Ramazan süreçlerinin klasik saçma sorusu olan ''Hocam, sakız orucu bozar mı?'' değil benim sorum.

Ramazan''a daha var ama olsun, şimdiden kafamda beliren sorular var ve bunları erkenden paylaşıyorum ki değerli hocalar cevaplarını hazırlasınlar.

Ahanda sorular.

''İki ayyaş olarak bahsettiğimiz kişilerin yaptıklarına sığınmak zorunda kalıyorsak, ne yapmalıyız ki ebedi hayata intikal eden kişilerin hakkına girmemiş sayılalım? Ayyaş yerine -içki sevdalısı- desek günahımız affedilir mi?''

''Atatürk ve silah arkadaşları gibi ileri görüşlü kişi ve kadroları karalamalarımızın bedeli olarak cehennem azabında yanmamak için ne yapmalıyız? Mesela bir hastaneden -sıcağa alerjisi var- raporu işimizi görür mü?''

''Özgürce nefes almamızın mimarları olan kişilere sırf günlük çıkarlar gereği hakaret ve hatta küfür etmenin cezasını çekmemek için -Kendimde değildim, bunlar hep CHP yüzünden- dersek yırtar mıyız?''

''Hocam, en sonki Ukrayna olayında anladım ki, Atatürk ve arkadaşları çok ileri görüşlü kişilermiş. Onlara ettiğim onca laftan dolayı tövbe orucu tutmaya başlasam, günahımın affı için ömrüm yeter mi?''

''Hocam, ulu önderimiz ve kadrosu için etmediğim kötü söz, yapmadığım hakaret kalmamışken anladım ki yanlış yapmışım. Hangi ibadet beni bu bile isteye girdiğim günah girdabından kurtarabilir?''

''Sayın hocam, Montrö ve Atatürk''e sarılmak, cehaletimizle yaptığımız izdivacı yıkar mı?''

''Hocam, Atatürk ve silah arkadaşlarına -Biz ettik, siz etmeyin- diye dua etsek, yalvarsak işe yarar mı?''

Elbette bu sorulara herkes, herkesin duymak istediği cevabı verebilir.

Önemli olan o cevapların nereden verildiği?

Ağızdan mı, yürekten mi?