Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Onur Akbaş

Dr. Onur Akbaş

HİSBOYU

Romana ve anlatılamaya dair     

Anlatılama, içinde bulunduğu bütün türleri kapsayan ve insanlık tarihi kadar da eski bir edimdir. Bu bağlamda destandan mite, öyküden romana, resimden heykele içinde bu edimin bulunduğu bütün sanat türleri birer anlatı olma özelliğine sahiptir. Anlatıyı ise Anlatı Bilimi inceler.

İster klasik yöntemlerle olsun isterse yeni yaklaşımların getirdiği farklı yöntemlerle olsun yapılacak bütün okumalarda bu yaklaşımların nesnesi olan anlatı için zaman unsuru her zaman bir problem olarak varlığını korumaktadır. Anlatıbilim için de anlatı, zaman bağlamında ele alındığında iki katmanlı bir zaman dizisidir. Bunlardan birincisi anlatılanın nesnesinin zamanı yani gösterenin zamanı ile ikincisi gösterilenin zamanı olanı anlatının zamanıdır.) Zaman söz konusu olduğu zaman bir tarih kitabında ya da gerçek yaşamda sunulan yönü ile zaman, oluş sırası dediğimiz yahut kronolojik olarak ifade ettiğimiz sıraya göre düzenlenir. Bu düzen içerisinde alıcıya sunulur. Ancak kurmaca olan anlatıda zaman bu kronolojiye göre ilerlemez. Anlatılama yahut öyküleme esnasında anlatıcı, olayları bazen geçmişe dönerek bazen de ileriye dönük olarak verir. Bu durumu kurguda ileriye dönük olanlar için ileriye dönük kırılma (flashforward) ve geriye dönük olanlar için (flashback) olarak adlandırmak mümkündür. Gérard Genette, bunu prolepsis ve analepsis gösterenleri ile kavramlaştırır.

Bir anlatı incelemesi söz konusu olduğunda yukarıda bahsi edilen kavramların herhangi biri kullanılabilir. Ancak Genette'in kullandığı kavramlar daha çok anlatıda bakış açısı, odaklanma veya kurgu problemleri ile birlikte ele alındığı için bu makalenin inceleme nesnesi olan Veba Geceleri de yapısal anlamda bu bahsi edilen özelliklere sahiptir. Söz konusu bu özellikler makalenin konusunu teşkil eden anakronik tarafını da etkileyen özelliklerdir.

Bir anlatıda geleceğe yönelme yahut geçmişe uzanma edimleri anlık olabileceği gibi bazen anlatının bir yerde kesilerek belli bir süre devam edebilmektedir. İşte bu prolepsis ya da analepsisin kapsamıdır. Genette, bu geçmiş ya da geleceğe uzanma edimine ise erim, adını vermektedir. Yine Genette'in tespitine göre bu erimin daha çok geleceğe dönük olması ile anlatıcının özellikle birinci şahıs olması arasında önemli bir bağ vardır. Zira birinci şahıs anlatıcı hem geriye dönüş için hem de ileri uzanış için en uygun tarzdır.

Bütün bu verili tespitler düşünüldüğünde Veba Geceleri yapısal yönü itibariyle anakronik incelemeye en uygun anlatı metnidir. Roman kurmaca bir yazar olan Mina Mingerli'nin anlattığı üst öyküsel bir anlatıdır. Yani yazarın anlatma edimini kendisine emanet ettiği aynı zamanda hikâyenin içinde kendisinin de yer aldığı Mina Mingerli kendisinin bulunduğu şimdiden geçmişe uzanarak anneannesinin annesi olan V. Murat'ın kızı Pakize Sultan'ın ablasına yazdığı mektuplar ışığında bir anlamda kapsamlı bir analepsis (geçmişe dönük kırılma) ile hikâyeyi şimdiye yani kendisine kadar getirir.

Romanda, anlatı bir Türkiye Cumhuriyeti Tarihi alegorisi üzerinden ilerler. Bu sebeple anlatıda, hem resmi kurumlar hem de sivil, dini yönü ağır basan diğer sosyal yapıların erken Cumhuriyet diyebileceğimiz Tanzimat'tan İkinci Meşrutiyet'e oradan da Cumhuriyet'e giden süreçte devletle ilişkisi azınlıklar sorunu ve bütün bunların bireyler üzerindeki etkisi üzerinde durulmuştur. Ayrıca anlatıda bir salgın hastalık etrafında günümüze dair göndermeler de bulunmaktadır. Roman'da vebaya karşı alınan tedbirler ve bu tedbirlere karşı çıkanlar ve bu durumun hem psikolojik hem de sosyolojik arka planı yansıtılırken günümüze dair bazı analojilere rast gelmek mümkündür.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları