Nagehan Alçı'dan Bahçeli'nin Öcalan çağrısı yorumu
'Çözüm süreci'nde etkin rol oynayan isimler arasında yer alan Gazeteci Nagehan Alçı, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Meclis kürsüsünde yaptığı Öcalan çağrısı sonrası yeni 'sürece' ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Negehan Alçı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı davet etmesiyle hareketlenen "yeni çözüm süreci" tartışmalarıyla ilgili olarak, "Bu filmi daha önce görmüştük' denemeyecek kadar ileri çıkışlara tanıklık ediyoruz" yorumunu yaptı.
Alçı'nın yazısının tamamı şu şekilde:
Kendimi bildim bileli Türkiye hep tarihi süreçlerden geçer, hep olağanüstü koşullar altındadır. O nedenle bu laflardan da, böyle bir ‘seferberlik’ psikolojisinden de hiç hazzetmem. Kaldı ki yıllar içinde kronik sorunların çözüleceğine dair doğan umutların yarım kaldığını göre göre pek de heyecanlanmamayı öğrendim. Ancak bu temkinli halime rağmen son günlerde yaşananlar kayıtsız kalınamayacak kadar önemli.
“Bu filmi daha önce görmüştük” denemeyecek kadar ileri çıkışlara tanıklık ediyoruz. Milliyetçilik bölmek değil birleştirmek ise vatanseverliktir Devlet Bahçeli’nin önceki gün yaptığı konuşmayı hayal et deseler vallahi edemezdim.
“Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir…. Türklerin ve Kürtlerin birbirini sevmesi farzdır…”
Unutmayalım…Yukarıdaki sözler Türk milliyetçiliğinin kaptan köşkünden söylendi!
İktidar, AK Parti ve MHP’si hep birlikte bir yol yürümeye karar vermiş görünüyor. Üstelik bu kez devlet de hiç olmadığı kadar bir ve bütün. Elbette içeride hala bu süreci sabote edebilecek odaklar olabilir ama görünürde bir bölünmüşlük, bir güç kavgası yok.
BU BİZE MİTHİŞ BİR FIRSAT SUNUYOR
Şayet mevcut hava sürerse, kamuoyuna karşı kararlı durulur, kısa vadeli popülizm hesapları akıl çelmezse bu kez gerçekten bir şeyler değişebilir.
DEM PARTİ'DEN BAHÇELİ'YE DESTEK
Bakın Devlet Bahçeli’nin önceki günkü sözlerine karşılık DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da dün Ankara’da düzenlenen ESP Kongresinde şöyle seslendi:
“Biz de Türk ve Kürtlerin birbirini sevmesinin, birbirlerinin haklarına ve hukuklarına saygı duymasının farz olduğunu söylüyoruz. Biz de buna inanıyoruz….
Şimdi bu tarihsel Kürt ve Türk ilişkilerinin demokratik bir zemine, demokratik bir anlayışa kavuşmasını belirtmek istiyoruz. Kürtlere tanınacak her hakkın Türklerin kaybı olacağı endişesinden artık kurtulmamız gerekiyor. Kürt kazandıkça Türk kazanır, Kürt kazandıkça Türkiye halkları, emekçileri kazanır. Türk kazandıkça Kürtler kazanır…”
MHP ve DEM Parti bu ortak dilde buluşmuşken bu işi çözemezsek bir daha zor çözeriz…
Milliyetçi tabanın kaşınma çabalarına takılmaz, kalıcı bir fark yaratmak için kararlı durursa Cumhur İttifakı CHP’nin de desteğiyle tarih yazabilir.
BİLİYORUM BU İŞ KOLAY DEĞİL
Yıllarca tam tersini duymaya alışmış taban şimdi çözüm için Öcalan’ın devreye girmesini hazmetmek durumunda. Ama liderlik böyle zamanlar içindir. Dünyadaki örnekler de hep aynı şeyi söylüyor…
Kuzey İrlanda sorununu çözen iki lider Tony Blair ve Bertie Ahern’di.
Ahern ile 2022 şubatında Dublin’de bir röportaj yapmış ve bu köşede yayınlamıştım. 30 kanlı yıldan sonra yıllar süren müzakereler sonucunda 1997’de barış sağlandı Kuzey İrlanda’da. Ahern röportajımızda “Ayrışmalarımız öyle derindi ki barışı sağlamak 11 yıl sürdü” demişti.
ARAYA DEMİR KAPI ÇEKENLER BİLE BAŞARDI BİZ NİYE BAŞARMAYALIM?
Hakikaten de çok derin çizgilerle keskin bir şekilde ikiye ayrılmış bir toplum olan Kuzey İrlanda bile barışı sağlayabildi. Bundan 6-7 sene kadar önce Belfast’a gittiğimde çok şaşırmıştım, 1997’deki hayırlı Cuma anlaşması ile sağlanan barışın üzerinden seneler geçmesine rağmen toplum hala birbirinden tamamen ayrıydı. Şiddet bitmiş ama taksi şoförleri dahi sokak ve caddeleri paylaşıyorlar, akşam 8’den sonra şehrin iki yakası arasındaki dikenli kapı kapanıyordu.
Bizde böyle bir ayrışma hiçbir zaman yaşanmadı. Türk ve Kürt hem Bahçeli hem de Bakırhan’ın söylediği gibi bir ve kardeş…
Onlar başarmış da biz mi başaramayacağız?
MÜSAVAR DERVİŞOĞLU’NA ÇAĞRI
İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin söylemlerini maalesef üzüntüyle izliyorum ama toplumun ferasetine de inanmak istiyorum.
Ümit Özdağ’ın tutumu hiç şaşırtıcı değil fakat sağduyusuna güvendiğim Sayın Müsavat Dervişoğlu’nun tarihi bir dönemece evrilebilecek bu atmosfere karşı durmak yerine kendi bulunduğu yerden, kendi diliyle destek olmasını beklerdim.
SAYIN ÖZGÜR ÖZEL'İN YAPTIĞI GİBİ
Belki mevcut havaya karşı durmak kısa vadede oy dalgalanmasına neden olabilir peki ya tarih sizi nasıl yazar Sayın Dervişoğlu?
Milliyetçilik korku ve ayrışmadan değil, kardeşlik ve birleşmeden beslenirse vatana ve millete hayırlı olur. Diğeri sadece hamaset olur.