Meral Akşener canlı yayında konuştu: "HDP, PKK'nın uzantısıdır"

Meral Akşener canlı yayında konuştu: "HDP, PKK'nın uzantısıdır"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HaberGlobal TV'de "Jülide Ateş ile 40" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, İYİ Parti'nin HDP'yi nereye konumlandırdığına ilişkin soruya "PKK, terör örgütünün yanına konumlandırıyor. Hep bunu söyledik" yanıtını verdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,, HaberGlobal TV'de "Jülide Ateş ile 40" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Meral Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Korona Meral Akşener’e ne öğretti?

Hepimize çok şey öğretti. Belki hepimize insan olmayı öğretti. Dünyaya verdiğimiz zararı görmemizi öğretti.

Korona virüs evinize nasıl girdi?

Bunu bilmiyorum. Bizde eşim ben ve oğlum irtibatta olduğumuz için bizim yaptırdığımız testler negatif çıktı. Ama esas olanı bu kendi olağanüstü halimizi ilan etmeye uyduk biz. Esas ilginç olanı bize geçmiş olmaması. Hangi sebeple geçmedi bu da başka bir şey. Bana yakın planda olan bir arkadaşımda da olmadı. Bu bilgiler Sağlık Bakanlığı’nda var.

Evdeki çalışanınıza ücretli izin vermeyi düşünmüş müydünüz?

Çok hızlı gelişti yani ücretli izni verelim mi vermeyelim mi diye hiç düşünmeden bu virüsü almış oldu.

Siyasette kadın olarak yer almak zor mu?

Eskiden zor değildi. 38 yaşında politikaya başladım. Siyasette cinsiyetin dışında çok sert rakabet olurdu. Çok fırtınalı bir siyasi hayatım oldu. Hep meydan okuyarak. Genç yaşımda cinsiyetim üzerinden hiçbir iftirayla karşılaşmadım ben. Çok yeni bir şey. Bu farklı bir zihniyet. Şimdi de bu zihniyetle mücadele etmeye öne koydum. Hepiniz adına.  

Rol modeliniz kimdi?

Siyasette çok rol modelim vardı. Mesela bir kadın olarak İzmit’te belediye başkanlığı yapmış Leyla Ataka… Allah rahmet eylesin. CHP’den seçilmiş ama İzmit’te doğmuş büyümüş her kız çocuğunun kafasında Leyla Ablası olan bir isim. Atatürk zaten tarihçi olduğum için çok feyz alıp; çok hayatımdan kendi üzerimde çok iyi şeylere sebep olan hayat hikayesi var Atatürk’ün.

Sokağa çıkma yasağının süresi sizce ne olmalı?

En başından itibaren daha henüz İran’da çıktığı zaman Türkiye’de yoktu. 11 Şubat’ta bir grup konuşması yaptım ben. Orada bazı sorular sordum. Ve bu sorunlara ilişkin hangi tedbirlerin alınması gerektiğini söyledim. Sonuç itibariyle bunlar yapılmadı. Sınırların kapatılması gibi bunların neticesi olmadı ve daha sonraki fasılda da burada iki yöntem var. Biri İngiltere’nin yapmaya çalıştığı bir neticede Amerika’nın yaptığı sürü bağışıklığı bir diğeri de karantina. Aslında Türkiye karantinayı seçmiş durumda. Hemen en başında üç haftalık bir zorunlu ve ya tam karantina ilan edilebilmiş olsaydı çok ciddi mesafe alınırdı diye bir inancımız var.

Yurtdışına yapılan yardımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi İngiltere’nin Gayri Safi Millî Hasıla’sı, Fransa’nın, İtalya ve İspanya açısından bakıldığı zaman mili gelir ortalaması 30 bin dolar, bizim bugün itibariyle 9 bin 350 dolar. Ve biz yardım yapıyoruz. Sayın Dışişleri Bakanı’nın çok güzel bir lafı oldu. Kendimizin ihtiyacı varken yardımcı oluyoruz. Buda bir fıtrat meselesi.

"BENİM ÜÇ MAAŞIMA DA EL KONULDU"

Yardım kampanyalarının usulü ne olmalı?

Yardım kampanyalarının yapılmasında bir problem yok. Bu ülkede ENSAR, TÜRGEV, yardım kampanyası yaptı. Dolayısıyla onunla ilgili bir sorunumuz yok ama asıl mesele İstanbul ve Ankara Belediyeleri’nin Millet İttifakı’nın belediye başkanlarının yaptığı kampanyanın durdurulması ve hesaplarına el konulması problemi var. Yani Sayın Erdoğan, IBAN numarası vererek, insanlardan para istemesinde bir sorun yok ama bu günlerde devlet esasında yardım ettiğimiz ülkelerse vatandaşlarının IBAN numaralarını istediler. Dolayısıyla niye yardım kampanyası başlatıyorsunuz demedik ama bu iki belediyenin başlatmış olduğu ve benim üç maaşım buna el konuldu. Ben bunu doğru bulmuyorum.

Evde kimin sözü geçiyor?

Demokrasiyi evimizde yaşıyoruz. Gerçekten bütün kararları konuşarak alırız.

Türk soluna nasıl bakıyorsunuz?

Her iki Türk solu da sağcılar demeyelim ülkücülerde her iki tarafta bağımsız Türkiye. Ve Türkiye’nin birliği ve refahı ve bağımsızlığı üzerinden tespitleri olan, çeşitli önerileri olan gruplardı. Ben burada samimiyet olduğunu hep gördüm. Şimdi bu güne geldiğimiz zaman, tek adam rejimi otoriteleşen bir sistem girdi. Şimdi bütün değerleri yeni baştan tanzim eden bir dünyadayız şuanda. Benin bulunduğum yerden Türk solu solda kalıyor elbette. Ama Türkiye’ye dair samimi içten, refahına dair, tavrı olan, saygıdeğerdir. Saygı duyulması gerekir.

Aşk bütün ideolojileri döver mi?

Aşk bütün ideolojileri döver. Aşk, bütün engelleri yıkar. Aşk önemlidir. Rahmetli babama bir soru sormuştum. Hayatının anlamı nedir diye? Demişti ki; kızım doğarsın, şanslıysan okursun, şanslıysan âşık olursun seversin evlenirsin. Hep şanslıysan. Sonra çocuğun olur ondan sonra onun için yaşarsın. Şimdi bu bakış açısıyla baktığınız zaman aşk çok şeydir.

Kayınvalide ile yaşamak zor mu?

Ben kayınvalidemi 12 yıl fiili olarak yemek içmek bir arada yaşadık. Oğlum Galatasaray Lisesi’ni kazanınca taşındık. Annemin evini bozmadık. Biz alt üst birdi ama yemek içmek birdi. Misafir evleri olur ya bizimki oydu. Biz İstanbul’a taşındık, kayınvalidem bizle beraber geldi. Sonra önümde siyasi bir imkan doğdu. Oğlum çok küçüktü o zaman. Annem olmasaydı bugün karşınızda oturuyor olamazdım.

İYİ Parti HDP’yi nereye konumlandırıyor?

PKK, terör örgütünün yanına konumlandırıyor. Hep bunu söyledik. Millet İttifakı’nın bileşenlerine baktığınız zaman, 24 Haziran’da Demokrat Parti var, Saadet Partisi var, İYİ Parti ve CHP var. Yerel yönetimlerle ilgili sadece İYİ Parti ve CHP var. Seçmen oy vermiştir ona söyleyecek bir sözümüz yok. Yani seçmenler hiçbir zaman hiçbir siyasi partini tapulu malı değildir. Sayın İmamoğlu’nun üzerinden hadiseye baktığımız zaman o 800 bin farkın aşağı yukarı ölçümlere göre 3 milyon insan üzerindeki seçmenin AKP’li olduğu görülüyor. Çünkü 31 Mart 325 bin AKP seçmeni sandığa gitmedi. 398 bin civarında da CHP seçmeni sandığa gitmedi. Dolayısıyla AKP-MHP-İYİ Parti-Saadet Partisi seçmeni ittifak olmamasına rağmen bütün farklı siyasi görüşlere geçmişte oy veren seçmen İstanbul’da  800 bin farkla Sayın İmamoğlu’nu seçti.

İnfaz yasasını onaylıyor musunuz?

Onaylayıp, onaylamamadan evvel, dedik ki ey AKP; Sayın Erdoğan, getirin infaz yasasını şeffaf bir biçimde kamuoyuyla paylaşın. Bu işin bileşenleriyle paylaşın. Biz de siyasi partiler olarak önerilerimizi eleştirilerimizi bir mutabakatla, infaz yasası çıksın. Buna uyulmadı.

Şiddet uygulayan yasadan yararlanmıyor onda bir sorun yok ama eş yerine kadın konsun istedik. Bir önerge verdirttim ben arkadaşlarıma. Reddedildi. Bunun anlamı şuydu işte Gamze Pala örneği üzerinden verirsek işi rahmetli kızımız Gamze Pala, eş olmadığı için cinayet üzerinden o katil yargılanacak ve sonuç itibariyle dokuz sene sonra Fındıklı’da olacak. Ben Gamze’nin ablasıyla görüştüm. Hem benden hem diğerlerinden istediği şey şu diyorlar ki bu adam bu katil hapisten çıkmasın. En ağır cezayı alsın. İnfaz yasasında böyle bir sorunumuz var.

Alaattin Çakıcı’nın hakkınızdaki yorumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk defa sizden duydum. Dolayısıyla bir bilgim yok. Kamuoyuna mal olmuş insanlar hakkında seçmen olarak herkes yorum yapar.

Cumhurbaşkanlığı görevini herkesten iyi yaparım diyor musunuz?

Hala Cumhurbaşkanı seçilebilseydim, Türkiye nefes alırdı. Bugün parlamenter sisteme geçmiş olurduk. Parlamento, 23 Nisan’dayız, kıymeti harbiyesi yok. Bugünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle. Dolayısıyla bambaşka bir Türkiye ile baş başa kalırdık.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar