İsmet İnönü'nün "Diş macunu tüpten bir kez çıktı mı artık tekrar içeriye sokamazsınız" sözüne tam denk gelen konulardan biridir erken seçim. Yeter ki bir defa gündeme getirilsin, üzerinde tartışmalar başlasın…

İstenildiği kadar iktidar sahipleri gündememizde yok desin, istenildiği kadar ihtiyaç olmadığına vurgu yapılsın… Fark etmez! Ülke gündeminin mutlaka bir yerinde, zaman zaman düşük yoğunlukta olsa da yerini korur. Ta ki erken ya da vaktinde yapılan seçime kadar.

Türk siyaseti, korona salgınının henüz atlatılamamasına rağmen erken seçim ile ilgili söz konusu klasik süreci yaşıyor. İktidarda da, muhalefette de perde arkasında hesaplar sanki seçim sath-ı mahalline girilmişcesine yapılıyor…

Şimdilerde ise, erken seçim tartışmaları yeni bir boyut kazandı Ankara kulislerinde. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Gazetesi’ne yaptığı açıklamada “Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar” sözü, yeni denklemleri beraberinde getirdi…

İttifak hesapları ve cumhurbaşkanlığına adaylık hesapları öyle bir karıştı ki… Ortak Cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olduğu CHP-HDP-DEVA İttifakı’ndan, HDP haricinde bütün muhalefetin Millet İttifakı’nda buluşmasına kadar formüller üretiliyor. 

Elbette genel başkanlar düzeyinde de aranan, üzerinde düşünülen formüller var. Bu noktada, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimindekinin tersi bir formülü düşündüğünü aktaralım.

Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı aday çıkarması fikirine sıcak bakıyor. Adayın illa CHP içerisinden olması yönünde bir ön şartı da yok. CHP çevreleri, Kılıçdaroğlu’nun aklında tek bir ismin olmadığını, birden fazla ismin üzerinde düşündüğünü belirtiyorlar.

Peki o isimler arasında Abdullah Gül var mı? Bu konuda bir bilgi yok ama İYİ Parti olduğu sürece Millet İttifakı’nın ortak adayının Abdullah Gül olması mümkün görünmüyor. 

Öyle ki, Abdullah Gül’ün İYİ Parti tarafından da Millet İttfakı’nın çatı adayı olarak destekleneceği yönünde çıkan iddiaları sorduğum Meral Akşener, gayet net bir yaklaşımda bulundu. Öyle açık kapı falan bırakmadan, Gül’ün destekleneceği iddiasını kesin bir dille yalanladı.   

Anladığım o ki Akşener, Gül’e karşı halen 2018’deki durduğu noktada. Partisinin toplumda karşılık bulduğu sosyolojik dinamiklerinin farkında. O yüzden de hem Cumhur İttifakı’na hem de Gül’e karşı duruşunu bozmuyor.

Diyeceğim o ki, sanki bir gizli lobi tarafından neredeyse her cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi isminin gündeme getirilmesi adeta gelenek haline gelen Gül’ün adaylığı önünde kendi cesareti kadar, bir de Akşener engeli var…