Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Osmanlı devletinde ordu ve paşalık kavramı nedir?

Ne yazıktır ki, geçmişimizin tarihi ve en azından günümüz tarihi bazı var sayımlı tanımlar ile süslendirilmiştir. Örneğin, ordunun üst düzey komutanları için kullanılan PAŞALIK unvanı aslında nedir-ne değildir? Sorusu cevapsızdır.

620 yıl devam eden Osmanlı-Türk devletinin Kanuni Süleyman döneminde devletin yönetim kadrolarının sivil ve askeri bürokratlar yetiştirmek için Topkapı sarayında bir ENDERUN mektebi açılmıştı. Dört yıllık lise düzeyinde eğitimi takibe, sivil yönetimler için SİYASAL Bilgiler fakültesi ve orduya komuta edecek subaylar, (daha önce harp okulu) olacak dört yıllık eğitim yapılmaktaydı.

Ancak 180 yıl önce başlatılan TANZİMAT ile de bilindiği gibi askeri liseler (idadiler) açıldı, bunu takiben de İstanbul'da Mekteb-i Harbiye (harp okulu) 1852 de resmen faaliyete geçirilmişti. Bunu takiben yine İstanbul'da üst ihtisas okulu olarak Erkan-ı Harbiye (Kurmay okulu, şimdiki adıyla harp akademisi) üç yıl için kurularak buradan yetişen başarılı subay kadroları ordunun Avrupa devletleri örneği başarılı Komutanlar yetişmeye başlatılmıştı.

İşte günümüze kadar süregelen PAŞALAR tanımı ise 1856 Avrupa'daki Paris konferansında özellikle de Hariciye (dış işleri) için diplomatlar, elçilerin de öncelikli sayılmasını getirmekte gecikmemişti.

Bu sebeple Sultan Abdülmecid Han'ın fermanı:

"Memalik-i Osmaniye'deki hariciye sınıfında 15 yıl hizmet etmiş lisan bilen Memuran takibi, Vezir, Nazır ve Paşa seviyesinde sayılıp, rütbece ünvanlanacaktır."

İşte bu tarihten itibaren Osmanlı devletinde bu tür başarılı Hariciyeciler, resmi tanımı olmayacak şekilde sade ve PAŞAM olarak adlandırılırdı. Hemen hiç birisi yetişmiş, askeri bilgisi olan subaylar da değillerdi.

Örneğin; Mehmet Ali Paşa, Keçecizade Fuat Paşa, Mithat Paşa, Abdülhamid döneminden itibaren de öne çıkan Mithat Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Damat Ferit Paşa v.b.

Gelelim Osmanlı devleti ordusunda hizmet veren3. Yıl Mekteb-i Harbiye bitirmiş subaylar, son sınıftan itibaren MÜLAZIM-I EVVEL (Asteğmen) olurdu. Harbiye'yi ise bitirenler MÜLAZIM (teğmen) olarak rütbe alır, ordunun birliklerine tayin edilirdi.

Ancak, Erkan-ı Harbiye kurmay okulu, harp akademisine üç yıl için girenler MÜLAZIM-I SANİ sayılıp (üsteğmen) rütbesiyle mezun olurken 2 yıl kıdem alırdı.

Mülazım-ı Sani olarak ordu hizmetine katılanlar da üç yıllık hizmet sonrası Yüzbaşı olurdu.

Daha sonra 4 yıllık hizmet bitince BİNBAŞI rütbesine terfi edip, Tabur komutanlıklarını yaparlardı. 6 yıllık hizmeti takiben KAYMAKAM (yarbay) olurlardı.

2 yıllık hizmeti takiben alaylara komutan olarak tayin edilirken MİRALAY (albaylığa) terfi ederlerdi.

Albaylık hizmetini 5-6 yılda tamamlayanlar ise MİRLİVA (Tuğgeneral) yapılırdı. Osmanlı da Tugaylara LİVA denildiğinden Mirliva buranın komutanı demektir. Bunun karşılığı olan Paşa tanımı ise bu rütbedeyken ordu içinde ve bürokrasi de kullanılırdı.

