Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ömer Erbıyık

Ömer Erbıyık

Baktığım Yerden

Laik Cumhuriyete düşmanlar ama Osmanlıya sevdalılar

Kimlerden bahsediyoruz?

Elbette "yobaz kesimden."

Laik cumhuriyet dediğiniz zaman,

Atatürk dediğiniz zaman tüyleri diken diken olan, suratları aniden değişen,

Atatürk'e ve de laik cumhuriyete husumet besleyen kesimden bahsediyoruz.

***

Tarikat ve cemaat üyeleri Yeniçeri Askerleri içerisinde de örgütlenerek isyanlar çıkarmışlar, padişahları tahttan indirmişler,

tarikatlara karşı olan vezirlerin başlarını kesmişlerdir.

***

1324 yılında kurulan "Yeniçeri Ocağı" yozlaşarak "başına buyruk" olunca 1826 yılında kaldırılmıştı.

Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması neticesinde önlemler yeterince alınmayınca "tarikat ve cemaatler yeniden devlete sızmaya" başlamıştır.

Son dönemlerinde Osmanlı Devleti "tarikatların ve cemaatlerin" kontrolüne geçmişti.

"II. Abdülhamid(1876-1909)" dönemi ise sızmanın en tepe noktasıdır.

***

II. Abdülhamid'in tarikatlarla olan "Şeyhlik ve mürîdlik ilişkisi gençlik yani şehzadelik" yıllarına kadar uzanır.

Padişahlığı döneminde de tarikat mensuplarıyla özel yakınlık tesis etmişti.

"Medrese ve tekkelere" de özel ehemmiyet vermişti.

II. Abdülhamid'in danışmanı yani akıl hocaları da bazı tarikat şeyhlerinden oluşuyordu.

***

Bugün içimizdeki belli bir kesimin II. Abdülhamid'e olan sevgilerinin altında yatan asıl gerçek işte bu hususlardır.

Bunun altını çizmekte yarar görüyorum.

***

II. Abdülhamid döneminde "liyakatli olanlar değil tarikata hizmet edenler," biat edenler gözde idiler.

Yargı organı olan "kadılara" varana kadar devletin bütün kilit noktalarına tarikat mensupları getirilmişti.

Diğer kurumlar gibi "eğitim kurumları" da büyük bir çöküntü içinde idi.

Devletin kurumlarının yozlaşması Osmanlı Devleti'ni yıkılmaya kadar götürmüştür.

***

Evet, ülkemizdeki bazı kesimler II. Abdülhamid'i çok severler.

Yere göğe sığdıramazlar.

Ancak tarih güzel tetkik edilirse belki de II. Abdülhamid'in "en başarısız padişahlardan birisi" olduğunu görürsünüz.

***

II. Abdülhamid döneminde Osmanlı "bugünkü Türkiye'nin yaklaşık İKİ KATI kadar" (toplamda 1.600.000 kilometrekareye yakın) toprak kaybetti.

Öyle ki "savaşmadan masa başında kaybedilen topraklar" bile vardı.

***

Kıbrıs adamız da II. Abdülhamid tarafından savaşsız bir şekilde İngiltere'ye bırakılmıştır.

***

II. Abdülhamid sürekli dış borç alarak "iktidarının dönemini uzatmaya çalışsa da bu borçlar Osmanlı'nın ömrünü kısaltmıştır."

Osmanlı İmparatorluğu'nun dış borçlarının ödenmesi için kurulan "Duyun-u Umumiye İdaresi" de 1881 yılında yani II. Abdülhamid döneminde kurulmuştur.

"Alacaklı devletlerle" Osmanlı arasında imzalanarak kurulan Duyun-u Umumiye, eyaletlerin "vergi gelirlerine" anında el koyardı.

***

Osmanlı donanmasını "darbe yaparlar korkusuyla" Haliç'e hapsederek çürüten de II. Abdülhamid olmuştur.

Sonraki dönemlerde Ege adalarının kaybedilmesinde, donanmanın Haliç'te çürümeye terk edilmesi sonucu zayıf kalmasının etkisi büyüktür.

***

Evet,

Yıkılan Osmanlı'yı küllerinden kurarak devleti "cumhuriyet olarak" yaşatmaya devam ettiren,

Devletin kurumlarının, özellikle ordunun tarikatlar ve cemaatlerle olan bağlantısını kesen,

1924 yılında halifeliği kaldıran,

"Eğitimin MİLLÎ BİR NİTELİK kazanması için" 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği )Kanunu'nu getirip bütün okulları Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlayarak medreseleri kaldıran,

"Medreseler" kapatılınca, yerine birer bilim yuvası olan "üniversiteleri" açan,

Tarikat yuvaları olan "tekke" ve tekkelerin küçüğü olan, daha çok kırsal alanlarda kurulan "zaviyeleri" 1925 yılında kapatan,

Bu icraatlarıyla devleti, Osmanlı'nın kanını emen, masum vatandaşların dini duygularını sömüren tarikat ve cemaatlerin elinden kurtaran

"Mustafa Kemal ATATÜRK olmuştur."

***

Dinci kesimin, tarikat ve cemaatlerin Atatürk'e, laik cumhuriyete olan düşmanlıkları "Ellerinden siyasi ve ekonomik gücün" alınmasından dolayıdır.

Atatürk'e saldırıları da kaybettikleri gücü tekrar kazanma savaşıdır.

***

Efendim, tarikat ve cemaatlerin ne denli tehlikeli olduklarını, "Ne İstedilerse Verilmesi" neticesi ellerine siyasi ve ekonomik güç geçtiğinde ülkemize 15 Temmuz kalkışmasını yaşatmalarıyla görmedik mi?

Ancak halen bundan ders alınmamış olması da üzücüdür.

***

Atatürk'ün isminin bugün hava meydanları, futbol sahaları gibi yerlerden silinmesi, "Atatürk Orman Çiftliği'ne"yapılan camiye Atatürk isminin kaldırılarak "Gazi Orman Çiftliği Camii" adının verilmesi ona duyulan husumetin neticesidir.

Atatürk'ün ismini bugün buralardan silebilirsiniz.

Sahi "milyonlarca yürekten Atatürk'ü nasıl sileceksiniz", söylesenize?

***

Unutmayalım ki;

"Türk'üm diyemeyenlerin atası elbette Atatürk olamaz."

Ne mutlu Atatürk ve laik cumhuriyet sevdalılarına.

Ne mutlu Türk'üm diyene.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları