Türkiye Cumhuriyeti'nin 97. yılında onu arkadaşlarıyla kuran Gazi, Mareşal ve Reisicumhur Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 82. yılında özlemle minnetle anıyoruz. Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 9'u 5 geçe İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayatını kaybetti. Cenazesi 21. Mart 1938 gününde Ankara Etnografya Müzesine geçici olarak konuldu.

Dünya tarihinde asırlardır süre gelmiş bir milletin devleti, yıkılma aşamasında iken onu dirilişe ve yenilenmeye taşıyanlara tartışmasız lider denilir. Ve onlar için bir anıt mezar yapılır. Bizdeki Anıtkabir'dir.

Peki, bu oldu, yapıldı da, buna mukabil Türkler olarak adı geçince, sözde hatırlamış demek adına öne çıkıp, kutlamalar ya da anmaların yanı sıra doğru-yanlış sözleri öne çıkarıp Atatürkçülük yapmak doğru mu?

Değerli okuyucularım ne yazık ki rozet takmakla Atatürkçü olunmaz. Çünkü bunu savunanların tam da karşılıklı pingpong topları gibi sözcüklere atıp, sözde anmaya çalışmamızın gerçekten doğrusu da yoktur. Çünkü bunu yapanlar, en azından kendi aralarında bu kez Kemalist ve Atatürkçü olarak gruplaşmışlardır.

İşte 1953'lerde başlayan Soğuk Savaş dönemlerinde en azından kurucu lideri savunmak adına ortaya çıkan Atatürkçülük topluma doğrulmuş oldu. Fakat bu toplum karşısında çok partili rejimle birlikte serbestiyet kazandırılan dinci ve muhafazakâr kesimlerin rahatça ortaya çıkışı, bu kez Atatürkçüler için onları da dışlamak adına Atatürk düşmanları deniliverdi ki, bu tutum yıllar boyu devam ettirildi, üstelik yanlıştı. Üstelik birebir yaşadığımız günümüzde siyaseten bizden olmayanlara rahatlıkla terörist-PKK'cı ya da FETÖ'cü suçlamalarıyla halkın kitlesel olarak bölünme zeminlerini yaratmamış mıydı?

Aslında köşe yazımızın konusu bu değil, fakat Atatürk düşmanı dedikleri ünlü ediplerden Necip Fazıl Kısakürek'in Atatürk'ü çok iyi de tanıyan, yazılar yazan ve seven biri olduğunu bilir misiniz? Gazi'nin ölümünden 16 gün sonra 26 Kasımda Cumhuriyet gazetesindeki köşe yazısını aynen alıyorum:

[Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e

"O Türk'e, hem Türk'ü hem Avrupalıyı inandırabildi. Hiçbir Türk kendi devlet reisine bütün dünyanın bu türlü bir saygı göstereceğini ümit edemezdi...

Osmanlı İmparatorluğu'nun yarı dünyaya sahip olduğu devirlerde bile böyle bir ihtirama hedef olabilmiş hükümdar yoktu. Avrupa'nın, bize en yabancı milletlerine kadar heyetlerle, askerî kıtalarla ve en büyük mümessillerle Ankara'ya koşmuş olması gösteriyor ki, Garb (Batı) Atatürk'ün yapısında Türk ehliyet ve kıymetine artık inanmıştır. (...)

Atatürk'ün gözleriyle görmediği bu manzarayı biz yalnız gözlerimizde bırakmayarak keskin bir delâlet halinde şuurumuza sindirmekle mükellefiz."

Necip Fazıl Kısakürek 26 Kasım 1938 Cumhuriyet Gazetesi.]

Değerli okuyucularım, bizim tarihlerimizde yine bizim aydınlarımızın Atatürk için söylediklerini şu ya da bu sebeple zaten sizler biliyorsunuz. Fakat asıl olan dünyanın, Atatürk hakkında ne söyledikleri değil midir?

İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee:

"Türk askeri kendisi için sorunlu, aynı zamanda kardeş halkların savaşını da vermiştir. Kendisine karşı kabaran sel sularını Ankara kapılarında durdurarak İzmir'e, İstanbul'a, Trakya'ya doğru süren Türklerin başlattıkları yeni bir akımdır bu...

Belki de Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Tunus ve dahası Cezayir ve Hindistan'a kadar etkilemesini de sürükleyerek bu ülkeleri de kapsayan Batı selini de sürükleyip götürecektir..."

Lord Kinros'un "Bir Milletin doğuşundan":

"Atatürk, Türkleri Ulus haline getirmiş, yurt sevgisini canlandırmış, onlar da kendilerine karşı bir saygı uyandırmıştır. Böylece de Türkiye'ye sürekli bir siyasal sistem de sağlamıştır.

Yunan ordularının Türkler tarafından yenilmesi, İngiltere'nin de yenilmesidir. Ön Asya'nın şimdiki sahibi MUSTAFA KEMAL PAŞADIR..."

Elefterios Venizelos (Yunan Başbakanı):

"Bir ulusun hayatını bu kadar az sürede bu denli kökten değiştirebilenler pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmıştır. Ve de bundan dolayı Türkiye ünlenebilir..."

General Mac Arthur (ABD Gen. Kur. Bşk.):

"Asker, devlet adamı, zamanın en büyük liderlerinden biridir... Kendisi Türkiye'nin en ileri milletler arasında hak ettiği yeri sağlamıştır. Gene O, Türklere bir milletin büyüklüğünü, temel taşını oluşturan, kendisine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.

Ben, Mustafa Kemal Atatürk'ün sadık arkadaşlarından biri olarak büyük bir övünme duymaktayım..."

Franklin Roosevelt (ABD Başkanı):

"Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır..."

General Charles Sherrill (Birleşik Amerika'nın eski Ankara Büyük Elçisi)

"Mustafa Kemâl, başarılarının çoğunu tükenmek bilmeyen sabrı sayesinde elde etmiştir."

Emanullah HAN, (Afgan Kralı):

"O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi."

Eyüp HAN (Pakistan Başbakanı):

"Bütün çağların lideri Kemal Atatürk yalnız bu yüz yılın en büyük liderlerinden birisi değildir. Biz Pakistan'da O'nu gelmiş-geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından birisi olarak görüyoruz.

O yalnız sizin ulusunuzun sevgili lideri değildir. Dünyadaki bütün Müslümanlar gözlerini sevgi ve hayranlıkla duygular içinde ona çevirmişlerdir..."

(Günümüzde kendisini dünya lideri sayan sözde siyasetçi liderlere atfolunur.)