Okan Müderrisoğlu, "Müslüman aynı delikten iki kez sokulmaz!" başlıklı yazısında "Artık mücadele sadece Meclis zemininde, miting meydanlarında veya kürsülerde verilmiyor. Medya bilhassa 'sosyal medya alanındaki mücadele' gerek toplum psikolojisinin gerekse sahanın idaresinde giderek daha fazla önem kazanıyor" diyerek şu tespitte bulundu: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, zaman zaman Peygamberimizin (SAV) o hadisini hatırlatır: "Mümin aynı delikten iki kez sokulmaz!" Gel gör ki... Sosyal medyanın kirletilmesi, bu mecranın kin ve nefret dolu kesimlerce sevk ve idare edilmesi, buna karşı sergilenen tavrın genellikle geriden gelmesi hâla bir problem olarak önümüzde duruyor! Bugünkü Türkiye, ekonomiden büyük altyapı yatırımlarına, dış politikadan terörle mücadeleye, tarımdan çevreye kadar pek çok başlıkta tarihi sınamalarla karşı karşıya. Bu meydan okumalar sırasında meselenin en hassas yönü, içerideki muhalefetin olağan eleştiri sınırlarını aşan ve maalesef organize gruplarla yürüttüğü dezenformasyon faaliyetleri.
YÖNETİMİN SİYASİ UYUMSUZLUĞU
Devleti acziyet içindeymiş gibi sunma, hükümete yönelik güvensizlik yaratma, canla başla sürdürülen çalışmaları değersiz gösterme, yerel yönetimlerle merkezi yönetimin siyasi uyumsuzluğu iddiasına dayalı kopmalar üretme... Kısaca, toplumun geniş kesimlerinde ümitsizliği körükleme ve sonrasındaki her türlü senaryo için uygun iklim oluşturma planı! Tepkinin gerekçesi ne olursa olsun bu noktanın manipüle edilmesi halinde, ülkenin ve milletin sürüklenebileceği karanlık noktaları görmek, maliyetini de hesaplamak her sorumlu bireyin görevi! Nitekim, yangın bölgesindeki dayanışmanın doğallığı ve gücü, memleketin dört bir yanında gelişen yüksek duyarlılık ve destek hepimiz için moral kaynağı oldu. Bütün bunlara rağmen... Yalanları çürütme,doğruları ısrarla ve kesintisiz anlatma, gerektiğinde özeleştiri yapma... Sadece kriz anında değil, sonrasında da acılı insanlarımızla hemhal olma oldukça önemli. Muhalefetin bir kanadının ucuz siyasete yönelme eğilimi, bir diğer kanadının ise sosyal medyadaki ajanlarının yarattığı algıyı kullanarak, "Ben demiyorum, onlar diyor" oyununu oynaması ise ibretlik.
SİYASİ BİRİKİM MUTLAK GEREKLİLİK
Müderrisoğlu, isim vermeden son günlerde tartışma konusu olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasında soğuk rüzgarlar esen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'yi işaret ederek yazısını şöyle tamamladı: Ve nihayet... Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, belirli alanlarda teknokrat kimlikli bakanlara ama halkla yoğun mesai gerektiren alanlarda ise siyasi tecrübesi ağır basan bakanlara ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek. Siyaset hem milletin beklentilerini ve duygularını hem de devletin dinamiklerini yönetmeyi başarma ve sonuç alma sanatı olduğu için özellikle zorlu olaylarda siyasi birikim mutlak gereklilik.
MURAT YETKİN DE YAZDI
Öte yandan Gazeteci Murat Yetkin de, 'Ankara da yanıyor: kabine bir gidiyor, bir geliyor' başlıklı yazısında kabinedeki olası değişiklikleri kaleme aldı. Ankara kulislerinde konuşulanları aktaran Murat Yetkin, "Güvendiğim bir kaynak, "Şimdi herkes yangınlardan bilecek" dedi; "Ana yangınlar olmasaydı belki de bugünlerde görevden akınmış olabilirdi". Bunu Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli için söyledi. Ankara siyasetiyle ilgilenen hemen herkes Pakdemirli'ye gidici gözle bakıyor. Bakanlık içinde -yukarıdan uyarılara rağmen- önleyemediği bir kadrolaşma ve bazı orman arazilerinin tahsisi dahil iddialarla kalması zaten Erdoğan'a daha çok zarar verecek gibi" ifadesini kullandı.
Gizem Canbulut'un katili Eren Yıldız, kendini böyle savundu: Sapık diyen de oluyordu...
Ankara'da para vermeyince şiddet uygulayan dayısını öldürdü!
Ünlü gazeteci Akın Sel, Muğla'daki yangını olay yerinden bildirdi
Sıcaklar beyin kanamasına davetiye çıkarıyor! Bunlardan uzak durun