Örneğin; Padişahlar bir adamı Paşa yaparlardı. Sözlerinin hiçbir gerçeği yoktur, var sayımdır sadece. Bu gerçek tanımlamalardan sonra büyük Lider Mustafa Kemal için söylene gelen var sayımlı terfilerinin resmi belgelerdeki gerçeklerini açıklayalım.

1902-1905 te Erkan-ı Harbiye'yi bitiren subaylar 2 yıl harp kıdemliye terfi ederdi.

1906-1908 lerde Balkan ordusunda Demiryolları Müfettişi olarak görev aldığında 2 yıl kıdem almıştır.

Rumeli ordusunda iken, Akdeniz'de başlayan İtalya'nın Libya-Trablusgarp'taki savaşlarına katıldı, henüz kıdemli Yüzbaşı iken İtalya savaşı sonrası kendisine 2 yıl harp kıdemi verilerek Binbaşı olmuştu. Bu sırada terfisi Kaymakam (yarbay) oldu.

1913 Balkan Savaşları döneminde Sofya Askeri Ataşesi oluna 1 yılda buradan kıdem verilmiştir.

1914 de başlayan I. Dünya harbi sırasında Sofya'dan Tekirdağ'daki Osmanlı 5. Ordusuna tayin edilip, buradaki 3. Kolorduya katıldı.

1915 Şubatında Çanakkale'ye 19. Tümen komutanı olarak görev aldı. 24-27 Nisan İngilizlerin kara savaşı sırasında başarıları sebebiyle, Kolordu komutanı Esat Paşanın resmi raporuyla 2 yıl harp kıdemi alınca bu kez MİRALAY (Albay) lığa terfi ettirildi.

Ancak, 8-12 Ağustos 1915'te Limon Von Sanders ve de Esat Paşanın emirleriyle ANAFARTALAR GRUP Komutanı olur. Kendisinin emrine 2 tümen ve bir tugay verilince kazanılan büyük zaferin komutanı olunca, bu kez de 25 Ağustos'ta Esat Paşanın raporuyla 3 yıl harp kıdemi verilerek, Tugay-Tümen komutanlıkları için MİRLİVA (Tuğgeneral) rütbesine terfi ettirilmiş oldu.

1915 Ekim'inde tayin edildiği Edirne'deki 17. Kolordu komutanlığı sırasında, İstanbul'un talimatıyla bu kez Rus ordularına karşı Elazığ'a yönlendirildi. 1916 yazına kadar başarılı savaşlar sonucunda 2 yıl harp kıdemiyle I. FERİK Tümgeneral olmuştu.

I.Dünya savaşı bitirilip Mondros şartı ile de Osmanlı devleti yıkıldığından, bu kez de itilaf devletlerinin tehdit notası sebebiyle, 4 Mayıs 1919 günü de Devlet kararı ve padişahın onayıyla 9. Ordu Müfettişi umumisi olarak Samsun'a yollandığını biliyoruz.

Ancak Kurtuluş savaşı başladığında bilindiği gibi Amasya, Erzurum ve Sivas kongreleri sonrasında da Ankara meclisi kuruldu. Yapılan hazırlıklardan ve de bağımsız Türk ordusuyla Sakarya savaşına girilecekti.

Kazanılan savaşta Başkomutan olarak zaferin sona ermesi üzerine Mareşal Fevzi Paşanın yazılı talimatı ile 3 yıl kıdem aldığından MÜSİR (Mareşal) yapıldı.

Özetlenecek olursa 1901-1924 de kadar 23 yıldır ordu hizmetinde komutanlıklar yapmış, ancak savaşlar sebebiyle kendisine verilen 20 yıllık terfileri de eklerseniz toplam 43 yıl hizmet vermiş o komutandan bu belgeli gerçekler ne yazık şimdiye kadar yazılmadı.

Değerli okuyucularım bu bilgi ışığında onun hakkında ulu orta söylenenlerin gerçek olmadığını öğrendiniz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları