bizim de sosyal statümüz var.
Biz de kendi muhitimizde sevilen sayılan varlıklarız.
Bizim dünyamızda siyaset yoktur, bizim dünyamızda kimse kimseyi kendi çıkarına malzeme yapmaz.
Hele de mahremine kimse girmez!
Siz hayattayken ister açık, ister kapalı gezin, ölüm olduğunda en ağır eleştiriler bile susuyor ve -Ölü o, arkasından konuşulmaz- demiyor musunuz?
Diyorsunuz!
O zaman bizim arkamızdan bırakın konuşmayı, ölü bedenimizin görüntülerini neden paylaşıyorsunuz ki?
Gerçekten bunu kim yaptıysa çok kırgınız, varsa bir hakkımız helal etmiyoruz.
Lütfen bundan sonra bizi yemeyin, zaten siz birbirinizi yiyerek doyarsınız, bizi yemek aklınıza gelmez bile"
Böyle bir mektup aldım.
İnanın neden bahsettiğini anlamadım yukarıda paylaştığım mektubun ilk bölümünde.
-Herhalde biri şaka yapıyor- diye geçirdim içimden ama öyle olmadığını mektubun devamında anladım…
"Size son söyleyeceğim şu ki, biz de candık. Madem siz karada yaşayan Sayın Ekrem İmamoğlu'nu köşeye sıkıştırmak için o MOBESE kayıtlarında hiçbir şeyden habersiz bizim balık kardeşlerimizin ölü bedenlerini siyaset konusu yaptınız biz de sizi kılçığımız kadar sevmemem kararı aldık.
İmza: Sudaki Balıklar Federasyonu(SBF) Başkanı Solungaç Nuri, Başkan Yardımcısı Kılçık Hamza ve tüm üyeler adına Olta Muittin"

**