Değerli okuyucularım, dünya devletlerinin tarihinde zaman zaman iktidar olanlar fanatik bir tutum göstererek, karşıt fikirde olanlar için olur olmaz suçlamaları rahatlıkla yapmışlardır.

Örneğin köşe yazımızdaki konu olan McCarthycilik oyunları Amerika''da II. Dünya Harbi dönemlerinde süratle başlatılan halk arasından kesin sanılarak suçladıkları kişileri tutuklamaya başlamışlardı.

ABD''DE McCARTHYCİLİK OYUNLARI

Adıyla müsemma McCarthycilik ya da Kızıl Panik 1941''lere girilirken başlatılıp 1950''li yılların sonuna kadar sürmüş Antikomünist akımın adıdır. İşte bunu başlatan ABD senatörü Joseph McCarty kendi tanımıyla Kızıl Tehlike adını verdiği yıllarda çok yayılan komünist hareketlerden dolayı bütün karşı parti Demokratlardan hatta ABD Kongeresinden bile kuşku duymaya başlatılan akımın çıkaranıydı.

Bu sebeple de başında olduğu Soruşturma Komisyonu''na sürükleyip Radyo ve TV''lere bir açıkça çıkarmaya başlatan bir atılım biçimine sokmuştu. Ona direnmek, soruşturmasından toplum önünde ismi lekelenmeden kurtulmak hemen hemen imkânsız haldeydi.

Kendisi önemli Üniversiteleri bitirmiş, oldukça başarılı bir siyasetçi olarak Cumhuriyetçi Parti''den Senatör olarak seçilmiş birisiydi. Bu başlattığı tam yetkiyle uygulattığı Soruşturma Komisyonu''nda uygulamaları için hukuku kullanarak etkili hâkim ve savcıları göreve getirmeye başlamıştı artık.

Peki bu akımın bir benzerini bizler Türkiye''de görmüş müydük? Derseniz cevabı çok açıktır. Çok partili rejime girildikten sonra bildiğiniz gibi iktidarı tek parti olarak hükümet olan Demokrat Parti yıllarını biraz hatırlatmaya başlayalım.

Bilinen Demokrat Parti Başbakanı Adnan Menderes, kurucu liderimiz olan Mustafa Kemal Atatürk''ün kurduğu ve şeklen emperyalizme düşman ve popülist sistemler yerine devletin kitlesel bütünlüğü adına devlet adına fabrikalar kurarak işe başlamıştı.

Adnan Menderes ise II. Dünya Harbi''nden sonra tüm dünyada başlatılan Soğuk Savaş döneminde uluslararası etkileşimin tesiriyle Atatürk''ün fikirlerine karşıt Emperyalizmin Türkiye''ye girmesini başlatmıştır. Bunun içinde popülist sistem/özel sektörle muhtelif ve de çeşitli kolaylıkların çıkarılmasını sağlamıştı.

Ancak Atatürk''ün devamı olan CHP''nin Meclis çalışmalarında karşıt çıkmalarına karşı o kendisinin Meclis çoğunluğu sebebiyle çıkarttığı kararlarıyla uygulamalarını yapmaktaydı.

Fakat gerek muhalefetin ve gerekse basının karşıt çıkışları böylece başlamakta gecikmemiştir. Bu durumda kendilerine karşıt partileri kolayca engellemek için zecrî tedbirleri alarak İçişleri Bakanlığı''na verdiği talimatlarla hakkında karşıt gördükleri insanları, aydınları tutuklatıyorlardı.

İşte yukarıda bahsettiğim Amerika''daki ünlü McCarthycilik hareketinin ülkemizdeki ilk benzeri olan devletin tek akımı böyle başlatılmıştı. Sonunda hatırladığınız gibi acil uygulama kararları için bu kez 1960''a girerken, özel hazırlattığı TAHKİKAT KOMİSYONU mahkemelerini kurdu.

Bu mahkemelerin vereceği kararları ise hiçbir şekilde engelleyecek üst muhakemeleri de yoktu. Sonuç duruma el koymak durumunda olan Türkiye Ordusunun başlattığı 27 Mayıs darbesinin tamamen aslı da bu olmuştur.

Özellikle basından aydınlar arasından ve hatta Üniversite öğrencilerinden birçok kişinin doğrudan tutuklanıp hapislere atılmakta olduğu da hatırlanır.

Demek ki ABD''indeki ünlü McCarthycilik oyunları ufak çaplı da olsa Türkiye''mizde ilk kez yaşanmıştı.

75 YIL SONRA TÜRKİYE''MİZDE BENZERLERİ

Evet tarih tekrardır, daha önceki yazılarımda sıkça söylediğim gibi, Türkiye''de iktidar olan AKP''nin bilindiği gibi 2010''lardan itibaren bu kez kendilerinin Türkiye Cumhuriyetininin yasalarda belirlenmiş değiştirilemez uygulamalarına karşı çıkmaya başladığını birebir görmüştük.

Aynen ABD''deki McCarthycilik düşüncesiyle iktidarlarını devam ettirebilmek için, kendilerini herhalükârda engelleme yetkisi olan Türk Silahlı Kuvvetlerine karşıt suçlayıcı mahkemeler açtırıyordu. Sözüm ona Ergenekon mahkemeleri gibi, (Aynen DP döneminde açılmış olan "Tahkikat Komisyonu" mahkemeleri benzeriydi.)

Üstelik üst düzey Genareller dahi sözüm ona Türkiye düşmanı, örneğin PKK gibi terör örgütlerine yardım ettikleri savlarıyla  albaylar, yarbaylarla birlikte tutuklanıp mahkemelerde yargılanıp cezaevlerine yollanmaktaydı. İki yıl sonra hepsinin beraat ettiğini biliyoruz.

Bu yetmeyip devamında partinin uygulamalarına karşıt fikirli olanları, derhal teröristlere yardım suçlamalarıyla tutuklamaya başlamışlardı. Partisine, aynen Menderes gibi popülist sistemin gereği olan özel sektör yardımlara başlamışlardı artık.

Bu arada kendilerine yandaş olan dinci mezhep ve tarikatların desteğiyle bu sefer onların partiye katılanların Devletin bürokratik kurumlarını soktular. Fakat tarikatçı Fetullah ile fikirleri de ayrılınca, bilinen 17-25 Aralık olayları yaşandı.

Nihayet bu kutuplaşmanın sonucunda nasılda başlatıldığı bilinmeyen şekilde Türkiye''de 15 Temmuz''un yaşandığını birebir bilmekteyiz. Peşinden bu kez tamamen suçlu saydıkları kişiler için adına FETO suçluları denilerek aynen McCartyçilik oyunu halen devam ettirilmektedir. Tutukluların sayıları sanırım halen bile tam olarak belirlenmiş değildir.

Değerli okuyucularım, işte Amerika''daki olayın galiba tekrarını birebir bizim ülkemizde de yaşamaktayız dersek sanırım pek de yanlış olmayacaktır.