Bir önceki yazımda nerede kalmıştık?
Devam edelim şimdi.
Güzide ve şerefli ordumuzun "ordu komutanlarına, kuvvet komutanlarına hatta Genelkurmay Başkanı'na" bile terörist muamelesi yapılarak hapse atıldıklarında,
malum kesimler ekranlar karşısında sevinç çığlıkları attıklarında, neredeyse zil takıp oynarlarken bütün bu çirkinlikler, bu kepazelikler yaşanırken neredeydiniz?
***
Silah arkadaşları esir alınırken, zindanlara tıkılırken "bir üst rütbeler için bizlerin önü açılıyor" anlayışı ile gıkları çıkmayan üniformalılar, sahi o zaman sizler neredeydiniz?
***
Orduya husumet besleyen bir yandaş kalem;
"Türk Ordusu lağvedilmelidir.
Öcalan paşa yapılsın." derken neredeydiniz?
Yine aynı kişi;
"TSK'nın Türk milletinin güvenliği için tehdit olduğunu" ileri sürerek;
"Kağıttan kaplan gibi yerlere serilebilecek bir orduyla, bu kadar çaresiz bir ordu ile ülke savunulur mu? "
derken neredeydiniz?
***
Askerlerin içeri atılmasını o günlerde sık sık ekranlara çıkıp alkışlayan, ordumuza iftiralar savuran, firari FETÖ savcısı Zekeriya Öz'ü;
"Heykeli dikilmeli" diyerek savunan, ordumuza linç kampanyası başlatmış olan gazetelerin o dönem kalemşorlarından olan bu kişi iğrenç ifadeler sarf ederken sahi neredeydiniz?
***
Türk Ordusu'nun mahremi ve namusu olan "Kozmik Oda'ya" girildiğinde, hatta girilmesine müsaade verildiğinde, harekât planlarının, savaş sırlarının, bütün gizli belgelerin düşman ülkelerin ellerine geçmesine vesile olunduğunda neredeydiniz?
***
"Parası olan bedel ödeyerek askerlik yapmasın.
Parası yoksa, fukara ise askerlik yapsın."
sistemi getirilerek sosyal eşitlik kaldırılırken,
yani;
"Zenginse canı sağolsun.
Garibansa vatan sağolsun." sistemine geçilirken neredeydiniz?
Bugün ateş sadece "Çamurlu sokakların sıvasız evlerine düşüyor" maalesef.
***
Yandaş bir gazetenin haber müdürü olan bir zat daha yakın bir tarihte ekranlar karşısında askere yönelik olarak generaller için;
"O omuzu çatal bıçak seti apoletli generaller var ya...... Oynaya oynaya, eşek gibi saf tutacaklar." diyerek generallere hakaretler savururken neredeydiniz?"
***
Ordumuzun PKK'ya yaptığı operasyonlar talimatla durdurulup ordu kışlalarına hapsedildiğinde, ordu aciz duruma düşürüldüğünde neredeydiniz?
***
Liyakatli subaylar yetiştirilmesinin temeli olan askerî liseler kapatılırken,
Ordunun genleriyle oynanırken neredeydiniz?
Evet sayınız sayabildiğiniz kadar.
***
Efendiler;
"Bu muydu Ordu sevginiz? "
Unutmayınız ki;
"Askere orduya düşmanlık, düşmana askerliktir."
***
Türk Ordusu linç edilirken, askerliğin şerefi, ordunun itibarı ayaklar altına alınırken susanlar,
hatta linç edilmesine siyasi destek veren bazı kesimler, şimdi Ordu sevici oldu?
Vay be. Sustunuz. Evet hepiniz sustunuz.
SUSTUNUZ; "Çünkü liyakatli personelden oluşan güçlü bir ordu değil, biat eden bir ordu isteniyordu."
***
Hatta milletin önemli bir bölümü dahi sustu.
"Peygamber ocağı olan benim ordum terör örgütü mensubu olamaz." demedi.
Ordumuzu itibarsızlaştırma, zafiyete düşürme suçuna onlar da ortak oldu.
Bir çok ocak söndü.
Analar babalar evlatsız, eşler kocasız, evlatlar babasız bırakıldı.
Buna vesile olanlara, siyasi destek verenlere, sessiz kalanlara ilahi adalet bir gün tecelli etmeyecek mi sanıyorsunuz?
"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır."
***
Bugün Ordu sevgisi kabaranların bir kısmının kendi evlatlarını ya çürük raporu alarak ya da bedel ödeyerek askere göndermediklerini görmemize ne dersiniz?
Sizlerin bugünkü sözde asker seviciliğinizi sevsinler.
***
Bazı siyasetçilere bakıyoruz da ekranlara çıkıp "benim ordum, benim ordum" şeklinde ifadeler kullanıyorlar.
Efendiler;
Bu ordu onun ordusu, bunun ordusu, şunun ordusu değildir.
Bu güzide ordu "milletin ordusudur."
"Mustafa Kemal'in ordusudur."
