Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Lider ya da diktatör kimdir?

Dünya tarihinde lider tanımlanması çok açıktır. Liderlik tanımı ya da sanatı sadece destanların, varsayımların olmamasıyla ve abartılı mitolojik anlatımla öğrenilemez.

Lider denilen kişinin sosyal konumu, kültürel zenginlikleri, ekonomik imkânlar ve devleti ayakta tutan güç, askerî donanımı bilgilerini anlamadan sadece Akıl fukarası olup Dil ukalâlığına soyunmasından ibaret sayanlar, hiçbir zaman lider sınıfına giremez.

Gerçek liderlik sadece sahip oldukları otoriteyi kullanmak değildir. Özellikle insanların müşterek fikirlerinin, düşüncelerinden oluşan millî şuur çatısının altında kitlesel güçlendirmek biçimidir.

Liderliğin okulu yoktur. Doğarlar ve hayatları boyunca içinden çıktıkları milletleri için ölmeyi bile hiç umursamadan onlar adına başarılı hizmet verenlerdir. Tartışmasız dünyada kabul edilen örnek Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Diktatörlük ise, çok daha farklı bir yöntem olup, asırlardır tek başına karar verip, bunu kanun ve emir sayıp, millet çıkarı yerine kendi çıkarını düşünenler arasında bile yüzlercesine rastlayabilirsiniz.

Ancak 20. yy. ilk çeyreğinden itibaren dünyada öne çıkan halkın kendisini idare etmesi adına DEMOKRASİ ve parlamento ile yönetime geçmek bir başka yöntem.

Kötülüğün yükselişini yaratan tek model Hitler.

Jan Ansport güzel bir sözünde:

“İleri gidin, geri değil, ne gerekiyorsa yapın… Öteki insanları ya da toplumları genel açılardan bakıp gerçeği anlamadan sıçrayamazsınız.” der.

Yakın dünya tarihinde yüz yıl önce Alman ulusunu da muktedir (mutlak güç) kılma arayışındaki Demogoklar isyan, karmaşa, ırkçılık, dincilik ve baskıyı kullanmak için öne çıkan Avusturyalı bir deli yürekti.

İşte bu oldukça etkin ve de sert fikirlerin en açık biçimde bire bir doğru belgeleriyle kanıtlayan Adolf Hitler Bavyera’da öne çıkmıştı. Nitekim 1924 tarihli KAVGAM adlı kitabında yazılmış Otografisinde bütün çıplaklığıyla bulmak mümkündür.

Bahsi geçen hikâye/olaylar/1. Dünya savaşı ve arkasından oluşan Sosyal-Ekonomik ve Politik Kaosların trajedisinde görmekteyiz. Bir başka arayışında ise Alman Ulusunun aşırı uçlara çekilişinden harap, bitmiş kişilerin ve arasından çıkan yandaş grubun ünlü Weimer Cumhuriyeti’ndeki yöneticilere karşıt sonucu Münih’te hapse girmesiyle başlamıştı.

Bu grup arkadaşlarının bu şuur temelindeki var olan zekâ-kültür ancak yıllardır yaşanmış kitlesel savaşların etkisiyle çok büyük yaralar ve de sürekli açlığı getiren ortamın içinde buldular kendini.

Anlaşılmayacaktır ki bahsi geçen Adolf Hitler’in bire bir yaşanan ortamlardaki sınırsız olanakların da getirisiyle ileri tarihler için bir hedef belirler.

Hapisteyken en yakın ve inanmış arkadaşlarından da olan Rudolf Hes ile birlikte geceleri uyumaksızın da yanıtlar alıp, hedefler için şartlar araştırmaktadırlar. Eğer dünya milletlerinde bilinen lider ya da diktatör modellerinin geçmişini araştırır. O’nun için sadece halk adına dürüst olma şuurunu zorunlu kılan lider modeli enteresan gelmiş. Bunun yerine tartışmasız tek karar veren diktatör tipi olacaktı, fakat nasıl. 20. yy. ilk çeyreğinden itibaren öne çıkmış olan halkın kendisini yönetme sistemi Demokrasi ve Parlamento kavramını kendince yorumlayıp, sulandırmak oldu. Bu sebeple kendi el yazılı notlarında başlık olarak POLİTİK MANİFESTONUN ruhunda Nazi İdeolojisi olarak kesinleştirilmiş oldu.

Böylece politikasında tatbik edilecek NASYONAL SOSYALİZMİN ruhunda tabela olarak NAZİ DEVLETİNİN kurulmasında yatmaktaydı. Fakat bu devlet yapısının içyapısındaki temel kurallar nelerdi?

1-Güçlü propaganda: İdeolojilerini yaymak ve Alman halkının zihnine düşmanları olduğu düşüncesini yerleştirmek. Kişisel özgürlükleri askıya alarak, her tür radyo-gazete dergileri kullanıp propaganda yapmak.

2-Yönetimin tek elde toplanması: Bu sebeple Hitler başkan olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı makamını fesih etmek ve kendisini Almanlar için Führer ilan etmekti.

3-Dini yönlendirmek: Dinin Almanların yaşamındaki anlamını iyi bildiklerinden, Naziler kiliseye karşı da açık tavır almadılar. Ancak milliyetçiliği dini bir kuşku heyecan olarak kullandılar. Kurtarıcı lider.

4-Kararlık yandaş gençlik: Gençliğin büyük Almanya için zorunlu olduğu fikrini işleyip, gençleri Hitler Gençliği organizasyonu altında etkin biçimde seferber etmekteydiler.

5-Korku krallığı: Nazi iktidarının en büyük dayanağı olan Terör Tüm Almanya’da sistematik olarak uygulandı. En basit biçimde hapse atılmak, işkence ve ölümler ve Nazilere muhalefet etmeye cesaret eden herkesin de kolaylıkla başına gelebilirdi.

6-İşçi kitleleri: Naziler var olan işçi sendikalarını kısa sürede fesih ederek, tüm üyelerini Alman Azek cephesine aktardılar (barolar, odalar, benzeri). Bu konuda toplumun uzun vadede refaha ulaşacağı İllüzyonunu büyük oranda işçileri getirip büyük devlet projelerini propagandalarla halka sundular.

7-Kültürel zorlama: Yakıcı veya yozlaşmış sayılan resim, edebiyat, müzik ve diğer anlatım biçimleri şu ya da bu şekilde yok ettirildi. Böylece Alman kültürü tüm yönlere Nazi Kültürüne yönlendiriliyordu.

Hitler’in öncelikli olarak mesajları Gerçek Almanların birleşmesi ve savaş yıllarının da yandaşlığı geri gelmeliydi.

Özetlenecek olursa, Nazi İdeolojisine dair bazı endişeleri olmuş da Goebbels gibi “Hitler ne diyorsa doğrudur” inancını taşıyan kişiler gibi öne çıkan olacaktır. Bu işte duygusal bağlılık artık, akıl ve mantığa üstün gelmişti. Ve bu eğilim “İlk sıraya bilinci değil inancı koyduk. İnsanın bu dünyaya inanması gerekir. Yalnızca inanç bir devlet kurabilir. Dini fikirler için savaşa giden insanları da harekete geçiren bilinç değil inançlardır.” diyordu.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları