Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Mitolojik-destanımsı anlatım dışında tarih-millet-devlet

Tasa, kıvanç ve kaderde, tarihiyle, diniyle, kültürüyle sahiplendiğimiz  vatanın yıkılışını yaşamışlardı. Yaşamakta olan halkı aydınlar yeniden diriltirken, hiç yoktan ölümüne savaşlar verilerek tamamen bağımsız bir Türkiye Cumhuriyetini kuranlar onlardı.

İşte onların hayatında asırlardır süregelen inanç diniyle Asya merkezinden kültürlerini yüklenerek dalga dalga hem de durmaksızın tanıma göre göçebelik şuuru yapısında bir unsur olarak kabul edilen kutsal ve kutsalın tecrübesi olarak tanımlanan Din önem kazanır. Üstelik evrensel bir fenomen olarak ortaya çıkar. Buradan hareketle sosyal, ekonomik ve siyasi yapıları ne olursa olsun tüm insan toplumlarının mutlaka bir dine inandıklarını ifade etmek gerekmektedir. Konumuz  tarih boyunca Çinlilerin Törk dedikleri Türklerde birçok dini incelemiştir. Yeni kabul edilmiş dine gerektiği gibi siyasi destek sağlayarak yayılmasına katkıda bulundukları tartışılmaz gerçektir.

Ünlü düşünür Rene Grausset'e göre,  

"Teşkilatçılık, hoşgörü, bulundukları iklim ve coğrafi şartlara uygun olarak hakim oldukları bölgelerde birer siyasal istikrar unsuru olma özelliğini taşıyan Türkler…" süregeldi asırlardır. Bilindiği kadarıyla Şamanizm, Mani, Nasturi Hıristiyanlığı denendi ama fıtrata uymadı. Batıya yöneldikçe de  Musevilik ve Budizm ile karşılaştılar.

M.S. 19. asırdan itibaren yeni tanıştıkları son semavi din olan İslamiyet'i resmen kabul etmeleriyle birlikte bu kez yeni bir uygarlık harmanının içinde bulmuşlardı kendilerini. Çünkü asırlardır Bozkır uygarlığı, Çin uygarlığı ve Hint uygarlığını  harman edip bir de dinsel etkileşimlerdeki yeni Arap ve Fars uygarlıklarının harman coğrafyasında buldular kendilerini.

Sanıldığı gibi zorla Müslüman oldular gibi tarih anlatımlarının tamamıyla tersi olmuştur. Orta Asya merkezli Türk halklarının birleşerek etkili bir millet ve devlet gücüne sahip Hun Devleti olarak çıktıklarını bilmekteyiz.

Asya merkezli Türk kavmi birçok halkları egemenliklerine almışlardı. Devlet yönetiminde düzenli yapılanmalarının esasını kurmalarına rağmen, birey olarak siyasal bütünlük kurma becerisinden uzaklaşınca bölünmüşlerdi.

Horasan'dan Hazar ve Kafkaslara yayılan Hunlar bu kez Kıpçak, Avar ve Bulgar Türkleriyle birlikte Karadeniz'i geçip Balkanlara yayılıp yerleştiler. Peçenekleri de egemenlikleri altına alarak aynı dili (Türkçeyi) konuşanlar, aynı törelere sahip olanlar da  birliktelik kurup bu kez de Hakan Attila'nın başkanlığında Avrupa Hun Devleti kuruldu.

Atilla sonrası dağılan Orta Avrupa ve Balkanlardaki Türkler Avarlar, Peçenekler, Kıpçaklar, Bulgarlar olarak ayrı ayrı devletlerin kurulması sağlamışlardı.

Öte yandan Asya'da kalan diğer Türk kavimleri de yeni bir silkiniş yapan, birleşip Göktürkler adı altnda kısmen göçebe kısmen yerleşik devlet oldular. M.S. 7. asırdan itibaren çok büyük coğrafyalarda yaygın Türk kavimlerinin yine yeniden birleşip bu kez de göçebelikten yerleşik kentler kurmaya başlayıp adına Uygurlar denilen Türk kökenli devletin kuruluşu oldular.

 

TÜRKLERİN DEVLET YAPILANMASININ TEMELLERİ

Bilimsel dünya tarihine baktığımızda eski dönemleri yaşamış halklara genelde iki kutuplu bakış vardır. 1- Göçebe kavimlerin yerleşik olmasıyla oluşan devletçilik 2- Daha çok milattan önce güneyde Akdeniz, kuzeyde Baltık denizleri kenarını kullanan ve küçük çaplı Şehir Devletçiliği ile öne çıkmış devletler.

Asya merkezlilerin bu tanımdaki yeri birinciydi. Birliktelik kurarak devlet olabilmek için milletlerin halkı olarak şunlar esas alınır: Atasal töreler, müşterek konuşan dilleri, göçebelik ve yaylak kışlak döneminde yeni yeni fikirleri alıp eğitim görmeleri. Ve bu kavramlar etrafında ulaştıklarında eğer asker sayılan ateş gücü devletin ordularını kurarlardı.

Kabul edilir ki, Roma  devleti döneminde olsun, devamı olan İtalya, Fransa, İspanya ve Avusturya merkezli halkların millet kapılarında dinsel etkinlikler oldukça etkin güç olarak kaldı.

 

TÜRK KÖKENLİ DEVLETLERİ TANIMAK

Uygurlar döneminde  şehir yapılanması ile halkların eğitimi  şehir ve kasabalarda eğitim okulları açtıkları açıktır. Yaşam mücadelesi gereği başlattıkları İpek Yolu  hareketlerinin etkisiyle zaman içinde kervan yolda düzülür mantığıyla, batıya yönelip kuzey Yunanistan'dan İran ve Bizans'a kadar yayılmaları onların milletler de halklar arasında farklı uygarlıkların birleşim merdivenleri olduğunu kabul eder tarihçiler (2-Cumhuriyet Tarihi, cilt 1/Ferit E. Boray'dan)

Hazar denizi etrafında devlet kuran Harzemşah ve Gazneliler Türk kökenli halklar arasında tam bir birliktelik kurup devlet yapılanmaları yaşandı. Asırlardır sürdürdükleri Bozkır uygarlığını Çin ve Pars medeniyeti ile harman ettiler.

Karahanlılar ise Satuk Buğra Hanla birlikte Abbasiler döneminde batıdan gelen yeni bir tek tanrı dini İslamiyet ile tanıştı ve devletin resmi dini oldu. Artık MS. 9. asır sonlarından itibaren Asya merkezli Türk devletleri farklı inançlardan zaman içinde kurtulup bu dini benimsediler. Sonra Selçuklular var. Asya merkezli Türk kavimleri dünyanın da bilimsel olarak kabul ettiği 16 devlet kurdu.

Değerli okuyucularım ne yazık ki geçmiş tarihimizi bırakın en yakın tarihimizi bile hemen hiç bilmeyen şimdiki yönetim kadrolarını kuran siyasetçilerin neden ülkeyi bu hale getirdiğini anlayabilmek için ilk adımın Osmanlı döneminde nasıl atıldığını yazdığımda anlarsınız. Devamı var.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları