Murat Yetkin: "Kılıçdaroğlu'nun suçu..."

Murat Yetkin: "Kılıçdaroğlu'nun suçu..."
Gazteeci Murat Yetkin, "Saray'a giden CHP'li" iddialarının ardından kaleme aldığı yazısında Kılıçdaroğlu'nun son dönemdeki performansını ele aldı.

Gazeteci yazar Murat Yetkin son günler tartışma konusu olan bir CHP'linin Beştepe'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü iddialarına ilişkin "Kılıçdaroğlu'nun suçu" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Kendi sitesinde yayınladığı makalesinde süreci özetleyen Yetkin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Fox TV'deki konuşmasında kullandığı “Ben şaşırmadım efendim, okuduğumda ‘Doğrudur’ dedim" ifadelerini hatırlatarak şunları yazdı:

"Bu sözler anında Kılıçdaroğlu’nun Rahmi Turan’ı doğruladığı ve giden ismi vermek istemediği şeklinde yorumlandı, Erdoğan’ın devletin kilit noktasındaki hangi isimleri devreye soktuğunu söylemek istemediği şeklinde yorumlanmadı. Kılıçdaroğlu, 17 Kasım’da “CHP’yi yönetmek, devleti yönetmekten kolay” demişti ve aslında “Doğrudur” demesi, kendi partisi içinde bunu yapabilecek kişilerin bulunabileceğine duyduğu güvensizliği yansıtıyordu.

"Burada bir durak verelim: demokrasilerde muhalif bir siyasetçinin cumhurbaşkanını ziyaret etmesinde bir sorun yoktur; sorun Erdoğan’ın aynı zamanda iktidar partisinin genel başkanı olması nedeniyledir."

Kamuoyundaki tartışma sürerken iddianın ilk sahibi Rahmi Turan'ın söz konusu CHP'linin Muharrem İnce olduğunu açıkladığını, kaynak olarak da Talat Atilla'yı gösterdiğini hatırlatan Yetkin, yazısında şu soruları sordu:

"Bir gazeteciye böyle bir duyum geldiğinde, adı geçen ve sorulan her soruya cevap veren Muharrem İnce’ye sormuş mu?

"Kendisine gazeteci diyen bir kişi böyle bir haberi neden doğrulatıp kendisi yayınlamak yerine Sözcü gazetesindeki abilerine servis edip onlara yazdırmaya çalışır?"

Gelelim Kılıçdaroğlu’nun suçlarına

Kılıçdaroğlu, CHP’nin onlarca yıldır izlediği “Küçük olsun, benim olsun” siyasetini bırakıp Erdoğan’ı, özellikle de yüzde 50+1 kuralından sonra alt etmenin yolunu geniş cephe politikasında gördü.

MHP ve AK Parti’nin seçime sokmamaya çalıştığı Meral Akşener ve İYİ Parti’ye 15 milletvekili “ödünç vererek” Meclis’te bir muhalif grup daha oluşmasını sağladı.

İYİ Parti ile seçim ittifakına girerek, Saadet parti ile iyi ilişkiler kurup, HDP ile düşmanlık politikası gütmeyerek cepheyi genişletti.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş dâhil seçtiği isimler ve bu cephe politikasıyla 2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara dâhil çoğu büyükşehrin AK Parti’den alınmasında (Akşener’in desteğiyle) başrolü oynadı.

Yıllardan sonra ilk defa muhalif kesimlerde Erdoğan ve AK Parti’nin, MHP desteği ile de olsa, tamamen demokratik yollarla alt edilebileceği umudunu yeşertti.

Bunlar, AK Parti ve MHP bakımından muhalefet cephesinin ilk seçimde yüzde 50+1’e ulaşma ihtimali, CHP içindeki muhalifleri tarafından da yükselen dalgayı Kılıçdaroğlu’na yar etmeme fırsatı olarak görülmüş, onun hesabına suç olarak yazılmış olabilir.

Şimdi tam da Kılıçdaroğlu CHP tabanında yıllardan sonra ilk kez tadılan galibiyet hisleriyle Kurultay sürecindeyken sadece dışarıdan değil, içeriden de hedefe konulmuş görünüyor.

Kılıçdaroğlu’nun Türk basının amiral gemisi unvanını Hürriyet’ten alıp Sözcü’ye verdiğinin ertesi günü, Sözcü başyazarı eliyle bu tartışma açılmamış olsaydı, şimdi neyi mi konuşuyor olacaktık?

Söyleyelim. Muhtemelen Suriye’de ne ABD, ne Rusya’nın Türkiye’ye verdiği sözleri tuttuğundan, yeni zamlardan, emeklilikte yaşa takılanlardan, o da Kongre sürecine giren AK Parti’den istifalardan ve Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun parti hazırlıklarından söz ediyor olacaktık.

Bakalım sırada bakmamız istenen hangi kuşlar, hangi cambazlar var?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar