Meral Akşener: "1948'in Türkiye'sine döndük"

Meral Akşener: "1948'in Türkiye'sine döndük"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı televizyon programında 1947'nin Türkiye'sine dönüldüğünü ifade ederek "Bana ya da Sayın Kılıçdaroğlu'na Sayın Erdoğan her türlü hakareti söylüyor. Siz ona cevap verdiğiniz zaman mahkemelik oluyorsunuz. Çünkü o Cumhurbaşkanı" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener TV 100’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Meral Akşener, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte 1947'nin Türkiye'sine dönüldüğünü ifade ederek "Cumhurbaşkanı hem partisinin genel başkanı, hem de cumhurbaşkanı. Şimdi şöyle bir durum oluyor. Bana ve Sayın Kılıçdaroğlu'na AK Parti'nin Genel Başkanı olarak Sayın Erdoğan her türlü cevabı, hakareti söylüyor. Sonra siz ona cevap verdiğiniz zaman mahkemelik oluyorsunzu çünkü onu Cumhurbaşkanı'na demiş oluyorsunuz. 2019'un dünyasının Türkiye ayağı bu. Aynı otoriterleşmeyi Rusya'da Putin'le görüyorsunuz" dedi.

Akşener'in açıklamasından satır başları şöyle:

- Bizim partimiz kurulduğundan itibaren eleştiriden ziyade hakaret suçlama gibi çirkinlikle karşılaştık. Yeni Türkiye'nin özelliği, siyasilerin nezaketi, zerafeti, ciddiyeti ve en önemlisi mizahı kaybetmiş olması. Öğretmen okullarında mizahı da öğrenirdik. Her çocuğun içinde mizah duygusu vardır. Eğitim sistemi onun üzerine beton döktü. Bizde onu çıkartırlardı. Mümkün olduğunca hakaret etmeden eleştiri yapılmalıdır. Eleştiri olmalıdır. Çok yaşa padişahım, senden büyük Allah diye bir kavram var yani. Dolayısıyla herkes eleştirebilmelidir.

- Gençleri benim kadar dinleyen başka bir siyasetçi yoktur. Bizim partimiz ismini gençler buldu. Dedim ki siz isim bir bulacaksınız, söz veriyorum onu kabul edeceğim dedi. Manası itibariyle çok beğendiğimiz bir isim oldu. gerçekten onları dinleyen ve feyz alan bir siyasetçiyim.

- Ruhen, tavır ve birikim olarak yaşlandı Türk siyaseti. Çok biriken bir genç kitle var. Gençleri devlet kadrolarında, ülkenin yönetiminde değerlendirebilecek bir yol bulmak lazım. Ben kendime böyle bir misyon seçtim.

- Bu "İP" sözünü hakaret etmek amaçlı kullanıyorlar. Aşağılamak, hakaret etmek ve küçümsemek için. Bu sözü söyleyen ister siyasetçi, ister sıradan bir vatandaş olsun o çemkiren yüz ifadesi, o çirkin ağız yapısı... Onu söylerken ben onu izliyorum 5 milyon insana aynı hakaret yapılıyor.

- Demokrasinin bir şartı seçimdir. O seçimle beraber en önemli unsur hükmetme hakkının verilmesi. Yani seçilen şahsa, o insanlar kendi adına sizi belli bir süre içinde kendilerini yönetmek için seçerler. Bunun içinde kuvvetler ayrılığı gerekir. Şimdi yargıyı bu dediğimiz hükmetme duygusuyla yargıyı siz atarsanız, yasama gibi bir kavram ortadan kalkarsa, milletvekilinin bir kıymeti yoksa, sadece yürütme oda tek bir kişiye verilmişse her şey o ise şahsına göre biçilmiş terzi işi elbiseyi Sayın Erdoğan giydi. Şahsa özel yapılan iş sonuç itibariyle yol su elektrik millete döner. Dolayısıyla işsizliği söyleyemezsiniz. Ekonomi kötü derseniz teröristlikle suçlanabilirsiniz.

- Her şeyin hakimiyim, ben bu ülkenin babasıyım, her şeyden benden sorulur gibi bir ruh halin varsa sizinle top gibi oynarlar. Mesela, hükmetme duygusunun getirdiği sonuç Suriye'dir. Bireysel ilişki üzerinden devlet yönetilemez. Devlet çıkarları için yapılan ilişkiler farklı bir şeydir. Sonuç itibariyle dostum, kardeşim Esat... Sonra bir günde katil Eset. O günden bu güne sonuç ne 5 milyon sığınmacı insan ve 40 milyar dolar harcanmış para.

- Sayın Erdoğan'ın bir televizyonda İngiltere, Amerika, Fransa ve şahsım bir araya geldik, konuştuk dedi. Bu ne demek. Ülke benim demek. Türkiye eşittir ben demek. Ben hiç şaşırmadım bu şuur altı. Tayyip Bey, kendini bizim babamız olarak görüyor, yöneticimiz değil. Dolayısıyla da millet iradesi sadece seçmek olsa çok iyi olacak ama millet iradesi aynı zamanda beni yönet, sonra günü geldiğinde seni ben değiştiririm demek.

- Biz partiyi kurduktan sonra Erdoğan'ın ağzından şahsıma yönelik suçlama hiç duymadım. Sadece 31 Mart'ta seni tutuklattıracağım dedi. Ben çok severim siyasetçilere ayna tutmayı. o aynada kendini beğenmedi ve beni tutuklattırmakla tehdit etti.

- Bugün eğitim sistemi öyle bir hale getirildi ki, benim yakaladığım şansa sizin çocuğunuz sahip değil. Sınav sistemi, devlet okulları o hale geldi ki sadece parası olanın çocuğu iyi bir eğitim alabilecek. Bu eğitim sisteminin ortaya koyduğu tavra şiddetle itiraz ediyorum. 

- Yeni kurulan siyasi partiler seçime girmek için bizden milletvekili isterlerse, biz bunun acısını yaşadığımız için demokrasi adına 'Evet' derim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar