Global koronavirüsü projesi herkesi daha doğrusu meselenin ciddiyetini anlayan herkesi eve hapsetmişken alışılmışlıkları terk ettirip yeni alışkanlıklara hazırlıyor insanları. Temizliği ve el yıkamamayı obsesif düzeyin bir tık altına kadar çıkarmayı önerirken bundan daha zor olanı en azından halkın büyük bir kısmını kitap okumaya zorlayacak şartları hazırlıyor. Hâl böyleyken magazin mahallesinin bile kitap okuma çağrısı yaptığı bir zeminde kimse şunun farkında değil:

  Normal bir bağlamda bu çağrının bir anlamı zor da olsa idealizm düzeyinde bir karşılığı olabilir. Efendiler siz bu öneriyi nerede ve kimlere yaptığınızın farkında mısınız? "Ben kitap okumayı hiç sevmiyorum" diyenin emmi dayı hatırına öğretim görevlisi olabildiği, bırakın kitabı, davasını güttüğünü iddia ettiği muktedirlerin gazetesini bile satın almaktan imtina edenlerin FETÖ'nün yerine kadrolaşan onun benzeri legal görünümlü kuruluşlar ve dava arkadaşlarının "Dini Mübin-i İslam" namına kendisine hediye olarak öğretim görevliliğini ikram edip sonra doktoraya başlatarak ona doktorayı bitirdikten sonra yer seçtirildiği bir bağlamda kimden niçin kitap okumasını isteyeceksiniz? Rektör yapılan birinin halini görünce ağlayan Fatih Altaylı'ya kadar gitmeye gerek yok. Hz. Nuh'a cep telefonu ile iletişim kurduran akademik zeminde siz evine tıkılmış yığınlara kitap oku derseniz, o da doğal olarak soracak:

  -Okuyacağız da ne olacak diye?

 Şimdi, haklı çıkmak için zekâsının beş altı kat üstünde konuşmayı seven ağabeyler, "okumak bir maddi fayda elde etmek için olmamalı mübarek" yollu laflar etmeye kalkmasınlar. Çünkü kimsenin maval dinlemeye tahammülü yok. Ama fakirin naçizane tavsiyesi türkü dinleyin, iyi gelir. Ne demiş Mahzuni Şerif:

 "Bir iğne ucunu yemez yiğitler

 Göz önünde zehir yutsa yalandır."

 Yalandır, yalan yalan...