Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Selanikli Erkan-ı Harp Albay Mustafa'yı unutup yerine de Atatürk'ü destanlaştırdık...

Ne yazıktır ki, bizim siyasetçiler Corona-19'un yarattığı ağır şokun etkisiyle, devleti yönetme konusuna kadar yükselenlerin konuları dağıtma savaşları oldu. 97. Yılını yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kuruluşundaki lider Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının neyi nasıl yaptıklarını yeniden irdelemek zorunda olduğumuzu hiç düşünmüyorlar.

Ne yazıktır ki O'na yapılacak en büyük düşmanlık onu Bağnazlığa konu yapmaktır. Ve böylece bu kez temeldeki amaç olmaktan çıkarıp, sırf adını kullanmak suretiyle onurlandırılan araç haline getirildiğini de bütün çıplaklığıyla görmekteyiz.

Eğer 20. yy'ın en önemli lideri Mustafa Kemal'i çeşitli dönemlerde günün gereği söyledikleri fikirleri, bir bütün içine getiremez ise konu bu kez tamamen fikren parçalayıp, unutturmanın yoluna itmiş oluruz.

Kabul edilecektir ki II. Dünya harbi sonrasında başlatılan Soğuk Savaş dönemine girildiğinde, 1953'ten itibaren çok partili rejim ile sözde DEMOKRASİ AŞAMASINA GELEN BİR Türkiye'miz vardı.

Dönemin aydınları bu yeni gelen fikirsel tehlikelerin ülkemizi kuran lider Mustafa Kemal Atatürk'ün de unutturulacağı konusuna girmişlerdi. Bunun için acilen yapılacak şey yeni bir tabela yaratıp ATATÜRKÇÜLÜK DÜŞÜNCESİNİ onun döneminde büyük lideri tanrı yetisi yaratarak yazılmış Enver Behnan Şapolyo, Şevket Süreyya Aydemir ve diğerlerinin öncelikli sayılarak bu kez birinci adam kitaplarını öncelikli sayarak büyütüldü, benim de içinde olduğum 3. Kuşaktan günümüze kadar gelen o dönemin gençleri.

Ancak yeni Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının lideri Gazi Mustafa Kemal'i anlamak, gerçeklerini bu kez bilgi ve belgelerle okumak yerine, SELANİKLİ ERKAN-I HARP ALBAY MUSTAFA'YI arkadaşlarını unutuverdik.

Değerli okuyucularım, konuyu uzatmadan gelin 1958-1960 yılları Harbiye'deyken, hocam Prof. Kenan Akyüz'ün etkisiyle O'nun için bir şiir yazmıştım. Bu şiirim daha sonra Varlık dergisinde de çıkmıştı. Aynen şuydu:

VATAN BAYRAK VE SEN

Bulutlar halka halkaydı

Ve Gökte yıldızlar zincir olmuştu kahredercesine

Bir çıpa atıldı denizin maviliğine

Ürkek bakışlı yavrular uyandı, ürkek bakışlı analar

Oysa bir güneş doğuyordu yurdumun bakir toprağından

Bir Güneş doğuyordu bir daha batmamak üzere

Samsun'dan…

 

Yüce bir çağrı uzandı alabildiğine

Balık suda yaşadığından

Yıldız gökte olduğundan utandı

Mehmet didik didik olmuş toprağını

Gülsüm gergefini yarı kodu gün batarken

Türklüğüm dedi ve Vatan borcu dedi aklınca…

 

Atalarımın kabrinde gözyaşlarımı avuçlarımda görmüşüm

Yemin etmişim ölesiye bir şafak vakti

Vatan için. Bayrak için. Hürriyet için demişim

Tekersiz topla, süngüsü kırık tüfekle atılmışım kâfire

Bir ordu değil, yüz ordu değil

Yüz bin orduluk bir ruhla.

 

Gökler secdeye varmıştı Allah Allah seslerinden

Mermiler Harp şarkısı söylüyordu

Ve süngümüzün ucunda bitiyordu zaman

Bir bulut düğümünde kaybetmişiz her şeyi

Her şeyi bir alev kızıllığında unutmuşuz

Bir Kezban, bir Ayşe gelmiş ötelerden

Gülle demiş, mermi demiş

Ayağındaki çarıkla düzülmüş yola

Bir elinde yavrusu ve ötekinde gülle

Mehmed'ine taşımış tüm varlığını

Milletin özgürlüğüne

 

Altın saçlı, başak saçlı Atam

Ölümcül bir rüzgârın eşiğinde doğuşumuz senden

Damla damla kanlarımız senin için

Bize bıraktığın bu Vatan eserin

 

Bu evren yıkılıncaya dek başımızdasın

Bizimlesin ruhun, kalbin, her şeyinle sen

Sana inanmışız seni Başbuğ bilmişiz doğuştan

Ve dudaklarımızda senin sözcüklerin dualar gibi.

 

Damarlarımızda asil kıvranışlar

Benliğimizde sen, senin hayalin, senin ilmin oldukça

Hazırız, ATAM, daima HAZIR KALACAĞIZ.     

 

Ferit Erden Boray (10.Kasım 1960)

 

Değerli okuyucularım, kuşkusuz insanlar çevresinde efsanelerin sevecenliği, kümeleşmiş toplumların kişi arasında bu kez bir takım bağlantıların kurulmasını ise uygulatan, kullanan aydınlardır. Böylece de kahraman tipini aslında devlet değil halk yaratır. İşte bunu aydınlar, gazetelere yansıtıp, oldukça kendilerince yorumlarıyla zenginleştirirler.

Peki, öyle oldu da ne oldu? Evet, aradan elli yıl geçtikten sonra yine ben yazdığım son şiirimin içinde konunun günümüze neresinden tutulup geldiğini yazmıştım. Yıl 2010 İstanbul'da

 

ONUN İSTEDİĞİ HEDEFLER BU DEĞİLDİ

 

Yıllardır ne zaman hatırlanırsa hep ona baktık,

Boy boy resimler çektirdik, tanıyorcasına

Sonra hem kendimizi hem etrafımızı kandırıp

 Anlamadan övdük, saptırarak ödükçe büyüttük

Oysa onun yapılmasını istediği görevler bu değildi

 

Paşam devletin varlık sebebi millet olarak sensin

Güvencededir huzur ve rahatın, meraklanma diyordun.

Bütünlüğünü, asayişini bozmaya kalkan olursa

Kurduğun temel taşların kuvveti engellerdi hani…

Ama öngördüğün uygulamalar bu kadar değildi…

 

Paşam, hürriyet insanların düşündüğünü yapmasıdır,

Fakat tabiat bile kendince yasalara tabidir diyordun,

Daha dünyaya doğunca başkalarına muhtaç oluş gibi

Şimdi ise yalnızca birinci satırda kaldık, geçemedik.

Oysa öğrettiğin sorumluluklar tek taraflı kişisel değildi.

 

Paşam, milli tarihi bilmek, edebiyatını iyi tanımak

Milli şuur ve ülküye sahip olmak esastır diyordun.

Gökten yıldırımlar, dağlardan volkanlar fışkırdı da,

Bu özge konuları sevdirmemeyi ne çabuk becerdik.

Oysa genel varsaydığın hedefler bu kadar değildi.

 

Paşam, din ve mezhep kişilerin vicdanında oluşur,

Politika aracı hiçbir zaman yapılamaz diyordun,

Dünya mı değişti, tarih ters yüz oldu da hep beraber

Hayata gördüğümüz kadar bakmayı sanki fazlaca sevdik.

Ama inancı öğrenmeden, inanca soyunmak bu değil…

 

Paşam, senin yüksek karakterini yorulmaz çalışkanlığını

Var olan zekânı ilme bağlarsan yücelirsin diyordun.

Laboratuvarlarda sabahlamak yerine kahvelerdeyiz

8 saat çalışmayı çoktan unuttuk, şans oyunları daha güzel

Ama haddelediğin yükseliş yoluna ulaşmak bu değildi.

 

Paşam, her iyiye ve yararlı şeylere karşıtlar çıkar

Bizde buna irtica denir, önce tedbir esastır.

Karara başlamadan varsa engeli imha edin diyordun

Biz galiba ters anlayıp önce engelleri ürettik

Oysa birlikten oluşan Kuvay-i Milliye ruhu bu değildi

 

Paşam, dünyanın bize hürmetini istiyorsak eğer

Önce kendimize, işimize ve hareketlerimize bakıp

Milli benlikle sahiplenerek, sevelim diyordun

Nasıl yürüyeceğimizi unutup, varsayımlara mı kandık.

Ama senin öğrettiğin anlatımdakiler bu kadar değildi…

 

Paşam, Adalet anlayışında uygar olmak esastır.

Eldeki kanunlarımız, yargıçlarımız hemen uygular

Sürat sağlanamıyorsa, idare-i maslahat vardır diyordun

Ne kadar sevdik son satırını, hemen benimseyiverdik

Oysa hak ve hukuk için izlenecek yol galiba böyle değildi…

Paşam, eğiticiden yoksun toplumlar henüz millet olamaz.

Onları millet yapan eğitici ve öğretmenlerdir diyordun.

Bunlar hep var oldu ama biz hedeflerine ulaştık mı?

Tamamladıysak sorun yok, eğer eksikse unutulan nedir?

Yoksa hiç öğrenmemiş gibi baştan mı başlayalım…

 

Ferit Erden Boray

22. Haziran 2010

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları